BİR UZMAN EKONOMİ YAZARINDAN "YARIN HER ŞEY DAHA GÜZEL OLACAK" MÜJDESİ...

Fehmi Koru, iktidara yakın bir ekonomi yazarının, ekonomi alanında yapılan yanlışların adeta görmezden gelip, -kendisince doğru- ama yaşanan gerçekliğe uygun olmayan “uzmanlık içeren” görüşlerinin anlamsızlığına vurgu yapıyor.

BİR UZMAN EKONOMİ YAZARINDAN

İktidarlar başlarda her görüşe kulak vermeye hazır görünür, kadrosu içerisinden akıllı olanlar bu özelliklerini sonuna kadar korumaya çalışırlar. İktidarların sona yaklaştığı tek yönlü şartlanma izlenimi alınmasından da anlaşılır…

AK Parti’nin 20 yılı bulan iktidarında durum bu anlamda ne?

Sorunun cevabını ekonomi konusuna biraz yakından bakarak vermeye çalışacağım.

Ekonomide iktidarın görüşlerine önem verdiği ‘uzman’ kişiler ve yazarlar var; onları yalnızca dinlemek ve okumakla kalmıyor, açıklamalarıyla onların yazılarına malzeme katkısı da sağlıyor. Politikalarına karşı çıkanların yazılarını da okudukları anlaşılıyor; ancak onları daha çok tavsiyelerini tutmama amacıyla takip ediyor iktidar cephesi.

Benim işim kolay. İktidarın bu özelliğini bildiğim için, ne düşünüldüğünü, kısa, orta ve uzun vadede ne yapılıp yapılmayacağını öngörmekte zorlanmıyorum.

Övgü yerine almayınız, ama gerçek şu: Bugüne kadar iktidar cephesinin ekonomi alanında ne yapıp yapmayacağı yolundaki çoğunu yorumlarıma sindirmekle yetindiğim tahminlerimde yanılmadım.

Teşekkür borçlu olduğum ‘uzman’ görüş sahiplerinin başında bir Türkiye gazetesi yazarı geliyor.

Geçmişten bugüne çizgisi hiç değişmedi o yazarın. Dolar henüz TL karşısında mahcubiyetini korurken, iktidara halktan fedakarlık istemesi aklını veriyor, insanların buna hazır olduğunu savunuyordu; bugün de aynı şeyi savunuyor.

Konuyu bu açıdan ilk ele aldığında, iktidar, ‘‘Dolarlarınızı bozdurun’’ kampanyası başlatmıştı. Dolarlar yakıldı, berberler dolarlarını bozdurduğunu ispat edenleri bedava traş etmeye başladı, iktidarın çağrısına uyanlar banka kapılarında kuyruk oluşturdu.

Aynı yazar şimdi de benzer bir görüşü, bu kez zorlayıcı bir dil kullanarak, savunuyor.

Biraz uzunca bir alıntı olacak, ama inanın buna değer…

Okuyalım: 

‘‘Hazine ve Maliye Bakanlığı’na göre, yurt dışından temmuz veya ağustosta kademeli olarak döviz girişi başlayacak.. Eylül sonuna kadar bu rakamın 50 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor… Bu paranın 31 Mart 2023’e kadar 120 milyar dolara ulaşacağı belirtiliyor. 2022’de kaçırılan para bu rakama dâhil değil. Onu da eklerseniz müthiş bir servet girişi olacak. O zaman görürsünüz döviz bavulla mı geliyor, yoksa kamyonla mı?.. / Bir defa devlet hesapta olmayan büyük bir vergi kazancı elde edecek. Bütçe rahatlayacak. Ama hepsinden önemlisi döviz gemisi batacak… Ekonomi gerçek kimliğine kavuşacak. Türk lirası kayıplarını geri kazanacak. Maliyetler üzerindeki kur baskısı ortadan kalkacak. İthalat ucuzlayacak. İhracatta patlama yaşanacak. İstihdam artacak, işsizlik azalacak. Türkiye cari fazla veren ülke olacak. Enerji fiyatları düşecek. Vatandaşın hükûmete olan güveni zirveye çıkacak. Böyle bir ortamda dövize sarılanlar neye uğradığını şaşıracak? Panik satış süreci başlayacak. Dolar çakılacak, kur korumalı hesaplar bile boşaltılacak. Muhalefetin 4 elle sarıldığı enflasyon duvarı yıkılacak. 2023 seçimlerinde “2’nci Dodurga Zaferi” yaşanacak… / Beyler! Hayal satmıyorum, gerçekleri yazıyorum. İnanın. Türk lirasına sarılın. Satın dövizleri hisse senedi alın… Son pişmanlık fayda vermez.’’

