MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni çözüm sürecine ilişkin olarak yaptığı açıklamada, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin gerçeğe dönüşmek üzere olduğunu belirterek, “Türkiye, milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girdi. Ülkede yeni bir siyasi ve toplumsal hayat oluşmakta. Herkesi Türkiye’nin kutlu geleceğini birlikte inşa etmeye çağırıyoruz” dedi. ‘Terörsüz Türkiye’den rahatsızlık duyanların devrede olduğunu kaydeden Bahçeli, “O sebeple barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmekte. Bu kapsamda geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli mesele” ifadelerini kullandı.
5 Şubat’ta geçirdiği kalp kapakçığı ameliyatı sonrası evinde dinlenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkgün gazetesine yeni çözüm süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. PKK’nın feshedilmesi çağrısıyla yeni bir gün doğumuna şahitlik edildiğini belirten Bahçeli, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin gerçeğe dönüşmek üzere olduğunu söyledi. Türkiye’nin milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girdiğini belirten Bahçeli, ülkede yeni bir siyasi ve toplumsal hayatın vasat bulmakta olduğunu kaydetti.
“Öcalan’ın çağrısı sonrası umutlu bekleyiş var”
Abdullah Öcalan’ın çağrısından sonra milletin umutlu bir bekleyiş içerisinde olduğuna dikkati çeken Bahçeli, “Bu beklentiyi hüsrana değil sevince dönüştürmek elimizdedir. Terörsüz Türkiye demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır. Yeni bir dünya düzeninin şekillendiği dönemde bu gelişmeyi Türkiye için bir fırsata dönüştürmek mümkündür” ifadelerini kullandı.
“Terörden çıkar devşirenler, süreci enfekte etme yarışında”
‘Terörsüz Türkiye’den rahatsızlık duyanların devrede olduğunu belirten Bahçeli, “Terörden çıkar devşirenler, süreci enfekte etme yarışında. O sebeple barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmekte. Bu kapsamda gecikmemek, geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli meseledir. Terörsüz Türkiye, Türkiye’nin barış içinde yeni bir siyasi ve sosyal yaşama kavuşmasına vesile olacaktır” dedi.
“Süratle kongreyi toplayın”
Büyük değişimlerin fırsatlarla birlikte riskleri de içerdiğini dile getiren Bahçeli, “Bu nedenle birçok dinamik dikkatli yönetilmeli. Öncelikle İmralı’nın çağrısında yer aldığı üzere silahlar bırakılmalı, süratle kongreyi toplayıp PKK’nın tüm bileşenleriyle tasfiye edilme kararı hayata geçirilmelidir. Kapsamlı reformlarla milli birliğimiz daha da güçlendirilmeli, adalet ve eşitlik esas olmalıdır” diye konuştu.
“Hep birlikte inşa edelim” çağrısı
Milli ve kapsayıcı, demokratik yeni bir anayasa ile darbe kalıntılarının tamamen temizleneceğini belirten Bahçeli, “Önemli olan herkesin kendisini içinde bulacağına inandığı bir yapı inşa etmektir. O sebeple Terörsüz Türkiye sürecinde tüm vatandaşlarımızı ‘Her şeyden önce Türkiye’ ve ‘Herkes eşittir Türkiye’ anlayışı ile millî birlik ve kardeşlikte buluşmaya, Türkiye’nin kutlu geleceğini hep birlikte inşa etmeye çağırıyoruz” açıklaması yaptı.
MHP lideri Devlet Bahçeli şunları ifade etti:
“Türkiye’de, yaklaşık elli yıldır devam eden bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesiyle yeni bir gün doğumuna şahitlik edilmektedir.
Terörsüz Türkiye hedefimiz inşallah gerçeğe dönüşmektedir.
Türkiye çok şükür milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girmiştir.
Yeni bir siyasi ve toplumsal hayat vasat bulmaktadır.
İmralı’nın 27 Şubatta DEM Parti heyeti aracılığı ile yaptığı PKK’ya tüm bileşenleriyle silah bırakma ve kendisini feshetme çağrısı tarihi bir dönüm noktasıdır.
Milletimiz umutlu bir bekleyiş içerisindedir.
Bu beklentiyi hüsrana değil sevince dönüştürmek elimizdedir.
Neyi nasıl yaparsak milletimizin hayrına olur düşüncesiyle hareket etmek durumundayız.
Yol haritamızı bu doğrultuda hukuk, ahlak ve demokratik siyaset çerçevesinde belirleyip iyi niyetle uygulamalıyız.
O takdirde yeni bir Türkiye’yle, güvenlikli, huzurlu yeni bir hayatla buluşmamız mümkün olabilecektir.
Terörsüz Türkiye demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır.
Yeni bir Dünya düzeninin şekillendiği dönemde bu gelişmeyi Türkiye için bir fırsata dönüştürmek mümkündür.
Elbet terörsüz Türkiye’den rahatsızlık duyanlar da devrededir.
Terörden, terörün kanlı elinden, bölücülük melanetinden çıkar devşiren odaklar süreci enfekte etmenin yarışındadır.
O sebeple barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmektedir.
Bu kapsamda gecikmemek, geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli meseledir.
Başarmak için dezenformasyonlara, tahriklere, yalan ve iftiralara kulak asmadan kararlı bir tavır gösterilmesi şarttır.
Toplumsal barışın güçlendirilmesi ve kutuplaşmanın azaltılması için siyasi aktörlerin kapsayıcı bir dil kullanmasına ihtiyaç vardır.
Kullanılacak dilin devletimizin bekasından, milli birlik ve beraberlikten, huzur ve barıştan yana olması tahrikleri boşa çıkaracaktır.
İhtiyacımız; çatışmacı değil uzlaşmacı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, kavgacı değil barışçı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, bölen değil birleştiren, kaostan değil huzurdan beslenen bir anlayışa, Türkiye’yi ve Türk milletini geleceğe birlikte taşıma iradesinedir.
Takdirle ifade etmek gerekir ki TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin ve siyasetin büyük bir ekseriyeti toplumsal uzlaşmaya dönük mutabakattan yanadır.
Terörsüz Türkiye, Türkiye’nin barış içerisinde yeni bir siyasi ve sosyal yaşama kavuşmasına, böylesi bir sorunu çözdüğü için demokratik siyaset kurumuna toplumun duyduğu itimadın artmasına vesile olacaktır.
Kuşkusuz büyük değişimler fırsatlarla birlikte riskleri de içermekte bu nedenle birçok dinamiğin dikkatli yönetilmesini zaruri kılmaktadır.
Bu kapsamda öncelikle İmralı’nın çağrısında yer aldığı üzere silahlar bırakılmalı, süratle kongreyi toplayıp PKK’nın tüm bileşenleriyle tasfiye edilme kararı hayata geçirilmelidir.
Türkiye için tarihi bir fırsat olan PKK’nın silah bırakması ve fesih sürecinin uzun vadeli beklenen başarıya ulaşması için siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan yeni atılımlar ve kapsamlı reformlarla milli birliğimiz daha da güçlendirilmeli, toplumsal uzlaşı, adalet ve eşitlik esas olmalıdır.
Bunu mümkün kılacak siyasi ve sosyal şartlar mevcuttur.
Yönetim sistemimiz etkinlik ve esneklik sağlayabilecek özelliktedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi siyasî ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı bir yönetim yapısıdır.
Şartlara ve gelişmelere cevap veren dinamik demokratik bir tercihtir.
Güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik istikrar gayeleri sistemin ana omurgasıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, ülkemiz, yönetimde istikrarın tesis, temsilde adaletin temin edileceği bir yönetim sistemine kavuşmuştur.
Güçlü yönetim, etkin meclis ile Türkiye’nin maruz kaldığı tehditlere daha güçlü karşılık verilebilmesi mümkün hale gelmiş, terörle mücadelede, ekonomik operasyonlarda ve egemenlik haklarımıza yönelik saldırılar karşısında üstün başarılar elde edilmiştir.
Kaynak: serbestiyet.com