Demirtaş’tan ‘Çözüm süreci’ mesajı

Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri anlattı.

Demirtaş’tan ‘Çözüm süreci’ mesajı

Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri anlattı.

2014 yılı ortalarında çözüm süreci devam ederken İmralı ziyareti sırasında cezaevi müdürü tarafından Öcalan'ın hücresine götürüldüklerini ve Öcalan'ın yeni kalacağı hücrenin de kendilerine gösterildiğini şu ifadelerle anlattı:

"Normal apartman dairelerinin ahşap görünümlü çelik kapısı gibi bir kapıyı açtı ve “Yeni yeri burası” dedi. Yan yana üç hücre birleştirilmiş ve kendilerince üç odalı lüks bir daire (!) yapılmıştı. İlk odada normal ahşap bir karyola ve yatak, 1.003 tane kitabın olduğu bir kitaplık (tüm kitaplar numaralıydı ve sırayla dizilmişti), büyük ekran bir led televizyon ile plastik masa ve sandalye vardı. İkinci odada altı kişilik bir toplantı masası, bir bilgisayar masası ve küçük ekran bir led televizyon vardı. Üçüncü oda ise yerden tavana fayanslı, ayaklı lavabosu ve duşakabiniyle geniş bir banyoydu. Müdür, banyoya bir küvet de koyacaklarını söyledi. Koydular mı bilemiyorum."

Demirtaş yazısında, kendisinin de ilk kez gördüğü yeni hücre hakkında Öcalan'ın “Beni stadyum kadar geniş bir yere de koysanız, hücrede de tutsanız benim için fark etmez, böyle şeylere gerek yok. Eğer göz boyamak için yapıyorsanız yanlış işler yapmayın. Önemli olan çözüme, barışa ve demokratikleşmeye odaklanmaktır” ifadelerini kullandığını aktardı.

“SENİ BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ”

“Erdoğan'ın tek derdi başkan olmaktı” diyen Demirtaş, çözüm süreci sonrası; “Öcalan’dan ‘Silahları bıraktık’ açıklamasını seçim öncesi alıp bunu oya dönüştürmeyi ve 400 milletvekilliği kazanarak Anayasa’yı tek başına değiştirip ‘başkan’ olmak istiyordu” ifadelerini kullandı.

Yazısında çözüm sürecinin neden bittiğini detaylarıyla açıklayan Demirtaş, “Erdoğan kararını vermişti. Yılların emeğini, barış umutlarını, her şeyi ‘başkan’ olmak için heba etmeyi göze almıştı ve oy yoksa barış da yok demişti. İşte o günlerde ‘Madem öyle, biz de seni başkan yaptırmayacağız’ dedim” ifadelerini kullandı.

"Seni başkan yaptırmayacağız" sloganı ile tutuklu iş insanı Osman Kavala'nın bir alakası olmadığını da belirten Demirtaş, "O ruhla seçimde barajı aşıp AKP’den meclis çoğunluğunu aldık. Yani Erdoğan 400 isterken 300 vekilinin de altına düştü. Sonrası 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşanan dehşeti ve bugüne nasıl gelindiğini hep birlikte acı şekilde yaşadık, yaşıyoruz” dedi.

Demirtaş, Erdoğan'ın öfkesinin sebebini şu sözlerle özetledi:

"Yani Erdoğan’ın saray ve saltanat oyunlarına kanmayıp planlarını bozduğumuz için bize bu kadar düşmanca davranıyor. Vatansever veya milliyetçi olduğu için ya da barış istediği için değil."

“BİR TUHAFLIK YOK MU?”

Demirtaş'ın paylaşımında Edirne Cezaevi'nden kaleme aldığı yazı ise şöyle:

“Erdoğan'ın ‘Selo’ya daha doğrusu HDP’ye ve Kürtlere bu kadar kindar, öfkeli, düşmanca davranmasının, beni nefret objesine dönüştürme çabasıyla oy toplamak istemesinde bir tuhaflık yok mu sizce de? Benim gerçekten ‘terörist’, ‘katil’ olduğumu mu düşünüyor? Hayır, elbette bunun doğru olmadığını kendisi de biliyor. Aslında Erdoğan’ın gerçek katillerle hiçbir sorunu yok. Mesela İdlib’de 34 Türk askerini katleden Putin’in ayağına gidip kapısında dakikalarca ayakta beklemekten gocunmamıştır. ‘Terör devleti’ dediği İsrail hükümetiyle, Cemal Kaşıkçı'nın katili Suudi prensiyle ve daha nice katillerle el sıkışıp sarmaş dolaş olmaktan, onlara ‘dostum’ diye hitap etmekten zerrece utanmamıştır.”

“Peki sıra ‘Kürt Selo’ya gelince niye hem iftira atıp hem de düşmanca davranarak kitlesini kışkırtıyor?” diye soran Demirtaş, şunları söyledi:

“Anlatmaya çalışayım.

2014 yılının ortaları olmalı, Çözüm Süreci devam ederken heyet olarak bir İmralı ziyaretimizde, Abdullah Öcalan ile görüşeceğimiz odaya götürülmeyi beklerken Cezaevi Müdürü bizi alıp cezaevinin içinde başka bir yere götürdü. “Görüşme yeri değişti herhalde” diye düşündük. Bizi önce, Öcalan'ın uzun yıllar tutulduğu daracık hücreye götürdü. Öcalan hücrede değildi. Beş dakika kadar hücreyi inceledik. Müdür “Öcalan artık burada kalmayacak” dedi ve hemen yan taraftaki başka bir yere götürdü.

Normal apartman dairelerinin ahşap görünümlü çelik kapısı gibi bir kapıyı açtı ve “Yeni yeri burası” dedi. Yan yana üç hücre birleştirilmiş ve kendilerince üç odalı lüks bir daire (!) yapılmıştı.

İlk odada normal ahşap bir karyola ve yatak, 1.003 tane kitabın olduğu bir kitaplık (tüm kitaplar numaralıydı ve sırayla dizilmişti), büyük ekran bir led televizyon ile plastik masa ve sandalye vardı.

İkinci odada altı kişilik bir toplantı masası, bir bilgisayar masası ve küçük ekran bir led televizyon vardı.

Üçüncü oda ise yerden tavana fayanslı, ayaklı lavabosu ve duşakabiniyle geniş bir banyoydu. Müdür, banyoya bir küvet de koyacaklarını söyledi. Koydular mı bilemiyorum.

Biz İmralı Cezaevinin içinde yapılan bu evi (!) dolaşırken Öcalan'ı da getirdiler. Kendisi de orayı ilk defa görüyordu. İlk tepkisi “Aylardır çıkan gürültünün nedeni bu muydu?” oldu. Müdür gülerek “Evet, artık burada kalacaksın” dedi. Öcalan şöyle üstünkörü etrafa bakıp “Beni stadyum kadar geniş bir yere de koysanız, hücrede de tutsanız benim için fark etmez, böyle şeylere gerek yok. Eğer göz boyamak için yapıyorsanız yanlış işler yapmayın. Önemli olan çözüme, barışa ve demokratikleşmeye odaklanmaktır” dedi. Müdür, Öcalan'ın bu tavrına şaşırdı ve onca emeğin boşa gitmesine de biraz üzüldü. Öcalan orada kaldı mı yoksa Çözüm Süreci Erdoğan tarafından bitirilince tekrar hücreye mi alındı, bunu da bilmiyoruz.”

 

Kaynak: K24Türkçe