Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Bildiğimiz Havaların Sonuna Geldik

Yusuf Tosun, var olan ve devam eden iklim değişikliği konusunda, herkesin üzerine düşeni layıkıyla yerine getirmesi gerektiğini, havamızı tekrardan geri alabileceğimizi belirtiyor.

Bildiğimiz Havaların Sonuna Geldik

Son yaşanan yangınlarla birlikte, bildiğimiz havaların sonuna geldik galiba. Bu yangın sadece insan eliyle yaşanan bir felaket olmaktan çıktı; doğa kendi içinde yanıyor. Tabiat kendini yok ediyor adeta. Havaların kimyası bozuldu, iklimlerin dengesi altüst oldu. Öyle ki artık ne sıcaklıklar o eski sıcaklıklar, ne de kışlar o eski kışlar!

Güneş’teki aktivitelerin, volkanik patlamaların, Dünya yörüngesindeki değişimlerin yıllar öncesinden iklimde küresel bir değişime neden olduğu biliniyordu. Lakin son dönem küresel iklim değişikliği daha çok yapay etkilerin neticesinde yaşanıyor/yaşanmakta. Doğanın ciğerini yok eden bu orman yangınları, hiç şüphesiz durup dururken çıkmıyor. Ya da son yıllarda çokça tekrarlanan sel felaketleri… Bu yıl yaşadığımız don felaketi ise ayrı bir başlık olarak ele alınmalı. Mevsimlerin değişmesi, suların çekilmesi, göllerin kuruması, toprağın çatlaması da öyle… Velhasıl, iklim ve havalarla ilgili bildiğimiz her şey değişmiş durumda. Anlaşılan, “bildiğiniz havaların sonuna” gelmiş bulunmaktayız artık.

Peki, şimdiye kadar her şey normal seyrinde gidiyorken son zamanlarda ne oldu da havalar “çıldırmaya” başladı? Ya da gerçekten çıldırdı mı? Aslına bakarsanız, hava cephesinde değişen bir şey yok. Havadan sudan meselelere olan ilgisizliğimiz ve de ihmalkârlığımız neticesinde yaşanıyor bütün bunlar. Öyle ki bitmez tükenmez dediğimiz doğayı hunharca tahrip etmemiz neticesinde, havaların kimyasını bozduk. Ormanları katlettik, su kaynaklarını kirlettik ve de kuruttuk. En önemlisi de sera etkisi yapan gazların artışına sebep olduk.

Bilim insanları, sera etkisi yapan bu gazları iki grupta sınıflandırıyor:

Birincisi: “Karbondioksit (CO), metan (CH), diazot monoksit (NO), kloroflorokarbonlar (CFC-11 ve CFC-12) gibi sera gazları yeryüzünden uzaya ısı geçişini engeller; uzaya transfer edilecek ısıyı geriye, yani yeryüzüne gönderir ve böylece dünyanın ısınmasına neden olur. Ozon gazı da ayrıca, Güneş’ten doğrudan gelen morötesi ışınımı ve yeryüzünden salımlanan kızılötesi ışınımı soğurur.”

İkincisi: “Azot dioksit (NO), karbon monoksit (CO) ve hidroksil (OH) radikalleri gibi sera gazlarıyla kimyasal etkileşmeye giren gazlar, ilk gruptaki sera gazlarının derişimini etkiler.”¹

Küresel iklim değişimi sonucunda, bildiğimiz havaların sonunu getiren fosil yakıtların kullanımı ve doğanın tahribi gibi etmenlere çarpık şehirleşme ve endüstriyel süreçleri de ilave etmek gerekir. Malum, bugün nüfusun yarıdan fazlası şehirlerde yaşıyor. Burada bir sorun yok ama yaptığımız şehirler, maalesef havamızı bozdu. En başta çarpık kentleşme sonucunda her tarafı beton yığınına çevirdik. Toprakta nefes alacak yer kalmadı adeta. Gökdelenler, kafesler, AVM’ler… başını aldı ve burnunun dikine gidiyor. En vahimi de ormanlarımızı yok ederek şehirlerimizi genişlettik. Yeni yerleşim yerleri kuralım derken, çeşitli hile ve desiselerle ormanlarımızı katlettik evvela. Bir de marifetmiş gibi yerine beton yapılar kondurduk. Bu yoğun betonlaşma nedeniyle, uzmanların diliyle “şehirde ısı etkisi” oluşmaya başladı. Böylece şehirde “kent ısı adaları” oluştu. Neticede; yağış zamansız ve ölçüsüz geldiği gibi, sıcaklıklar da şiddetli ve tahrip edici boyutlara ulaştı. Böylece ne yazımız yaz, ne de kışımız kış oldu.

Bütün bunlar olurken havalar çıldırmasın da ne yapsın? Üstelik bir de bütün bu yapılanların üzerine tuz biber niyetine yeni iklim anlaşmaları!… Ki bu anlaşmalarla hem bireyin hem de doğanın infazına imza atıyoruz adeta. Tez elden bu yanlışlardan vazgeçilmeli. Değilse, durum vahim, biline!…

Şayet biz normale dönersek, bir an önce yaptığımız hatalardan vazgeçip düzeltme yoluna gidersek, havalar kendiliğinden düzelir zaten. Bunun için de önce, o bitmez tükenmez kazanma hırsından vazgeçip kendi özümüze dönmemiz lazım. Öncelikle, yeryüzünde tanrı değil; yaratılmış bir insan olduğumuzun ayırdına varacağız. Bakın ne diyor “Bildiğiniz Havaların Sonu” kitabının yazarı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu:

“Hava şartları çok nadir olarak normallerinde seyreder. Atmosferin normal yapısı ve davranışı da budur: Hava çok havai bir şeydir ve atmosfer çok kaotik bir ortamdır. Hava şartlarında ne bir normallik ne de bir periyodiklik vardır; atmosferi tanımalı ve yıllardır dünyanın her yerinde yapılagelmiş çalışmalara bakıp ders almadan, konunun uzmanı olmayan kişilerce yağışta veya kuraklıkta periyodiklik aranıp ‘Amerika’ ya da ‘tekerlek’ yeniden keşfedilmeye çalışılmamalıdır.”²

Neticede, neredeyse bütün alanlarda değişen dünyayla birlikte, havalar da nasibini alıyor. Bu durum artık kaçınılmaz. Ama bu sefer, kendi ellerimizle yapıp ettiklerimizin karşılığını alıyoruz. Hiçbir şey sebepsiz değil çünkü.

Yüce Yaratıcı bu duruma işaret edercesine şöyle uyarıyor: “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.”³

Tam da böyle bir süreci yaşıyoruz bugünlerde. O nedenle birey ve toplum olarak, yeni baştan yapıp ettiklerimizi gözden geçirmekte fayda vardır.

Ezcümle: İklim değişikliği, artık bilimsel bir veri olmanın ötesine geçerek herkesin günlük hayatını etkileyen bir krize dönüşmüş durumda. Eskiden doğanın kendi döngüsünde olan bazı olaylar (Güneş aktiviteleri, volkanlar vs.), artık büyük ölçüde insan eliyle; özellikle fosil yakıt kullanımı, orman tahribatı, kentleşme ve endüstriyel faaliyetlerle tetikleniyor.

Unutmayalım: Bildiğimiz o havalar yok artık! O nedenle yeni havalara uyarlı yaşamak durumundayız.

 

__

¹Bildiğiniz Havaların Sonu, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Sia Yayınları, s. 198–199.

²Bildiğiniz Havaların Sonu, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Sia Yayınları, s. 108.

³Rum Suresi, 41 (Diyanet Meali)

 

Kaynak: perspektif.online
 



Anahtar Kelimeler: Bildiğimiz Havaların Sonuna Geldik

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER