Ayşe Yeniden Tatile Çıksın

Mustafa KAYA, 18 Temmuz 2018

Ayşe Yeniden Tatile Çıksın

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Önümüzdeki Cuma günü 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı´nın 44. Yıldönümü. Bilindiği gibi Yunan Cuntası 15 Temmuz 1974´te Makarios´a karşı bir darbe yapmış, Adanın Yunanistan´a bağlanması anlamına gelen ?Enosis´i bir an önce gerçekleştirmeyi hedeflemişti. Aslında Makarios da hızlı bir Enosis taraftarıydı ama cuntadan yöntem açısından ayrılıyorlardı. Cunta bu yöntem farklılığını ortadan kaldırmak için darbe yapma yoluna gitti. Rum tarafının Türklere uyguladığı zulümlerin yanında bardağı taşıran bu gelişmeyle birlikte Türkiye ani bir kararla her türlü riski göze alarak garantörlükten doğan hakkını kullandı. Adaya müdahale etti. Bu harekâtla birlikte aslında sorun bizim açımızdan son bulmuştu. Devamında yaşanan gelişmeler Kıbrıs´ta elde ettiğimiz o başarılı sonuca rağmen kazanımlarımızı koruyamadığımız bir noktaya geldi, dayandı. Özellikle AB´ye aday ülke ilan edildiğimiz 11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi ile başlayan süreçte Batılıların istediği şekilde bir çözüm önümüze ana şart olarak konuldu. Bunun yanında asıl kırılma ise 17 Aralık 2004 tarihinde AB´ye üyelik müzakerelerinin başlaması kararı ile yaşandı. Hükümet AB üyeliği yolunda Kıbrıs´ı sorun olarak görmeye başladı. Kıbrıs bir an önce çözülmeli ve Türkiye´nin AB ilişkilerine zarar vermemeliydi. İşte o günden bugüne Kıbrıs´ta mevzi kaybetmeye devam ediyoruz. Maddi-manevi güvenliğimizin tehdit altında olduğu gerçeğine olması gereken dikkati gösteremiyoruz. Gerek 2004 Annan Planı ile ortaya çıkan manzara gerek ise şimdiki BM Genel Sekreteri Guterres´in adadaki varlığımızı ortadan kaldıracak tekliflerle olaya yaklaşması Türkiye´de maalesef olması gerektiği gibi tartışılmıyor.

 

 Biliyorsunuz, hükümetler göreve başladıklarında ilk ziyaretlerini Azerbaycan ve Kıbrıs´a yapıyorlar. Sembolik de olsa bu ziyaretler elbette önemlidir. Ancak gel gör ki, bu gidişler duygusal açıdan bizlere heyecan verirken, gerçekte oralarda hangi sıkıntıların yaşandığı noktasında bilgi sahibi olmamızın önüne de set oluyor. Şu gerçeği unutmayalım ki, Türkiye için iki hayati yer var; birincisi Kıbrıs, ikincisi ise Hatay´dır. Kıbrıs Akdeniz´deki güvenliğimiz açısından can damarımız, Hatay ise BOP çerçevesinde Ortadoğu´daki haritaların yeniden çizilmesinin önündeki en büyük ve en önemli engeldir.

Bugün artık Kıbrıs´ta yapılması gereken şey iki devletli çözüm dışında bir seçeneğin olmadığı gerçeğini herkese kabul ettirmektir. Dış politikada Kıbrıs diye bir sorunumuzun olmadığını bütün dünyaya ilan etmektir. Sürekli top çevirerek zaman kazanacağımız gibi bir teze göre hareket etmek en küçük bir hatada bizi bedel ödemek zorunda bıraktırabilir. Artık çok yorulduk. Barış harekâtından bugüne birçok şey denedik. Her birisinde biraz daha geriye düştük. BM, AB veya ABD tarafından çözüm adına hangi teklif gelirse gelsin, şunu bilelim ki hiçbirisi Kıbrıs´ın da, ülkemizin de hayrına olmayacak.

 

20 Temmuz 1974´te adaya çıkış şifremiz ?Ayşe tatile çıksın´ idi. Kıbrıs´ta bugün öylesine bubi tuzaklarıyla karşı karşıyayız ki, ?Ayşe´yi yeniden tatile gönderme´ vaktimiz geldi de geçiyor bile. Bu seferki tatil için çıkartma gemilerine, hava araçlarına, askere de şimdilik ihtiyaç yok.

Bugün için atılması gereken adımların başında kararlı, bilinçli ve ne istediğini bilen bir yol haritasıyla, o gün şehit kanlarıyla bedel ödeyerek çizdiğimiz sınırları korumak ve bundan dönüş olmayacağını dost, düşman herkesin aklına kazımak gelir.

Kaynak: Milli Gazete