Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Çocuğun Göz Hizasından Bir Kent Tasarımı

Menekşe Tokyay, çocukların kentlerde var olma/aşama hakkının, belediyelerce savsaklanmayacağı, onun sorgulanabilir bir kamusal hizmet halini aldığını belirtip “güvenli okul yolları” projesinin önemine değiniyor.

Çocuğun Göz Hizasından Bir Kent Tasarımı

“Lanet olası motorlu taşıtları unutun ve kentleri aşıklar ve dostlar için inşa edin.”

Amerikalı yazar ve mimarlık tarihçisi Lewis Mumford

Bir sabah çocuğunuz okula giderken ona eşlik ettiğinizi düşünün. Hele gündem de pırıl pırılsa, çoğumuzu uzun zamandır çepeçevre saran o kuşatılmışlık, çaresizlik ve haksızlık hissi yoksa, kardeşçe ve özgürce yaşadığımız bir ülkedeysek, nasıl ferah bir sabah yürüyüşü olacağını siz tahmin edin. Kaldırımın hemen yanında güvenli bir bisiklet yolu var. Araçlar zaten 30 kilometreyi geçemiyor. Çocuğunuz tertemiz havayı içine çeke çeke bisikletine binmiş, güne bu şekilde başlıyor. 

İşin hoş yanı, dünyada bazı “şanslı coğrafyalarda” sıradan bir gün zaten bu şekilde başlıyor. Bizim her cephede ayrı ayrı verdiğimiz mücadelelere gerek olmadığında, enerjilerini etkin ve yararlı bir şekilde kullanıyorlar. 

Avrupa’daki 36 şehirde kısa süre önce Clean Cities Campaign çerçevesinde yapılan ve kentlerin çocuk dostu ulaşım kriterlerine göre değerlendirildiği bir araştırmaya göre, Paris, Amsterdam, Brüksel, Lyon ve Antwerp çocukların en güvenli şekilde okula gidip gelebileceği yerler arasında ilk beşte. Çünkü bu şehirler, çocukların kentlerdeki varlığını ciddiye alıyorlar ve onları özne olarak görüp kentsel politikaları tasarlarken onların gereksinimlerini önceliyorlar.

Kentlerin sadece erişkinler merkeze alınarak değil çocuk dostu ulaşım kriterlerine göre tasarlanması son derece önemli. Çünkü çocuklar da kentlerde hak sahibi bireyler olarak görülmeli. 

Veriler de bunu zaten destekliyor. Avrupa’da her yıl 18 yaş altı 1.200 çocuk hava kirliliğine bağlı nedenlerle erken yaşta hayatını kaybediyor. Bir yaya, 50 km/s hızla çarpan bir araç tarafından vurulduğunda, 30 km/s hıza kıyasla sekiz kat daha fazla ölüm riskiyle karşı karşıya. Ayrıca son 10 yılda Avrupa yollarında 6.000’den fazla çocuk yaşamını yitirdi. 

Dolayısıyla konu doğrudan çocukların yaşam hakkıyla bağlantılı. 

Türkiye’de kaldırımların bile çocuklar, yaşlılar ve engelliler için güvenilir ve erişilebilir olmadığını düşündüğümüzde tüm bunlar ilk bakışta ütopya gibi geliyor. Ancak başka bir dünya, başka bir kent, başka bir çocukluk mümkün. 

 

Peki Nedir Bu “Çocuk Dostu Ulaşım”?

Sıralamada en temel ölçütler arasında “okul sokakları” uygulaması, yani okul çevresindeki araç trafiğinin kısıtlanması, 30 km/saat hız sınırı gibi güvenli hız limitleriyle donatılmış güvenli yaya alanları ve korunaklı bisiklet yolları yer alıyor.  

Şehir içindeki ilkokulların ne kadarının çevresi, günün belli saatlerinde, özellikle çocukların okula giriş-çıkış saatlerinde, araç trafiğine kapatılıyor? Okul sokakları uygulaması, çocukların okula güvenli şekilde erişmesini sağlamak açısından hayati. 

İlk “okul sokağı” uygulaması 1989 yılında İtalya’nın Bolzano kentinde hayata geçirildi. 2010’lu yıllardan itibaren bu model, Avrupa’nın birçok şehrine yayıldı. Bolzano’daki uygulamanın sınırları aşarak tanınmasını sağlayan ilk adım, AB Kentsel Hareketlilik Gözlemevi’nin hazırladığı “Bolzano: Okul Sokakları” başlıklı video çalışmasıydı. Bunu, Avrupa Akıllı Enerji Programı (IEE) kapsamında yürütülen STARS projesi izledi. Ardından, Horizon 2020 desteğiyle hayata geçirilen Metamorphosis projesi sayesinde Milano ve Viyana gibi büyük şehirlerde de okul sokakları uygulamaya geçti. 

