Tarih: 25.04.2019 12:00

Arap Devrimlerinde orduların üstlendiği rol: Tunus Örneği

Facebook Twitter Linked-in

17 Aralık 2010´da seyyar satıcı Muhammed Buazizi´n kendini ateşe vermesi, Tunus´ta "Yasemin Devrimi" olarak bilinen devrimin başlamasına neden oldu. Bu olay bölgedeki diğer toplumlar içinde adeta bir kırılma noktası olmuştu.

Tüm Arap dünyasını saran Yasemin Devrimi Çin´e kadar ulaştı. Tibet´te Budist rahiplerin kendilerini ateşe vermelerinin ardından Pekin, internetteki arama motorlarında ?yasemin? kelimesi ve Tunus devrimine ilişkin herhangi bir kelimenin aranmasını engelledi. 28 Aralık 2010 tarihinde Cezayir´de, 17 Ocak´ta Moritanya´da, 18 Ocak´ta Umman ve Yemen´de, 25 Ocak´ta Mısır´da, 30 Ocak´ta Sudan´da, 1 Şubat´ta Cibuti´de, 13 Şubat´ta Libya ve Somali´de, 18 Şubat´ta Kuveyt´te ve 20 Şubat´ta da Fas´ta protesto gösterileri patlak verdi.

Murad eş-Şabi, araştırma notlarını, Fransızca olarak kaleme aldığı ?Orduların Arap devrimlerindeki tutumları ve rolleri? başlıklı kitabında (The Presses Universitaires de Rennes - PUR, 2015) bir araya getirdi. Kitap, Arap devrimlerinin temel özelliklerini ve askeri darbelerle ya da orduyla yakından bağlantılı olan kişilerin iktidarları sonucu oluşan diktatörlük rejimlerini konu ediniyor.

Ordular, Suriye örneğinde olduğu gibi ya devrimin karşısında yer aldılar ya da Tunus örneğinde olduğu gibi tarafsız kaldılar. Ancak bu önceden yapılmış bir gözlemin sonucu değildi.

Suriye´de isyancılar bir yandan ordu ve halk arasındaki fark ile bölgedeki diğer rejimlerin orduları arasındaki farkı, diğer yandan bölge ve uluslararası bağlamlarını görmezden geldiler. Suriye´deki barışçıl gösteriler öncelikle orduya yönelik sevgi gösterileri içeriyordu. Örneğin Gıyas Matar yaşadığı Deraya kentinde askerleri gül ve sularla karşılamasıyla tanınmıştı. Ancak Matar´ın ailesi oğullarının ancak cansız bedeni teslim alabildi.

Haberin devamı...




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —