Tarih: 22.03.2022 15:17

Bahçeli'den "Furkan Vakfı" açıklaması: Şerefli Türk polisinin alınlarından öpüyorum

Facebook Twitter Linked-in

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Adana'da Furkan Vakfı'nın tutuklu arkadaşları için düzenlemek istediği yürüyüşe polisin sert bir şekilde müdahale etmesini savundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu kutlayan MHP lideri, "ajan" ve "provokatör" olarak nitelediği Furkan Vakfı'na yönelik müdahale için "Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir" dedi.

“Köprüden geçmem diyorsanız denize atlayın”

Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Bahçeli, Çanakkale’ye yapılan köprü üzerinden muhalefete yüklendi ve “geçmeyen kişilerin denize atlaması gerektiğini” söyledi. MHP lideri, geçiş garantili köprü için eleştirilerini gündeme getiren kişilerin “Çanakkale Zaferi’nin rövanşını almak istediğini” iddia etti:

Dev eser, 1 yıl erken bitirilmiş ve faaliyete geçmiştir. Malkara'dan Çanakkale'ye uzanan otoyol da hizmete girmiştir. 1915 Çanakkale Köprüsü'nün açılmasıyla 9 ilimiz kesintisiz birbirine bağlanmıştır. Marmara Otoyolu ringi tamamlanmıştır. Dediler ki, geçiş ücretinin 200 lira olması fazlaymış, 45 bin araç garantisi verilmiş, farkı millet ödeyecekmiş. CHP'liler yine hazımsızlık örneği göstermişler. Müfteriler, gafiller, o köprüden siz de geçeceksiniz. Bu köprü ülkemizin gururudur, bunu da mı kabullenemiyorsunuz. Eğer köprüden geçmem diyorsanız, buyurun denize atlayın, yüzerek gidip gelebilirsiniz. Buna engel yoktur. Asıl dertleri Çanakkale Zaferi'dir. Bu tarihi hezimetin kuyruk acısını çekiyorlar. Çanakkale'nin rövanşını almak için yanıp tutuşuyorlar fakat nafiledir. Türkiye'nin yükselişine engel olamayacaklar, önümüze taş koyamayacaklar.

50 yıl önceki anısını anlatan Bahçeli: TTB kapatılmalı

1970'li yıllardaki bir anısını anlatan Bahçeli, bir kez daha Türkiye'deki doktorların çatı örgütü olan Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) kapatılması gerektiği görşünü savundu:

Bilenler bilir, olayın muhterem tanıkları hayattadır. 1970'li yıllarda hain kurşunun bedenine isabet ettiği dava arkadaşımız Hacettepe hastanesine kaldırılmıştır. Bir an evvel müdahaleye ihtiyacı vardı. Şehit tabutları birbirini takip ediyordu. Yaralı olarak hastaneye götürülen kardeşimizin ülkücü olduğunu öğrenen birkaç doktor müsveddesi bu faşiste bakamayız, bırakın gebersin diyecek kadar düşmanlıkta sınır tanımadıkları dün gibi hatırımızdadır. İşte o zihniyetin çatı kuruluşu TTB'dir. Şahsın, Kandil'deki bir mağara deliğinde bir teröriste pansuman yapan diğer bir teröristten ne farkı vardır. Türk Tabipleri Birliği mutlak suretle kapatılmalı, takibat süratle başlatılmalıdır. 

Furkan Vakfı açıklaması

Polisin Adana’da sert bir şekilde müdahale ettiği Furkan Vakfı yürüyüşü konusunda eleştirilerini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:

Geçtiğimiz hafta sonu Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin içyüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır. Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğu kanunlarla çerçevelenmiştir. Türkiye husumeti aleni olan ve 701 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK’yı, yeri geldiğinde FETÖ’yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır.

"Ajanlar, provokatörler..."

Furkan demek, doğru ile yanlışı, hak ile batılı, iyi ile kötüyü ayırt etmek demektir. Ancak bunlarda doğru ile yanlış, hak ile batıl birbirine girmiştir. Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır. Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır.

"Soylu, soyismi gibi soyludur"

Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir. Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir. Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana’da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum. Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak, hem de günahkar olarak anılacaklardır. Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu, kimin kuyusu, kimlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir. Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır.  Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki, terörist başı Gülenlerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır.

İslam dini barış ve kardeşlik dinidir. Her kim bu manevi gerçeğe riayet ediyorsa baş tacımızdır. İstismarcıların, fesat yuvalarının, dinimizi ticarete ve batıl hedeflere tahvil etmek için fırsat kollayanların hesabı sorulmalı, hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini içten içe çürütmek, kaleyi içinden yıkmak için tetikte beklemek vatana ihanettir, millete ihanettir, bedeli muhataplarına çok ağır ödetilmelidir. Milletin kaderi devlet, devletin geleceği millettir. İkisini birbirinden ayırmak imkansızdır.

 

Kaynak: Independent Türkçe




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —