Tarih: 15.09.2021 15:17

Çalıkuşu romanına ‘çarşaf’ operasyonu çekilmiş!

Facebook Twitter Linked-in

Mustafa Armağan, Edremit ve Bigadiç’te zincire vurulmuş çarşaf görüntülerinin ardından kaleme aldığı yazıda Kemalizm’in Müslüman kadının tesettürünü hedef alması ile ilgili tarihi anekdotlara yer verdi.

Armağan, Reşat Nuri Güntekin’e ait Çalıkuşu romanında çarşaf ile ilgili bölümlerin kitaptan çıkarıldığını şöyle anlattı:

Liselerde okuttuğumuz 100 Temel Eser’den Çalıkuşu’nun ilk baskısı 1922 yılında yapılmıştı. Nitekim İstiklal Savaşı yıllarında okuryazar askerlerimizden bazılarının çantalarında elden ele dolaştığını ve toplu olarak defalarca okunduğunu bildiğimiz bu sevilen romanın karanlık bir yönü vardır ki pek bilinmez. Çalıkuşu ilk basılışından 16 yıl sonra laik rejimin zihniyetine uygun hale getirilmiş, yukarıdan verilen talimatlarla kurgusundan başlayıp bazı parçalarının değiştirilmesine kadar bir dizi operasyon geçirmiştir (buna edebiyatta ‘dirijizm’ deniliyor).

Araştırmacı N. Ahmet Özalp’ın Kaşgar dergisinin Temmuz 1999 tarihli 10. sayısında çıkan makalesi bu operasyonu ana hatlarıyla ortaya koyması bakımından emek mahsulü bir çalışmadır (s. 29-36). Aşağıda o yazıdan aldığım bazı noktaları sizinle paylaşacağım.

Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu’na, yazdığı dönem icabı hem dinî, hem de geleneksel tasavvurun birçok unsuru yerleştirmişti. Bunlar yayınlandığı yıllar için normal olmakla beraber Cumhuriyetten sonraki dini adeta hasım gören yanlış laiklik uygulamaları atmosferinde rahatsız edici hale gelmiş, bu sebeple bizzat yazarı 1938 yılında romanı yeniden yayınlarken eserin bazı kısımlarını değiştirmek mecburiyetinde kalmıştı. 

Önce güncel bir misal. Çarşaf üzerine olsun mu? 

Mesela aşağıdaki ifade kitabın Cumhuriyetten önceki baskısında mevcut iken sonraki baskılarında sırra kadem basmıştır:

“Matmazel Orani ağır ağır başını salladı: ‘Çok tuhaf… Bu çarşafta garip hassalar var. Kadını yalnız daha güzel göstermekle kalmıyor… ona dediğiniz gibi mahzun bir ciddiyet veriyor.” (sayfa 5)

Tabii ki 1930’ların sonunda çarşafın bir kadını daha güzel gösterdiğini dile getiren cümle sakıncalı bulunmuş ve romandan tıraşlanmıştır.

Ayrıca Osmanlı döneminde imparatorluk sınırları içinde bulunan yer isimleri (Kürdistan, Irak, Arabistan, Musul, Hanikin, Bağdat, Kerbela gibi) sonraki baskılarda çıkarılmış, hatta Feride’nin bakıcılığını üstelenen Hüseyin, Bağdatlı bir süvari neferi iken yeni baskılarda “Bağdatlı” kelimesi bilinçli olarak uçurulmuştur.

Dinî muhtevalı ve çağrışımlı kelimeler de meşhur sansür tırpanından nasibini almıştır. Ya ayıklanmış veya yerlerine başka kelimeler kullanılarak yok edilmiştir. Mesela ilk baskıda “dinini seversen benden de selam yaz” cümlesi “beni seversen benden de selam yaz”a çevrilmiştir (sayfa 139).

Bu arada ilk baskıda Hatice Hanım, Zeyni Baba’nın türbesine gitmek isteyen Feride’ye orada dua etmesini söylerken sonradan yapılan baskılarda sadece ziyaret etmesini söyler hale getirilmiş, kendince “laikleştirilmiştir”. 

Tabii bir de ilk baskıda şehid düşen jandarmalardan bahsedilirken yeni baskıda jandarmalar sadece “ölür”. Bunu okuyunca şehitlik kavramı nerelerine batmıştır acaba? diye merak ediyor insan ister istemez. 

Böylece İslam’ı ve Osmanlıyı çağrıştıracak bütün terimlerden temizlenen ‘steril’ Çalıkuşu’nu okuyoruz bugün. Bilmekte fayda var diye düşündüm. Bir de Edremit’teki olayın arka planında hangi zihniyetin soyağacı yatıyor, öğrenelim istedim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —