AYDINLIĞA ÇAKTIRMAYIN AMERİKANCILIKTA BERABERİZ

AKİF BEKİ'NİN YAZISI; Gözümden kaçmış, Emin Çölaşan'la aynı 'bozguncu korosu'na yazılmışım Aydınlık gazetesi tarafından. Ama bir dostum uyarmasa haberim dahi olmayacak, ruhum bile duymayacakmış.

AYDINLIĞA ÇAKTIRMAYIN AMERİKANCILIKTA BERABERİZ

Gözümden kaçmış, Emin Çölaşan'la aynı 'bozguncu korosu'na yazılmışım Aydınlık gazetesi tarafından.

Ama bir dostum uyarmasa haberim dahi olmayacak, ruhum bile duymayacakmış.

Çölaşan, "Aydınlık'ın ayıbı" başlıklı bir reddiye ile iade etmiş bozguncu yakıştırmasını.

Sözcü'deki yazısından takip ettim.

'Kocaman manşet'ten söz ediyor; 'bu bozguncuları görmeyen, duymayan kalmasın' diye at nalı puntolarla tellallığa çıkmışlar yani.

Nasıl yaparlar!

Adını "Bozgunculuk!" manşeti altında anmalarına fena bozulmuş Çölaşan, 'arkadaşı Perinçek'e sitem ve teessüflerini iletiyor.

Bense 'nasıl kaçtı gözümden hayret' şaşkınlığıyla hayıflandım, 'kocaman'mış bir de.

"Başta Kılıçdaroğu olmak üzere, bu olaya karşı çıkan ya da ihtiyatla yaklaşmayı öneren bazı gazeteciler bu başlık altında suçlanıyorduk" diyor. Bittabii zoruna gitmiş, gözlerine inanamıyor.

Nallı şeytan görmüş kadar benim de gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ama Çölaşan'ın sonraki aktardıkları daha da çarptı beni.

Adlarına çarpı attıklarını şöyle yaftalıyormuş Aydınlık:

“İçimizdeki Amerikancılar.

Türkiye'nin harekâtına milletin geniş kesimleri destek verirken bazı yazarlar karşı çıktı. Sözde muhalif gazete ve gazeteciler ‘Suriye'ye girmek felaket olur. Bizi bataklık bekliyor. Trump'un açıklamasından sonra hiç girilmez' gibi bozguncu propagandaya başladı."

Üstü çizilenlerin kısa listesi de şu:

"Bu propagandayı yapan isimler arasında Mustafa Balbay, Can Ataklı, Emin Çölaşan, Hasan Cemal, Aydın Engin, Ahmet Taşgetiren ve Akif Beki dikkat çekti.”

Ve Çölaşan'dan 'bunu da mı görecektik' nidası:

"Amerikancılık!..Bozgunculuk!..

Ne demek bu yaaa!"

Neler gördük oysa, daha ne ki bu kadarcık çarpıtma ve karalama.

Cadı avı, ahengi bozan çatlak ses de çıkarmayıp mehterana tempo da tutmayan Sezen, Tarkan, Mahsun, Cem gibi sanatçılarla sınırlı kalacak değil ya...

Harekat başlamadan önce yazdıklarım sayesinde girmişim mesela listeye. Karşı çıktığımdan filan da değil hani. Tek sesliliğe uymama mı dersiniz, repertuvar dışına çıkma mı, çığırtkan korosuna katılmama mı, ne derseniz;  ateşli hamaset sloganlarıyla yetinmeme noksanlığı sadece.

Dediğim özetle şu: "Savunduğumuz toprak bütünlüğünü Esad'a korutalım, alıp ona devredeceksek baştan söyleyelim de kendi ordusu savaşıp alsın..."

İronik yanıysa 'harekat karşıtı bozguncular mızıkası'na yazılmama neden gösterilen işte bu 'şartlı' görüşlerimin Aydınlık'la örtüşmesi.

Beni bozguncu ve harekat karşıtı yapıyorsa en az o kadar Aydınlıkçıları da yapıyor olmalı değil mi?

Bu durumda koro arkadaşı mı oluyoruz?

Sicilime 'Amerikancılık' diye işlenen ikinci sabıkama gelince...

Türkiye'nin terörle mücadelesini ve meşru nefsi müdafaa hakkını ha babam "Kürtlerle savaş, Kürt düşmanlığı, Kürtleri haritadan silme isteği" gibi sunmuyor mu Trump?

Ben de 'lafını bilmeyen bu densize niye haddini bildirmiyor, ağzının payını niye vermiyoruz' diye her defasında, hiç sektirmeden iktidarı göreve çağırıyorum.

Amerikancılığıma delil gösterilen yazılarım da bunlar işte.

Bu ısrar ve inadım beni Amerikancı yapıyorsa aynı minvalde yazıp çizdikleri Aydınlık'ı ne yapmaz siz düşünün. Amerikancının dik alasının ultrasına terfi ettirmez mi!

Ya Aydınlık'ın fişleme memuru kara listecisi okuduğunu anlamıyor. Meşhur PISA testi ortalamamızı yerlerde süründüren gurur kaynaklarımız arasında...

Ya da kara mizah denemeleri yapıyor, oturduğu yerden kendince kafa buluyor bizimle.

Aynı korodanız, fakat ayrı düştüğümüzü sanma nedenleri hangisi bilemedim.