‘Birlik ve Beraberlik’

Sinan Eskicioğlu

‘Birlik ve Beraberlik’

Çirkin ördek yavrusu masalı…

Birlik ve beraberlik, ulvi bir kavrammış gibi geliyor insana. Birlik ve beraberlik içinde olmak da, topluluk olarak yaşayan insanların, kollektif olma özelliğini ortaya çıkarması bakımından önemli. Çünkü bir araya gelince oluşan enerji, tek başımıza olduğumuz zamanki gibi değil.

 

Mesela tek başımıza düğün yapamayız.

Ya da tek başımıza futbol oynayamayız.

İlla ki başka kişilere ihtiyaç duyarız.

İşin özünde sosyal bir varlığız.

Üzerinde yaşadığımız toprak parçası hepimizin vatanı. Hep beraber bu ülkede yaşıyoruz.

Sürekli duyduğumuz bir cümle var: ‘Birlik ve beraberlik içinde olmalıyız’.

Demek ki değiliz…

Halbuki, ‘birlik ve beraberlik’ içinde olmamız gerekiyor. Çünkü zor günlerden geçiyoruz.

Doğu Akdeniz’de gerginlik artıyor.

Yunanistan Meis adası ile ilgili açıklamada bulundu. Konuyla ilgili olarak yazarımız Serkan Yıldız, bunu, buz dağının görünen kısmı olarak niteledi.

Mısır’la ilişkilerimiz istediğimiz kadar iyi derecede değil. Sebebi de darbeyle yönetime gelen Sisi.

Müslüman Kardeşleri, ilahi bir ortak gibi kutsuyoruz.

Libya’da da aktif olmaya çalışıyoruz.

Karadeniz’de doğal gaz bulundu. İlk planda piyasaya döviz sürülmesi sebebiyle, dövizin hızı kesildi gibi hissedildi ama sonra tekrar yükselmeye devam etti.

30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladık. Coşkuyla ve gururla.

Cumhurbaşkanlığı sarayının üzerinde dronelarla yapılan Mustafa Kemal Atatürk silüeti çok ama çok hoşumuza gitti.

Ama birileri gene yapacaklarını yaptılar. Haber kanallarında kendi iç dünyalarını sergilediler ve Anıtkabir için anırkabir ifadesini, utanmadan ve sıkılmadan yazabildiler.

Rahatsız oluyoruz…

Yaşanan bu saçmalıklardan rahatsız oluyorum.

İnsanların bu kadar da absürd şekilde düşünme yoksunu olmalarını ve bu insanların da icra makamındaki siyasileri, kötü emelleri için kullanmalarını anlayamıyorum.

Siz anlayabiliyor musunuz?

Her şeye rağmen ‘birlik ve beraberlik’ içinde olmalıyız. Bu cümleyi hepimiz kullanıyoruz. Artık toplumsal bir motto oldu adeta.

Birlik ve beraberlik.

Hani kelimeler çok söylenince, bir garip gelmeye başlar ve anlamını yitirir gibi olur ya, artık bu kelime ikilisi de bana öyle gelmeye başladı.

Ve düşündüm.

Değiliz ki, olmalıyız diyoruz.

Peki neden değiliz?

Hiç bunu düşünmüyoruz. Ya da düşünmesi gerekenler düşünmüyorlar.

Yurt içindeki olaylarda,

Yurt dışındaki aktif rol almalarda,

Sınır ötesi operasyonlarda,

Sınır ötesi güç savaşlarında,

Aklınıza gelen diğer bütün olay ve gelişmelerde de, bize dikte edilen ‘birlik ve beraberlik’…

Bunun olabilmesi için toplumu oluşturan herkesin aynı hissiyatta olması gerekmiyor mu? Yoksa yanılıyor muyum?

Ortak hissiyat, bilgi paylaşımı, tekliflere açık olma, kararları ortak olarak sonuçlandırma ve uygulamaya geçme..

Bu sıralama olsa ve uygulansa.

‘Birlik ve beraberlik’ içinde olmalıyız demeye gerek kalmaz… Öyle değil mi?

Çünkü herkes birlik ve beraberlik içinde olur.

Libya konusunda siyasiler kendi keyfi uygulamalarını fiiliyata geçiriyorlar, sonra birlik-beraberlik baskısı yapıyorlar.

Belki sizin uyguladığınız tarz, bana ters geliyor.

Bana ters gelen bir politika tarzını benimsemiyorum ama sonuçta ‘birlik ve beraberlik’ içinde olmak zorundayım…

İyi de bu senin tercihin… Ve senin tarzın…

‘Senin tarzında neden birlik olmak zorundayım?’ demiyoruz.

Muhafelet partileri de bu iksirli kelimeyi duyduklarında, ışık görmüş tavşan gibi kalakalıyorlar.

Ve hep bir ağızdan koro halinde aynı sözler: ‘Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde…..’

İç politika konusu böyle, dış politika hakeza…

Birlik ve beraberlik mi istiyoruz?

O zaman bunun edebiyatını yapmamamız gerekiyor bence.

Kararları hep beraber alınca, zaten birlik olur. Aslında konu bu kadar basit değil mi?

Ben mi yanlış düşünüyorum?

İlk okuduğum masal kitabı Çirkin Ördek Yavrusu’ydu. Belki o yüzden farklı düşünüyorumdur.

Belki de toplumu oluşturan bütün bireyler haklıdırlar.

Her şeye rağmen ‘Birlik ve beraberlik’ içinde olmalıyızdır…

Sevgi ve Bilgiyle kalın