Diplomasinin arkasına askeri güç koymak

Mustafa Karaalioğlu- 20.03.2018

Diplomasinin arkasına askeri güç koymak

Afrin operasyonunun iki ay gibi kısa bir sürede tamamlanması, Türk Silahlı Kuvvetleri adına örnek bir harekat başarısı olarak kayda geçmiştir. Harekatın planlaması, sevk-idaresi ve sahadaki tatbikatının her aşamada ustalıkla yapıldığı görülüyor. YPG´nin direnemeden Afrin kasabasını terk etmesinde de bu ustalığın rolü büyüktür. İlk aşamada küçük çaplı direnişlerle askerin kapasitesini anlamaya çalıştıkları ve buradan çıkardıkları sonuçla en iyi yolun çekilmek olduğunu gördükleri anlaşılıyor. Ayrıca, kamuoyunda büyük beklenti yaratan operasyonun gerekirse şehir savaşını göze almak pahasına tamamlanmadan noktalanması da mümkün değildi. Bu kararlılık Arin´deki terörist grupları bölgeden ayrılmaya zorlamıştır. Toplamda, bir askeri harekat için en iyi iyi sonuç diyebiliriz?

Sivillere yönelik hassasiyet de kayda geçirilmesi gereken bir başka önemli unsurdur. Türkiye, bu konuda yapılan karşı propagandaları etkisiz hale getirecek bilgilendirmeye önem vererek harekatın en önemli sivil boyutunu başarıyla yönetmiştir.

***

Zeytin Dalı, bugüne kadar PKK´ya yönelik sınır ötesi operasyonlar içinde sonuç kalitesi en yüksek harekat olmuştur. Çerçevesi belli, amacı net bu askeri/siyasi hamlenin ardından Suriye´de yaşanacak gelişmelerde Ankara´nın eli güçlenmiştir.

Özetle, Afrin´de diplomasinin arkasına askeri gücü koymanın başarılı bir örneği verilmiştir.

Öte yandan Afrin, Türkiye´nin yakın vadede 40 yıllık, uzun vadede asırlık Kürt sorununun terör boyutuna yönelik bir girişimin ilk adımıdır. Suriye sınırı boyunca yerleşmiş olan ve otonom bir devlet formuna kavuşmuş bulunan PYD/YPG güçlerinin geriletilmesi ve tehdit olmaktan çıkarılması amacını taşıyor. Dolayısıyla, bu amacı gerçekleştirmek için Ankara´nın önünde uzun bir koridor ve mesai bulunuyor. Neticede, YPG´nin sınır hattı boyunca belirli sayıda silahlı unsurları bulunmaktadır. İlaveten Afrin´den kaçan terörist gruplar da hesaba katılmalıdır. Sadece Fırat´ın doğu kesiminde değil, batısında da Tel Rıfat ve Münbiç´te önemli miktarda YPG´li bulunduğu biliniyor.

Haritaya bakıldığında sorunun büyük kısmının hâlâ aktif olduğu görülecektir. Elbette bu her adımda askeri seçeneği kullanmak anlamını taşımaz. Özellikle Afrin´den sonra, Türkiye´nin ne yapabileceğini gösteren siyasi sermayenin netleşmesi diplomatik alanı da genişlemiştir. Aslolan YPG/PKK tehlikesinin bertaraf edilmesi olduğuna göre bundan sonraki adımlarda hem askeri hem de diplomatik seçeneklerin yerine ve duruma göre işlemesi imkanı da ortaya çıkmıştır.