Paris ise bu konuda öncü; çok sayıda okul sokağı uygulamasını kalıcı hale getirdi. Paris’te “rues aux écoles” (okullar için sokaklar) programı kapsamında 2019 yılında hayata geçirilen okul sokakları, yerel hava kalitesini iyileştirmeyi hedefliyordu. Bu girişim, Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun şehirdeki araç trafiğini azaltmak için uygulamaya koyduğu kapsamlı önlemler paketinin bir parçasıydı. 

Paris, 2026’ya kadar 300 “Okul Sokağı” oluşturmayı hedefleyen iddialı bir program yürütüyor. Bu sokakların en az üçte biri, güvenliği artırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla yeşil altyapı unsurlarıyla tamamen yeniden tasarlanacak.

Diğer birçok kentten farklı olarak Paris, bu sokakların çoğunu kalıcı yaya alanlarına dönüştürdü; sokaklara ağaçlar ve yeşil bitkilerle donatılmış saksılar bile yerleştirildi. Şehir yönetimi, okul sokakları fikrini sadece çocukların güvenliğiyle sınırlı görmeyip, daha geniş bir kentsel dönüşüm vizyonuna entegre etti ve hava ve gürültü kirliliğiyle mücadele etmek gibi hedefleri de bu projeyle birlikte ele aldı. 

Ayrıca uygulamanın adil bir şekilde yaygınlaştırılması amacıyla okul sokaklarının en az dörtte birinin dezavantajlı mahallelerde kurulması zorunlu hale getirildi.

Şu ana dek Paris’te 230’dan fazla Okul Sokağı hayata geçirildi. Bunların 70’i, alanın yaklaşık yüzde 30’unu kapsayan yeşil dokularla donatıldı. Bu dönüşüm, sadece okul çevresindeki trafik ve hava kirliliğini azaltmakla kalmıyor; aynı zamanda tüm mahalle sakinleri için daha sağlıklı ve yaşanabilir bir kent ortamı yaratıyor.

 

Kalp Bölgeleri, Çocuklarla Atıyor 

Benzer şekilde, Norveç genelinde, başta Oslo olmak üzere birçok şehirde “Kalp Bölgeleri” (“Hjertesoner”) adı verilen uygulamalar hayata geçiriliyor. Amaç, okulların çevresindeki sokakları daha güvenli ve araç bağımlılığından uzak hale getirmek. Bu özel alanlar, çocukların okula yürüyerek veya bisikletle gitmesini teşvik ederken, aileleri araçla okul bırakma alışkanlığından vazgeçirmeyi hedefliyor. Uygulamalar, kimi zaman “okul sokakları” gibi fiziksel müdahaleleri de içeren daha geniş çaplı trafik düzenlemelerinin bir parçası olarak tasarlanıyor.

Her okul, bulunduğu yerin ihtiyaçlarına göre “kendi Kalp Bölgesi’ni” planlıyor. Bazı yerlerde farkındalık kampanyaları yeterli olurken, bazı bölgelerde hız kesiciler, bilgilendirme tabelaları ya da gönüllü ebeveyn trafik devriyeleri devreye giriyor. 2010’lu yılların başından bu yana hızla yayılan bu yaklaşım, 2024 yılı itibarıyla 352 okulda uygulanmaya başladı. Norveç hükümetinin ulusal trafik güvenliği stratejisine entegre edilmesiyle birlikte bu sayının önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.

Listede okul sokaklarına sahip ilkokul sayısı oranına göre Londra birinci, Milano ikinci, Paris üçüncü sırada geliyor. Bükreş, Budapeşte, Floransa, Hamburg, Helsinki, Krakow, Lizbon, Madrid, Münih ve Sofya ise “sıfır çekmişler”. 

Okul sokakları uygulaması, öğrencilerin okula yürüyerek ya da bisikletle gitmesini teşvik ederken, araçla yapılan bırakma ve alma trafiğinde gözle görülür bir azalma sağlıyor. Bu da çocukların fiziksel olarak daha aktif hale gelmesine katkıda bulunuyor. Artan fiziksel aktivite sayesinde çocuklar hem trafik içinde daha bağımsız hareket edebilecek beceriler geliştiriyor hem de uzun vadede yeni ve sağlıklı ulaşım alışkanlıkları kazanıyor. Çocukların okula yürüyerek ya da bisikletle gitme özgüvenlerinin artması, okul dışındaki yolculuklarda da aktif ulaşımı tercih etme olasılıklarını artırıyor. Finlandiya’da yapılan bir araştırma ise çocuklukta kazanılan bu alışkanlıkların yetişkinlikte de sürdüğünü gösteriyor.

London School of Economics (LSE) ve University of Eastern Finland tarafından yürütülen bir başka çalışma da ilginç: Öğrenciler arasında yaya ve bisiklet gibi aktif ulaşım yöntemlerinin kullanım oranı artarken, okulların çevresindeki hava kalitesi de iyileşiyor. Bu iki faktör birlikte değerlendirildiğinde, çocukların okul başarısı üzerinde olumlu bir etkisi olduğu görülüyor.

 

Devamı >>>



Anahtar Kelimeler: Çocuğun Hizasından Tasarımı

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER