Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Cemil Bayık’a sormak istediğim soru: Fesih karşılığında ne kazandınız ya da kazanacaksınız?

Ruşen Çakır yazdı

Cemil Bayık’a sormak istediğim soru: Fesih karşılığında ne kazandınız ya da kazanacaksınız?

Daha önce Medyascope yayınlarında birkaç kez Abdullah Öcalan ile röportaj yapmak istediğimi söyledim. Sanırım, yeni çözüm süreci başladıktan sonra bu tür bir talebi dile getiren ilk gazeteciyim. Öcalan gazetecilerle görüşür mü – ki kendisi heyet ile yaptığı görüşmelerde sık sık böyle bir talebi olduğunu söylüyor – görüşürse bunların arasında ben de olur muyum bilmiyorum; ama bu yeni süreçte konuşmak istediğim başka “zor” isimler de var. Bunların başında SDG Komutanı Mazlum Abdi ile KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık geliyor.

Mazlum Abdi’yi şimdilik erteleyip Bayık ile neden konuşmak istediğimi ve kendisine neleri sormayı düşündüğümü bu yazıda anlatmak istiyorum.

Cemil Bayık’a sormak istediğim soru - Ruşen Çakır yazdı

 

Eşitler arasında birinci

Öncelikle Bayık’ın, PKK’da Öcalan’dan sonra gelen üst düzey kadrolar söz konusu olduğunda – kendisi dahil çok kişi itiraz edecektir ama – “eşitler arasında birinci” olduğunu düşünüyorum.

 

İkinci olarak; Bayık ile daha önce iki kez röportaj yaptım. Bunlardan ilki 30 Ocak 2014’teydi. Irak Kürdistanı’nda Kandil bölgesindeki bir köy evinde yaptığımız ve yaklaşık iki saat süren söyleşinin önemli bölümleri 2 ve 3 Şubat 2014 günlerinde Vatan Gazetesi’nde yayınlandı. Tam dökümünü, edit edilmemiş bir şekilde kendi sayfamda yayınladım.

Bayık da memnun kalmış olacak ki, kendisiyle 20 Ağustos 2014’te yine Kandil’deki bir başka köy evinde, yine yaklaşık iki saatlik ikinci bir söyleşi yaptık. 23 ve 24 Ağustos 2014 günlerinde Vatan Gazetesi’nde önemli bazı bölümlerini yayınladığımız bu söyleşinin tam dökümünü, edit edilmemiş bir şekilde yine kendi sayfamda yayımladım.

PKK kadroları konuşuyor

Aradan geçen 11 yıl içinde bu röportajlara defalarca göz attım ve Bayık’ın ne kadar gerçekçi, analitik yönü güçlü, öngörü sahibi birisi olduğunu her seferinde yeniden gördüm. PKK’nın 50 yılı aşkın süre Ortadoğu gibi acımasız bir coğrafyada var kalabilmesinde Bayık gibi isimlerin son derece kritik bir rol oynadıkları ortada.

Bayık ile bu iki röportaj, bir önceki çözüm süreci sırasında – ve onun sayesinde – yapmıştım. Onun sürece son derece temkinli yaklaştığını görmüş, özellikle CHP’nin sürece mesafeli duruşundan rahatsız olduğunu gözlemlemiştim.

Bu yeni süreçte Cemil Bayık, Mustafa Karasu, Duran Kalkan, Murat Karayılan gibi isimler, örgüte yakın medyaya farklı zamanlarda konuştular. Bunlarda öne çıkan temaları şöyle sıralayabiliriz: Öcalan’a kayıtsız şartsız itaat; Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi talebi; devlete karşı duyulan güvensizliğin örtülü de olsa dile getirilmesi; ve Suriye konusuna girmemeye özen gösterilmesi. Yani bu röportajlardan bir şeyler öğrendik öğrenmesine, ama tam olarak neyin olup bittiğini ve olup biteceğini anlamakta çok da işimize yaramadılar.

Cemil Bayık’a sormak istediğim soru - Ruşen Çakır yazdı

Cemil Bayık’a sormak istediğim soru – Ruşen Çakır yazdı

Bayık’a sorulan sorular

Fakat Bayık’ın 28 Ekim’de PKK’nın Türkiye’deki güçlerini çektiğini açıklamasının ardından ANF’ye verdiği röportajın farklı olduğunu düşünüyorum. Bu, her zaman olduğu gibi uzun röportajı okuduktan sonra “keşke ben de Bayık ile yeniden konuşabilsem” dedim.

Şu soruların Bayık’a sorulabilmiş olması ve onun da bunlara açık ve net cevaplar vermesi önemli:

  • PKK’ye gönül vermiş, bedel ödemiş insanların PKK’nin feshi konusunda hüzünlendiklerini gördük. Yine silah bırakma konusunda çeşitli kaygılar söz konusu. Bu bağlamda Kürt halkına neler söylemek istersiniz? Kürtler Önder Apo’nun bu çağrısını nasıl anlamalı?
  • Kimi çevreler “PKK bir şey almadan bütün bunları yapacaksa, Kürtler ne kazanacak?” şeklinde sorular soruyor. Bu durumu böyle değerlendirmeyi nasıl ele alıyorsunuz? Bu tür değerlendirmeler ne amaç taşıyor?
  • Türk devletiyle ne oldu da barış ve çözümü konuşacak koşullar başladı? Tarafların karşılıklı güveni var mı?
  • Yeni mücadele sürecini nasıl tanımlıyorsunuz? Bu mücadelenin araçları neler olacak? Kimler öncülük edecek? Eskisinden farkları neler olacak?

“Kazan-kazan süreci”

Eğer şu günlerde Bayık ile bir söyleşi yapma imkânım olsa, yukarıda aktardığım sorulardan ikincisi etrafında uzun uzun konuşmak yeterli olabilir. Soruyu iyice kısaltmak da mümkün: Ne kazandınız?

Bayık, ANF muhabirinin “PKK bir şey olmadan bütün bunları yapacaksa, Kürtler ne kazanacak?” sorusuna şöyle cevap vermiş:

“Bu PKK’ye sorulacak en son sorudur. Her şeyden önce PKK’nin 50 yılda Kürtlere neler kazandırdığını düşünmek gerekir. PKK’nin Kürtlere ne kazandırdığı saymakla bitmez! En başta yok oluşa giden, buna kader gibi razı olan Kürt’ten, bugün özgürlüğü için mücadele eden bir halk gerçekliği yaratılmıştır. Bu halkın yurtseverlik, özgürlük ve demokrasi ölçüleri yükselmiştir. Bundan daha büyük bir güç olamaz. Kürtler bu güçleriyle kimliği, kültürü ve diliyle mutlaka özgürlüklerini kazanacaktır. Kuşkusuz bu güç tabii ki kendini örgütlü kılacaktır.”

Daha ileride de şöyle demiş:

“Rêber Apo defalarca ‘Bir memurunuzu gönderin, konuşalım’ demiştir. Mücadelenin ulaştığı bir aşamadan sonra diyaloğu önemli görmüştür. Devlet Bahçeli çağrı yapınca, Rêber Apo da ‘Siyasi ve hukuki boyuta taşıma gücüm var’ demiştir. Şu andaki sürece bir diyalog süreci demek daha doğrudur. Devlet, savaşın durmasına ihtiyaç duymuştur; Rêber Apo da bu durumu, Kürt sorununun çözümü açısından olumlu bir sürece evriltmek istemiştir. Şimdi bunun süreci ve mücadelesi yaşanıyor. Rêber Apo bu süreci, ‘Türk-Kürt kardeşliğine dayalı kazan-kazan süreci’ olarak ele almaktadır.”

 

Muhataplık, meşruiyet

Bu soru, yeni süreç başladığı andan itibaren, ona şüpheyle bakan kişiler tarafından bana soruldu ve sorulmaya devam ediliyor. “PKK ne aldı ki kendisini feshediyor?” diye soranların ezici bir çoğunluğu tabii ki PKK’lı değil, belki de ondan nefret ediyor.

Bu soruyu ısrarla soranlar, Öcalan ve PKK’nın bu süreçle birlikte devlet tarafından muhatap alınmış olmalarının ve yine devletin kendilerine sunmuş olduğu meşruiyeti görmemiş, bunların önemini kavramamış olabilirler mi?

Onları bilemem; ancak Öcalan, Bayık ve diğerleri görmüş ve kavramış durumdalar.

 

Kaynak: medyascope.tv



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER