CHP KUMPASI İLE NE HEDEFLENİYOR?

Hasan Mesut ÖNDER'İN ANALİZİ...

CHP KUMPASI İLE NE HEDEFLENİYOR?

CHP’ye kumpası olayı, siyasetin gündemini bir süreden beri meşgul eden bir konu… Bazı yazarlar, bu olayın Beştepe kaynaklı olduğunu ve amacının CHP’nin içini karıştırmak olduğunu söylerken, diğerleri ise CHP genel merkezinin, Kılıçdaroğlu’na rakip olabilecek Muharrem İnce’yi, Beştepe’nin adayı olarak gösterip, etkisizleştirmeye çalıştırdığını iddia ediyor. 

Beştepe’nin CHP içindeki tartışmalardan rahatsız olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü her siyasi parti birbirinin rakibidir ve rakip partinin kendi iç sorunları ile meşgul olmasından rahatsızlık duymaz. Ancak bu iç karmaşanın ve tartışmaların asıl failinin kendisi olduğunun bilinmesini de istemez. Bundan dolayı böyle bir proje yürütülse bile imza bırakılmaz.

Sosyal medyada bu konu ile ilgili birçok senaryo ortaya atılıyor ancak ayrıntıların içinde boğulmak geniş resmi görmemizi engeller.

Oyun içinde oyunun döndüğü böylesine kompleks bir operasyonu anlamak için operasyonu kurgulayan gücün basit sıradan bir güç olmadığını kabul etmemiz gerekir. Bu kurgucu gücün, hem CHP merkezinde hem de Beştepe’de karar alma mekanizmaları içerisinde yer alan kaynaklara, operatif elemanlara sahip olduğu görülmelidir. Kurgucu gücün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl bir pozisyon alacağı ile ilgili bir fikri vardır ve ayrıca Beştepe ‘nin bu duruma karşı nasıl bir tutum takınacağını biliyordur. Beştepe ve Kemal Kılıçdaroğlunun oyun planını yakın takip edip, yeni bir oyun kurmak isteyen bu kurgucu gücün iki aktörün planının afişe ederek yeni bir oyun planı kurduğu görülüyor.

İlginç çıkışlarla medyada adından söz ettiren Dr. Erol Mütercimler ‘in basına yansıyan bir demeci dikkate değerdir. Mütercimler; “İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı yolu kapalıdır. Hiç heveslenmesin, CHP’den cumhurbaşkanlığına olası bir aday olacaksa o kişi Mansur Yavaş’tır. Yani Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı’dır. Ama Kemal Bey’in gönlünde yatan kişi Mansur Yavaş değil, Abdullah Gül’dür” diyor. Abdullah Gül’ün bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı adayı olmak istediği ancak geniş bir mutabakat söz konusu olmadığı için bu girişimden vazgeçtiği biliniyor. Mütercimler’in bu ifadesi baz alındığında, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan karşısında Gül’ün başarı kazanacağını düşünüyor. Oysa kurgucu güç İstanbul seçimleri ile yıldızı parlayan Ekrem İmamoğlu’nun şansının daha yüksek olduğuna inanıyor olabilir.

Bütün bunları nereden mi çıkarıyorum? Sen nerden biliyorsun, bu olaylar planlanırken kulak misafiri mi oldun nerden, biliyorsun diyenler çıkacaktır. Hemen söyleyeyim gazete arşivlerinden…

Gazeteci Tolga Tanış’ın Radikal gazetesi için CIA eski görevlisi Graham Fuller ile yapmış olduğu bir röportajda ilginç veriler var. Fuller:

“Ben bütün hayatımı, dünya genelindeki Müslüman dünyasında Müslüman hareketlerini çalışmaya harcadım. Türkiye, Müslüman Kardeşler ve Arap dünyasından bahsettiğimde de bunu geniş bir perspektifte görüyorum. Türkiye’nin bu alandaki başarısından bahsettiğimde ise Türkiye’nin kesinlikle daha İslami olmasını, Türkiye’de daha çok İslamcı parti olmasını, İslam’ı politikaya daha çok katmasını önermiyorum. Müslüman ve İslami hareketler tüm İslam dünyasında çok güçlü. Toplumlara ciddi problemler oluşturuyorlar. Türkiye bu hareketleri politik sisteme entegre ederek bu sorunu başarıyla çözdü. Yeni seçimler gelir, nihayetinde AK Parti kaybeder, sonra tekrar normal bir parti çıkar. Bu en önemli başarı. Benim kişisel hissiyatım ise Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim. Çünkü bence en büyük ihtiyaç bu.”

Türkiye’yi yakından tanıyan ve İslam dünyası ile ilgili ciddi çalışmaları bulunan bir ismin sözleri, basit bir temenninin ötesinde bir öngörü ve bir gidişatı göstermektedir. İstanbul seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’nun HDP tabanı ile flörtü sonucunda seçim zaferi kazanması, stratejik siyasi bir modeldir. AK Parti iktidarı döneminde, merkezi iktidarın periferisine düşmüş bütün güçleri organize ederek iktidara karşı denge kurma stratejisi başarılı olmuş görünüyor.

Yeni partiler, periferideki gücü toplayıp AK Parti karşısında bir güç olmaz mı sorusu akıllara geliyordur. Kurgucu gücün yeni partileri  neden bir umut olarak görmediği hususu Ocak Medya sitemizin genel yayın yönetmeni Fehmi Koru’nun Habetürk’te Kübra Par’a vermiş olduğu röportajda söylediği; “Kurulacak yeni partiler  AK Partinin yeni muhalefet ortakları olabilir“ sözünde gizli….

Kurgucu güç, Türkiye’de daha çok sol parti görmek istediğini söylüyor, bütün bu komplolar bunun için mi yapılıyor, siz ne dersiniz?