Bir değil iki değil, onlardan çok var: Siyasetin ‘stand-up’çıları

serbestiyet.com yazarı Hilal Köylü, kendi partilerinden istifa edip yeni parti kuran ulusalcı siyasetçilerin yapmış oldukları şovlara dikkat çekiyor.

Bir değil iki değil, onlardan çok var: Siyasetin ‘stand-up’çıları

Eski MHP’li, eski İyi Parti’li Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 9 aylık partisinin oy oranının yüzde 7.4’e ulaştığını Aksaray’da bir lokantada buluştuğu gazetecilere duyurdu.

Yüzde 7.4’ü “kapsamlı bir araştırma sonucuna” dayandıran ama nedense bu araştırmanın adını vermeyen Özdağ, Türkiye’nin 62 ilinde örgütlendiklerini, Temmuz sonuna kadar 81 ilde örgütleneceklerini söylüyor.

Özdağ bunları anlatırken arkasında “Sessiz İstilaya Dur De” t-shirtleri giymiş birkaç genç var. Her gün Twitter hesabından paylaştığı yazılı mesajlar ve videolarda arkasında milyonların olduğu iddiasında bulunan Özdağ sadece göçmen karşıtlığı ile 9 ayda partisini büyüttü ve bu ORC Araştırma’dan Konda’ya, Metropoll’den Optimar’a kadar birçok anket şirketinin dikkatini çekti; fakat ortada henüz yüzde 7.4’lük bir veri yok.

Zafer Partisi’nin oy oranını en son Optimar yüzde 1.1, Motto ve Bilgi Araştırma yüzde 4.1 buldu.

Özdağ’ın iddia ettiği yüzde 7.4’lük veri ne zaman, kimden çıkacak göreceğiz. O veri belki hiç çıkmayacak ya da yüzde 7.4’ün de üstünü göreceğiz. Özdağ’ın umurunda mı? Yeter ki şov devam etsin. Yeter ki Twitter’ın, TikTok’un sayesinde Türkiye istiladan, yabancı düşmanlığından başka bir şey düşünmesin. Yeter ki herkes birbirine girsin.

Aslında Özdağ’ın tek başına ve genellikle sosyal medyadan yürüttüğü kampanyalarla sığınmacı sorununu hem iktidar hem de muhalefet cephesinin öncelikli gündemi haline getirdiğini söylemek mümkün.

Nasıl yapacaklarını detaylarıyla bilmiyoruz ama bugün iktidar da muhalefet de “Suriyelileri göndereceğiz” diyor, başka bir şey demiyor. Sonra da Özdağ’ın istediği şey oluyor. Geçici koruma statüsündeki göçmenler, kaçaklar birbirine karışıyor. Neyin ırkçılık olduğu, neyin olmadığı üzerine her gün yüzlerce mesaj, video dolaşıma giriyor. Türkiye, göçmen sorununu doğru düzgün tartışamıyor. Entegrasyon diyen, uyum diyen, toplumdaki tahammülsüzlükten yakınan herkes çapı sürekli genişleyen linç kampanyalarının kurbanı oluyor.

Özdağ, Fatih Altaylı’nın bir programında “Neden sizden başkası yok partinizde?” sorusuna sinirlendi. Partisinde Türkiye’nin ünlü ekonomistlerinden Bartu Soral’ın da olduğuna dikkat çekti. Tuhaftır; Soral’ın “gördüğü lüzum üzerine” partiden istifasını duyurması da o programdan sonra oldu.

Zafer Partisi’nde başkası yok mu? Var. Eski dışişleri bakanlarından Şükrü Sina Gürel. Üyesi olduğu CHP’den istifa edip Zafer Partisi’ne katılan Gürel, Şam’a giderek devlet başkanı Beşar Esad’la temas kurmayı, böylelikle Suriyelilerin Türkiye’ye gelişini tamamen durdurmayı hedefliyor. Ama onu konuşan yok.

Zafer Partisi’nde sahne de şov da Özdağ’ın. Bakanlığın önüne gidip bağırması yetmedi; şimdilerde katıldığı her programda, göründüğü her yerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sesleniyor: Erkeksen dışarı çık.

Özdağ’ınki de şov mu? Sarıgül’e ne dersiniz?

“Bir değişime ihtiyaç var, değişime”

Mustafa Sarıgül’ün gerçek bir şovmen olduğuna herkes Bodrum ilçe başkanına “Bir değişime ihtiyaç var, değişime” fırçası çekerken, elini pat pat karton dosyaya vuruşunu gösteren TikTok videosu yayıldığında karar verdi. Çok kimse partisinin adını bilmiyor ama bilmese de olur. Mustafa Sarıgül’ü bilmeyen yok.

Azar videosundan sonra Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Sarıgül adına “kutsal bilgi kaynağı” Ekşi Sözlük’te “Mustafa Sarıgül’ün delirmesi” başlıklı sayfa bile açıldı. Tek sayfa ona yeter mi, yetmez. Başka sayfaları da var elbette.

“Koca Bodrum’da 170 üye” olmasını içine sindiremeyen, çileden çıkan Sarıgül şovda sınır tanımıyor. Tokatlamadığı nesne yok onun. Zamlara “dur” demek için ocak tüpünü tokatlamasının üstüne bugün halen analizler yapılıyor.

Tokatı neden tercih ettiğini “TikTok’un esprisi; vurmak. Sesin oraya güçlü gelmesi lazım ki, iyi algılanması lazım” sözleriyle anlatıyor. Sarıgül için algı böyle mühim bir mesele.

Siyasi kariyerine CHP Şişli gençlik kolu yönetim kurulu üyeliği ile başlayan Sarıgül, 1987’de Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den (SHP) milletvekili oldu. Birlikte çalıştığı SHP Genel Başkanı Erdal İnönü de, siyasetteki esprili tarzıyla dikkat çekmiş bir kişilik ama Sarıgül’ün İnönü’den ilham aldığına inanmak zor. Onunkisi büyük şov.

Hep CHP genel başkanlığına oynadıysa da, üç dönem görev yaptığı Şişli belediye başkanlığında ünlendi asıl. Ama “kurultayı arbede ve şiddet ortamına çevirdiği gerekçesiyle” CHP’den ihraç edilmişliği halen siyaset kulislerinde “efsane ihraç” diye anlatılıyor.

İhraçtan sonra “Sevgi kazanacak” sloganına sarılıyor, DSP’ye geçiyor Sarıgül. O sloganla Şişli belediye başkanlığını üçüncü kez kazanmayı başarıyor. DSP’den ayrıldıktan sonra başlattığı Türkiye Değişim Hareketi’yle siyasetteki iddiasını büyütüyor. Ama serde bir CHP’lilik var. CHP’ye dönmekle kalmıyor, 2014 yerel seçiminde CHP’nin İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı oluyor. AKP’li Kadir Topbaş karşısında kaybetse de, kaybetmeye doyamıyor. CHP’den yine ayrılıyor, yine DSP’ye geçiyor, yine Şişli belediye başkanı adayı oluyor, yine kaybediyor.

Mümkün mü Sarıgül ismini silmek. Adını duvarlara yazdırdı o: Çare Sarıgül.

Sarıgül’ün partisi bir buçuk yaşında. YSK, Sarıgül’ün partisini seçime girecek partiler arasına aldı. Başka kimse var mı o partide? Yok. Sarıgül şov sürüyor. Patlasın balonlar. Sarıgül, gümbür gümbür geliyor.

CHP’nin öz evladı: Tanju Özcan

Mülteci düşmanlığı, CHP’den ihraç demişken kendi özel şovunu yapan CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı hatırlamak gerekiyor.

Kentteki yabancı uyrukluların su faturasının Amerikan doları üzerinden belirlenmesi, bu kişilerden 100 bin liralık nikâh ücreti alınması gibi ayrımcı fikirlerin mucidi olan Özcan, yabancılara “Burada istenmiyorsunuz” mesajını belediye panolarına astığı afişlere yazdırmış bir isim. CHP genel merkezi onun bu ayrımcı görüşlerinin partiyi bağlamadığını söylese de, Özcan kendisini “CHP’nin öz evladı” olarak tanımlıyor.

Özcan, CHP Merkez Yönetim Kurulu’nun radarına mülteci düşmanlığıyla değil de cinsiyetçi çıkışlarıyla girdi.

Belediye meclisi toplantısında AKP’li meclis üyesi Hacer Çınar’ın oylama için kaldırdığı ele “Bana niye el sallıyorsunuz. Ben evli barklı adamım. Ayıp oluyor” yanıtıyla karşılık veren Özcan, “kesin ihraç” istemiyle disiplin kuruluna sevk edildi. CHP’nin ‘öz evladı’ olduğunu da bu kararın ardından paylaştığı Twitter mesajından duyurdu. Hatta kendini “Atatürkçü, bütün etnik kimlikleri kucaklayan bir Türk milliyetçisi” olarak tanımladı.

Özcan’ın, kendisinden tüp bebek için yardım isteyen bir kadına “Ben size nasıl yardımcı olabilirim” sorusunu yönelttiğini anlatarak dikkat çekmeye çalıştığını da hatırlatan CHP’liler, onun kadınlara büyük bir özür borcu olduğunda ısrarlı.

Peki Özcan ne yapıyor? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “yüreğin yetiyorsa aday ol” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı Twitter’dan harekete geçiyor: Başkanım, sizden ses çıkmadı. Siyaset iddia işidir. Yol verin ben bu resti göreyim. Sandıkta dürüvereyim defterini. Güvenin bana, yenerim.

Özcan’ın şov işini büyütmeye kararlı olduğundan emin miyiz, eminiz. Buradan yürür Özcan.

Bütün stand-up’çılar, birleşin!

Bu yazıdan CHP’nin bağrından çıkan şovmenlere torpil geçildiği gibi bir görüntü çıkıyor ama “Bizden çok şovmen çıkar” sözünün de CHP’lilere ait olduğu bir gerçek. Onlardan birinin de Muharrem İnce olduğunu söyleyen çok.

2018 cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesini CHP’nin kendisine yeterli desteği vermemesine bağlayan İnce’nin, CHP’li muhaliflerle kurduğu Memleket Partisi bir yaşını henüz doldurdu. 24 Haziran seçim gecesi YSK’nın önüne gitmediği, televizyonlara çıkıp bir açıklama yapmadığı için eleştirilen İnce o gece nerede olduğu sorularına dair üretilen türlü senaryolarla ününe ün kattı; şimdi de gündeme gelmek için var gücüyle çalışıyor.

Partisi, YSK’nın seçim için uygun partiler listesine girmeyi başardı ama o “Ortak aday çıkaramazlarsa ben adayım” çıkışıyla altılı masanın gündemine girmeyi başaramadı. İnce’nin, Memleket Partisi olarak topluma tam olarak ne vadettiğini bilen yok. Türkiye’yi geziyor; tarımdan sağlığa, eğitimden ekonomiye her soruna çözüm üreteceğini anlatıyor. Onun da miting alanı çoğunlukla sosyal medya.

Siyasi kulislerde Mustafa Sarıgül’ün, Muharrem İnce ile Ümit Özdağ’ı da yanına alarak Yeniden Refah Partisi, Demokratik Sol Parti ve Bağımsız Türkiye Partisi ile 3. ittifak kurabileceği senaryosu dillendiriliyor bir yandan.

Kimbilir, belki de ittifak olursa bu tek kişilik “stand-up”çıların performansı çok başka bir yöne evrilir, yepyeni gösterilerle siyaseti bir başka renklendirirler!

Burada Cem Uzan’ı, Ahmet Özal’ı da ayrıca analım. İsteyenler eklesin, isteyenler çıkartsın sayın okurlar.