Heyecanı ve öfkeyi tırmandıran aşırı duygu yüklü gündemler bazen asıl meselenin gözden kaçmasına yol açıyor. Siyaset bağımlısı bir toplumuz. Kitlesel gerginlikleri siyasî gündemlerden devşiriyoruz, karşılaştığımız insanlarla iletişimi en sade kutuplaşmalar üzerinden sağlıyoruz. İnsanları siyasî görüşlerine göre dost veya düşman ilan ediyoruz. Başka toplumlarda olmadığı kadar kimliğimizi-kişiliğimizi siyasî renklere-cephelere göre belirliyoruz. Bu kadar yoğun bir siyasî atmosfer yer çekimini de görüş mesafesini de değiştiriyor, ağır mevzular uçucu gündemlerin arasında kayboluyor.
Asıl meselemiz demokrasiyi bütün kurum ve kuralları ile bu yoğun gündemleri sarıp sarmalayan sorunları çözecek bir enstrüman olarak işler vaziyette tutmak. Demokrasi, ideal bir toplum düzeni, bir ütopya değildir. Gözünüzün önüne izcilerin kullandıkları çok işlevli küçük çakıları getirin. Gerektiğinde konserve açacağı, tornavida, makas, bıçak, testere ve törpü gibi kullanılan ve her işe yarayan bir alet. Demokrasi öncelikle böyle çok işlevli bir alet olduğu için değerlidir. Kutsallık halesi içine sokarsanız kullanamazsınız, ideal bir siyasî düzen olarak tasarlarsanız bir türlü ulaşamazsınız.
Lâfa, edebiyata, heyecanlı nutuklara değil çevrenize bakın. Demokrasi iş görüyor mu, yoksa kenarda hiçbir işe yaramadan atıl vaziyette duruyor mu?
Demem o ki, ne giderek derinleşen ve içinden çıkılmaz hale gelen ekonomik krizle başetmek, ne de yüz yılın büyük fırsatı olarak önümüzde duran Türk-Kürt uzlaşmasını kotarıp, dünyaya dönüp sapasağlam bir halkın uyumlu gözleriyle iş tutmak demokrasinin sunduğu araçları kullanmadan mümkün değil. Takılıp kaldığımız, dönüp durduğumuz ve bir türlü içinden çıkamadığımız fasit daire burası.
Mümtaz’er Türköne yazdı: Asıl mesele
Geçiş süreci
Demokratik çözümlerin tek dayanağı halktır. Bulduğunuz çareler halkın feraseti ve basireti nispetinde işlerlik kazanır.
Halkın devrede olması, demokrasinin açıklık ve şeffaflık gücü ile çözümleri bütün topluma mâl eder.
Çeyrek yüzyıla damgasını vuran iktidarın arkasındaki halk desteği azaldı. Azalan desteği, halkın gönlünü alıp yeniden kazanmak yerine, alternatifini, yani rakibini ortadan kaldırarak koltuğuna sahip çıkmak gibi bir yola girince demokrasi bütünüyle devre dışı kalmış oldu. Demokrasi devre dışı kalınca da boğuştuğunuz sorunlardan hiçbirini çözemez hale gelirsiniz.
Ekonomik krizden çıkış için piyasalara güven ve enerji veren bir hikâyeye ihtiyaç var. Demokrasiyi kurumlaştıran ve demokrasinin kurallarını belirleyen hukuk olmadan bu güven ortamını oluşturmak, halkı ikna etmek ve birlikte ayağa kalkmak mümkün değil. Sert sarsıntılar yaşanıyor ve göz göre göre gelen bu kriz için işin uzmanları en kestirme çözüm olarak tekrarladıkları “hukuka dönüş” dışında başka bir çare görülmüyor.
Ekonomik krizden çıkış için demokrasinin zengin imkânlarının devreye girmesinden başka çare yok.Yüz yıllık parantezi kapatıp, Kürtlerle birlikte parlak bir geleceğe yönelmek, demokratik bir zemin olmadan mümkün değil. Çözümün kendisi demokrasinin içinde ve onun kefaletiyle hukuk devletine dönüş dışında bu parlak geleceğe giden yolu bulmak mümkün değil.
Ekonomik kriz de Süreç de demokrasi yeteri kadar iş göremediği çözülemiyor.
Anayasa gündemi
Demokrasimizin köklü ve esaslı problemleri var. Bu problemler kurumlar ve kurallar düzeninin eseri değil; siyasî aktörlere ve dengelere dair. Bu problemi çözmeden hiçbir zorluğun üstesinden gelemeyiz.
Bu problemi teorik tartışmalarla, kavramsal analizlerle çözemeyiz.
Karşımızdaki problem, isim isim canlı-kanlı insanlardan, onların temel hak ve özgürlüklerinden ibaret dev gibi bir problem.
Mümtaz’er Türköne yazdı: Asıl mesele
İsimler belli: Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ, Can Atalay ve diğerleri.
Onların özgürlük hakkı ellerinden alınmışken demokrasi işliyormuş gibi çareler düşünmek beyhude.
Anayasaya, mahkeme kararlarına rağmen, hukukun en temel prensipleri -masumiyet karinesi, suçsuz ceza olmayacağı prensibi, tutuksuz yargılama seçeneği, doğal yargıç ve hakimlik teminatı- egemen olmadan yeni bir anayasa yapamazsınız. Önce demokrasiyi, yani böyle bir anayasayı yapacak özgür ortamı sağlamak zorundasınız
Kırık plak gibi memleketin dev sorunlarının gelip de Cumhurbaşkanlığı seçiminde düğümlenmesi, iktidarın potansiyel değişiminde demokratik kuralların işlemeyeceğini gösteriyor.
Bütün fazlalıklardan sıyrılıp tek bir konuya odaklanmamız gerekiyor: İktidarın cezaevlerindeki siyasî rakiplerin özgürlükleri.
Onlar özgür olmadan ne ekonomik krizden çıkabiliriz ne de Terörsüz Türkiye denilen Süreci hakkıyla yönetebilir ve sağlam bir uzlaşmaya bağlayabiliriz.
Demokrasi sorunu, yani asıl meselemiz bugün için politik aktörlerin özgürlüğü sorununda ibaret.
Kaynak: medyascope.tv