Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasında Rojava´da güvenli bölge konusunda varılan anlaşma Arap dünyasında geniş yankı uyandırdı. Ancak anlaşmanın ayrıntılarının belli olmaması birçok farklı yoruma neden oldu.
ABD´nin Suriye´deki müttefiki Suriye Demokratik Güçleri´ne karşı olan Türkiye´yle detayları henüz belli olmasa bile bir anlaşmaya varması, bazı yorumcular tarafından ?ABD´nin Türkiye´yi kaybetmek istemediği? şeklinde yorumlandı ve bu çerçevede Türk-Rus yakınlaşmasına dikkat çekildi.
Güvenli bölgenin ne kadar derinliği kapsayacağı ve orada hangi güçlerin görev yapacağı gibi meselelerin çözüme kavuşturulmamış olması ise bazı analistlerce, ?Türkiye´nin sevinmesi için erken? yorumlarına neden oldu.
Oraib El Rintavi / Ürdün El Destur gazetesi:
FIRAT´IN DOĞUSU
BELİRSİZLİĞE BÜRÜNDÜ
?Türkiye´nin ABD ile güvenli bölge konusunda varılan uzlaşmayı kutlaması biraz erken oldu. Çünkü iki taraf arasında anlaşmazlık teşkil eden noktalar daha çözüme kavuşturulmadı. Ne bu güvenli bölgenin derinliği ve uzunluğu üzerinde bir uzlaşmaya varıldı ne de buradaki güvenliği sağlayacak tarafın kimliği üzerinde uzlaşıldı. Yine silahlı gruplar ve silahlar ile ilgili konu da müzakere edilmeye devam ediyor. Bilhassa Suriye Demokratik güçleri ile ilgili.
Üzerinde uzlaşılan tek nokta, müzakere şartlarının oluşturulması ve üzerinde uzlaşılamayan konuların Ankara merkezli olacak ortak harekât merkezine taşınması.
Durum böyleyken sevinecek bir şey yok.
Fırat´ın doğusundaki atmosfer yeniden gizem ve belirsizliğe büründü. Washington´dan sızan haberler Ankara´yı tatmin etmiyor. Her ne kadar liderlerinin ertelenmiş öfke patlamasını daha da ertelemekte başarılı olsa da. Türkiye Eylül 2005´ten bu yana sürdürdüğü, hem Washington hem de Moskova´nın ipleri üzerindeki oyununa devam edecek.
Şam´ın ise Türkiye ve ABD arasında güvenli bölge konusundaki anlaşmayla ilgili beyan yayınlayıp, bu anlaşmayı kendi egemenliğinin çiğnenmesi ve uluslararası hukuka aykırı olarak nitelendirmesinin hiçbir önemi yok. Zira Şam, Moskova ve Tahran olmadan pek fazla bir şey yapamaz. Her ne kadar ikisinin de Esad´tan vazgeçmesi düşünülemez ise de, Kuzey Suriye´ye bakış açıları Şam´ınkinden farklı.?
Pierre Akiki / El Arabi El Ceid:
ABD, Türkiye´yi Kaybetmeye Hazır Değil
?Türkiye ABD´yi ağrıyan elinden tutuyor.? Kürtler, ABD ve Türkiye arasında varılan ve Kuzey Suriye´de güvenli bir koridor oluşturulmasının kararlaştırıldığı anlaşmanın sonucunu bu şekilde özetliyor. Kürtlere göre Türkiye, Ruslar ile olan siyasetleri ve ittifakları sayesinde ABD´yi zor durumda bırakabilecek ve kendi şartlarını dayatabilecek durumda.
Gelinen noktada Kürtler´in önünde iki yol var. Birincisi hezimete uğrayacak olsalar dahi herhangi bir askeri operasyona karşı durmak. Veya Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde 2011´den önceki duruma geri dönülmesi şartı koşan rejimle anlaşmak.
Ancak her iki yola başvurmak da Kürtler için şu an söz konusu değil. Askeri seçenekte hezimet onların özerklik hayalinin tam olarak sona ermesi ve bugüne kadar kazandıklarının çok gerisine düşmeleri anlamına gelir. Rejimle anlaşma konusunda da engeller var. Rejim hiçbir şekilde Suriye içerisindeki bir grubun başka bir ülkeyle bağlantısı olmasına izin vermeyecektir.
Amerikalılar Türkleri kaybetmeye hazır değiller. Onlar kırmadan baskı kurmaya çalışıyorlar. Zira Türkiye ve Rusya arasındaki işbirliği oldukça ilerledi ve İdlib örneği Suriye konusunda birbirinden farklı iki ülkenin anlaşabileceğini ve beraber çalışabileceğini gösterdi.?
Vail İsam / Kuds El Arabi gazetesi:
Anlaşmada Boşluklar Var
?Türkiye Dışişleri Bakanı´nın, ülkesinin Kuzey Suriye´deki güvenli bölgeyle ilgili ABD ve Türkiye arasındaki anlaşmanın uygulanmasının ertelenmesine izin vermeyeceklerini açıklaması, bu ?diplomatik beyanın´ (güvenli bölge anlaşması) içerdiği boşluklara işaret etmektedir. Yine aynı şekilde Türkiye Milli Savunma Bakanlığı´nın, ABD ile güvenli bölge konusunda anlaşmaya varıldığı yönündeki açıklamasıyla da çelişmektedir.
Güvenli bölgenin idaresi için iki ülke arasında bir ortak hareket merkezinin kurulması konusundaki beyan, ABD´nin güvenli bölge konusunu erteleme ve uzatma niyetini ortaya koymaktadır. Amerikalılar ve Türkler neredeyse bir senedir bu konuyu tartışmaktadırlar. Münbiç´te olduğu gibi ortak bir heyetin oluşturulması Kürtlerin yönetimi altındaki toprakların idaresine ne katabilir?
Ankara´daki Amerikan Büyükelçiliği´nin açıklamasını okuyanlar, ABD´nin konuyla ilgili tutumunu net olarak görür. Açıklama, ?Türkiye´nin kaygılarını anlıyoruz´ şeklinde mükerrer diplomatik ifadeler kullanılmış. Ayrıca ortak bir heyetin oluşturulması için herhangi bir zaman da belirtilmemiş.?