Çölün Ortasındayız, Suyumuz Bitmek Üzere

Eğitimci yazar Ahmet Örs, birçok kitabevinin, artan masraflardan dolayı ya kapanma noktasına geldiğini, ya da başka semtlerde var olma mücadelesine soyunduğunu; bununda çölleşme olduğunu belirtiyor.

Çölün Ortasındayız, Suyumuz Bitmek Üzere

Belli aralıklarla uğradığım ANA Kitabevi’nin Cağaloğlu’ndan ayrılacağını öğrendim geçenlerde. Bazen tek başıma, bazen arkadaşlarımla, bazen öğrencilerimle gittiğim, eski-yeni yayınların nabzını tutup alışveriş yaptığım kitabevinin kapanacağını öğrenmek çok üzdü beni. Son kez gittiğim gün, kitabevinin Cağaloğlu’ndaki son günü imiş. Aşırı kiralar nedeniyle terk etme kararı almışlar. Üsküdar’a gideceklermiş kitap-kafe olarak… Demek ki salt kitapçılık yetmeyecek artık.

Pandora Kitabevinin Beyoğlu şubesi İstiklal Caddesinde. On günü geçmeden muhakkak uğramam gereken bir nokta (idi) benim için. Şu an bunu yazarken bile ellerimi kesip kollarımı koparmışlar gibi hissediyorum. Abarttığımı düşünenler olacaktır. Asla abartmıyorum. Mesela, insan bedeni yemeden, içmeden varlığını sürdürebiliyor mu? Onunla kıyas edin lütfen. Pandora’nın düzenli bir şekilde güncellenip yenilenen “yeni çıkanlar” standı düşünceye, edebiyata, akademiye, biraz felsefeye bağlıyordu beni. “Bakalım son bir haftada hangi kitaplar çıkmış? Düşünce ve sanat ikliminde yerli – yabancı ne var; kim(ler), neler yayımlamış?” Tabi üstüne, yeni çıkanların yüzde 20 indirimli satışları… Önce Burak’tan duydum, gidip bakayım dedim, maalesef… Nefes borularımdan biri daha kapanıyor, evet. ANA Kitabevi gibi onlar da kiraya yenilmişler. Artık Nişantaşı’ndaki merkezlerine gideceğiz.

Cağaloğlu’nda zaten birkaç yayınevinden başka kimse kalmadı. İn cin top oynuyor desek yeridir. Büyük kitapçı bulmak neredeyse imkânsız. Zaten kitap fiyatları ateş pahası… Kâğıt, döviz ve altından daha kıymetli; Tasfiye’den ve Tasfiye Kitaplığı’ndan biliyorum.  Büyük sermaye ile devlet kuruluşlarının yayınevleri, kitapçıları var olabilir bu azgın piyasa koşullarında ancak. Onların kitapçılığının tesiri de ancak kendi çizdikleri makbul alanla sınırlı tabii.

Kapananları sıralasak buradan fezaya yol olur da kapanmayan kitapçılar da ancak başka uğraşlarla ayakta kalabiliyor: baskı ve fotokopi merkezi olarak, oyuncak ya da başka birtakım tüketim ürünleri satarak… Kapanıyorlar, daha da kapanacaklar. Bu bir kehanet değil. Nerelerde eğleşip gönül ve ufkumuzu hangi menzillerde ferahlatacak, başka dünyalara yelken açacağız! Koskoca İstanbul’un hâli bu ise, küçük şehirlerde vaziyet nasıldır!

Cehalet, ufkumuzu karattıkça karartıyor. Azgın piyasa koşullarıyla siyasetin küfürlü dili kitabın, kitabevinin büyüsünü, iklimini boğuyor. Kaba saba bir gelecek üzerimize çullanmak için hazırlıklarını tamamlıyor.

Çölün ortasındayız, suyumuz bitmek üzere.

 

Kaynak: Yeni Pencere