(Yazının başlığı: ‘Son pişmanlık fayda vermez!’, tarihi: 12 Temmuz 2022)

Yazarın bir sonraki yazısından da bir bölümü sunmakta yarar var: 

‘‘Uluslararası kredi kuruluşları Fitch ve Moody’s, ‘Türkiye’nin uyguladığı yeni ekonomi programı hakkında, kredi riskini arttırıyor’ demesini tersinden okuyun. Onlar bizimle ilgili övücü bir değerlendirme yapıyorsa bilin ki %100 kaybediyoruz. Tam tersi çok sert eleştiriyorlarsa bilin ki %100 doğru yoldayız. CDS’ler yani Türkiye’nin yurt dışına sattığı tahvillerin ödenmeme riskine karşı ödenen prim 900’ü aştı. Niye? Bizi faiz artışına zorlamak için… ABD faiz arttırdı ne oldu, yıkılıyor. Geçin bunu…’’

(Yazının başlığı: ‘Körle yatan şaşı kalkar!’, tarihi: 16 Temmuz 2022)

Faiz artırılmasını bekleyenlere uyarı yerine geçebilecek bu yazısı sonrasında ‘uzman yazar’ uyarılmış olmalı ki, bugün okurlarına bir önceki yazısında ‘‘Geçin bunu…’’ dediği konuya farklı bir bakış açısı getiriyor.

Merkez Bankası’nın ilgili birimi yapacağı ilk toplantıda faizi artıracakmış.

İnanmadınız mı? Okuyun öyleyse: 

‘‘Şimdi gelelim en önemli meseleye… 21 Temmuz Perşembe günü Para Politikası Kurulu nasıl bir karar alacak? Piyasaların büyük bölümü faizlerin değişmeyeceğini düşünüyor. Şu anda politika faizi %14. Ama bu sadece bankaların fonlamasından kullanılıyor. Bankalar da bu düşük faizle aldıkları parayı %25’le ticari kredi olarak dağıtıyor. Beklentinin aksine 2 puanlık bir faiz artışına gidilebilir. Böylece hem bankaların kazançları sınırlanır, hem de Türk lirasındaki kazanımlar büyür, enflasyonla mücadelede önemli bir adım atılmış olur. Hem de 900 puanı aşan CDS’lerimiz (yurt dışına sattığımız tahvillerin sigorta primi) düşer, yabancı yatırımcı akını başlar. Merkez Bankasının faizi yükseltmesi ticari kredi faizlerinin artmasına yol açmaz. Tam aksine piyasada bankanın gerektiğinde böyle bir karar alabileceği beklentisi oluşturacağı için çok olumlu algılanır. / Son söz: Şimdi TL zamanı!’’

(Yazının başlığı: ‘Otur bakiim yerine!’, tarihi: 19 Temmuz 2022)

Biraz farklılaşsa da uzman yazarın çizgisi bozulmuyor. Türkiye’ye kısa sürede 50 milyar dolar gelecek ve TL yeniden değer kazanacak; beklentisi bu. Ona göre, İsviçre hükümetine de politika değiştirtilerek bankalarında yatan Türklere ait 120 milyar dolar oradan söke söke alınacak ve ülkemizde dolar bolluğu yaşanacak.

Uzman yazarımızın görüşlerini yakından takip etmede yalnız değilim. Onun kısa sürede 50 milyar dolar gireceği beklentisine muhalif bir gazetenin ekonomi yazarından itiraz geldi. 

Muhalif yazar da, benim gibi, ‘uzman yazar’ın bir zamanlar ‘‘Haydi çocuklar dolar bozdurmaya’’ kampanyasındaki rolünü hatırlamış olmalı ki, yeni yaklaşımının mahzurlu sonuçlarına dikkat çekmek ihtiyacı duymuş.

İtiraz yazısını okumakta yarar var: 

‘‘Önceki gün bir gazetede tecrübeli bir gazeteci tarafından ilginç bir iddia gündeme getirildi. / İddiaya göre, Türkiye’ye kısa süre içerisinde 50 milyar dolar gelecek. / Gelecek paranın 20 milyar doları Suudi Arabistan’dan. Kalan bölümü ise Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya’dan. / İşi bilen ekonomistler bu saçma sapan iddiaya gülmediler bile. / Ciddi ekonomi siteleri bunu haber bile yapmadı. / Çünkü böyle bir saçmalık insanların yatırım kararını olumsuz etkileyebilir. / Yasayı bir kenara bırakın, bunun bir de vebali var. / 50 milyar dolar geliyor diye sen manşet atarsan, adam dolar düşecek korkusu ile gidip satacaktır.’’

İlk çağrısına uyup dolarda tuttukları birikimlerini bozdurmuş olanlar, yazarın bu kez ‘‘Bozdurmazsanız kötü olur’’ uyarısına kulak verirler ve gereğini yerine getirirlerse, bir bakmışsınız, Arabistan’dan, Rusya’dan medet ummadan 50 milyar dolar kasaya girivermiş…

Eh, bir de Merkez Bankası onun birkaç gün arayla görüş yenileyerek duyurduğu üzere faiz artırmaya karar verirse…

Peki o zaman iktidarın ‘nass’ ısrarı ne olacak?

En iyisi ben bu yazıyı burada keseyim de, sizleri iktidarın en fazla bilgilendiği yazarın her gün yenilenen tezleriyle baş başa bırakayım.

Yazarımız ez cümle ‘‘Yarın her şey daha güzel olacak’’ demeye çalışıyor…