Aksa Tufanı’nın ikinci yılına yaklaşırken Ehl-i Sünnet duyarlılığını İslami faaliyetlerinin eksenine koyan yapıların asla kaçınamayacağı bir soru var: Ehl-i Sünnet’e mensup olan Gazze soykırıma uğrarken neden Ehl-i Sünnet ülkelerden ses çıkmadı? Neden bu ülkeler/yapılar İsrail’le ilişkilerine devam etti? Neden “Rafizi” olarak kötüledikleri İran, Hizbullah, Haşd-i Şabi ve “Yemen Ensarullah” Gazze için “vurur” ve “vurulurken” onlardan bir ses çıkmadı? Ses çıkmaması şöyle dursun, neden direnişin önünde bir engel oldular?
Yanlış anlaşılmak istemem: Bu sayfayı takip edenler ve yakın çevrem olaylara mezhep açısından bakmadığımı; Filistin meselesine ise insanlık ölçeğinde yaklaştığımı bilir. Ehl-i Sünnet ve Hanefi bir kişi olsam da “Şii” ve “Sünni” kavramlarını ayrıştırıcı bir şekilde kullanmayı öte dünyada hesabı ağır bir cürüm olarak görüyorum. Ama her meseleye “Ehl-i Sünnet” açısından yaklaşan kişilerin yukarıdaki soruya/sorulara cevap vermesi gerekiyor.
Ehl-i Sünnet nedir?
Ehl-i Sünnet sadece sarığın ve sakalın uzunluğu, abdest ve namazın erkânı; kelâma, fıkha, muâmelât ve mücâzata dair konularla mı ilgilenmektir? Bin yıllık meseleleri sürekli tartışıp durmak mıdır?
Ehl-i Sünnet, İsrail’le ilişki kurmanın, onun varlığını tanımanın hükmü hakkında bir şey söylemiyor mu?
Ehl-i Sünnet’in ülkemizdeki ABD üsleri hakkında bir duruşu yok mu?
Ehl-i Sünnet ülkemizde dalgalanan İsrail bayrağı hakkında bir şey söylemiyor mu?
Yöneticiler, İsrail’le ilişkilerine devam ederken onlar hakkında söyleyecekleri bir şey yok mu?
Sürekli bir “Şia” tehlikesinden söz ediyorsunuz, bunu anladım. Ama neden Ehl-i Sünnet denilince sadece akla bu geliyor? Ehl-i Sünnet’in İsrail’e, Siyonizm’e, ABD ve NATO’ya karşı bir duruşu yok mu?
Son yapılan Doha zirvesinden çıkan bildiriye lütfen tekrar bakın. O bildiri bölgemizdeki ABD emperyalizmine onay veriyor ve “iki devletli çözüm” diyerek İsrail’i tanıyor. Ehl-i Sünnet ulema nerede? Her türlü ayrıntı konuda fetva veren ulemamız nerede?
Şunu soruyorum: İmam-ı Azam Ebu Hanife, Emevilerin “Beytülmal Eminliği” teklifine “Bana Vâsıt mescidin kapılarını say dese, onu bile kabul etmem.” demedi mi? Statükonun haksızlıklarını onaylamamak için zindanlarda işkence görüp can vermedi mi?
Peki siz neredesiniz?
İslam dünyasının yöneticileri İsrail’le ilişkileri meşrulaştırırken, ABD’yle müttefik olmayı “güvence” sayarken sizin fetvalarınız nerede?
Kaynak: farklı bakış