?Arap Baharı´ yoksa bu muydu?

Yusuf Ziya Cömert - 09.11.2017

?Arap Baharı´ yoksa bu muydu?

Kral Faysal, bizim çocukluğumuzun Suudi Arabistan Kralı´ydı. 1964´te tahta oturmuştu 1975´te bir suikast sonucu vefat etti.

Yeğenlerinden biri, Faysal Bin Musaid, bir törende, Melik Faysal´ın yanına yaklaştı ve tabancayla ateş ederek öldürdü.

Sonra, katil yeğeni idam ettiler.

Hafızamı yokluyorum. Bir sempatimiz var mıydı Kral Faysal´a? Veya antipatimiz?

Başlangıçta yoktu. Bir şey bilmiyorduk ki nesine sempati veya antipati duyacağız?

Sonraları, Müslümanların hisleri değişti.

Nasıl mı?

1967 Arap-İsrail savaşından sonra Faysal´ın politik çizgisi görünür hale geldi.

1969´da Mescid-i Aksa Avustralyalı ?Church of God´ tarikatine mensup fanatik bir Hristiyan tarafından yakıldı.

Faysal, bu saldırının ardından 1969´da Rabat´ta bir ?İslam Zirvesi´ topladı. İslam Konferansı Teşkilatı bu zirvede kuruldu.

Faysal´ın ?Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kuds´ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz?? cümleleriyle başlayan meşhur Kudüs konuşması bu yıllardadır.

***

Petrol üreticisi ülkelerin batılı ülkelere petrol ambargosu başlatmasına öncülük eden de Kral Faysal´dır.

O yıllarda varili 2,5-3 dolar olan petrol, ambargonun ardından 9-10 dolara çıkmıştı.

Arap ülkeleri, ilk kez petrolü ekonomik bir silah olarak kullanmıştı.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Faysal´ı yumuşatmak için Riyad´a gider. Orada esprili bir şekilde ?Uçağımın yakıtı bitti? der, depoyu doldurmak için emir verirseniz, uluslararası fiyatından ücretini vermeye hazırız.?

Faysal yumuşama belirtisi göstermez. Der ki, ?Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önceki tek dileğim Mescid-i Aksâ´da iki rekat namaz kılmaktır! Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin??

Yine Kissinger, o günlerde, petrol kuyularının bombalanabileceğine dair bir açıklama yapar. Faysal´ın tarihi cevabı şudur:

?Tabii ki petrol kuyularımızı bombalayabilirsiniz. Fakat unutmayınız ki, biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk, yine öyle yaşayabiliriz; ancak artık siz petrolsüz yaşayamazsınız.?

Bu yüzden, Faysal´a ?rahmetli´ diyoruz.

Suudi Arabistan, bir daha aynı Suudi Arabistan olmadı.

Faysal´ın suikastle öldürülmesinden sonra Suudi Arabistan Batı´yla, bilhassa ABD ile kayda değer bir sorun yaşamadı.

Krallar değişti, veliahtlar değişti. Fakat değişiklikler ya doğal süreçlerle oldu ya da dünyada fazla yankı uyandırmayan yöntemlerle gerçekleştirildi.

Geçen hafta sonu alışık olmadığımız büyük bir operasyon yapıldı Suudi Arabistan´da.

Suud ailesine mensup 11 prensin yanı sıra bakanlar, işadamları gözaltına alındı. İki prensin de esrarengiz bir şekilde öldükleri haberi geldi.

Operasyonlar devam ediyor.

Bunlar, büyük hadiseler. Bir nevi ihtilal.

Eskiden batılılar, bilhassa Amerikalılar, ?Demokrasiden bahsediyorsunuz ama, monarşilerle sorunsuz çalışıyorsunuz? şeklindeki eleştirilere, ?Yerine gelecek olanın nasıl sonuç vereceğini belirlemek zor. Öyle olunca, mevcudun devam etmesi tercih ediliyor? mealinde bir cevap veriyorlardı.

Öyle anlaşılıyor ki, ?yerine ne geleceği´ belirlendi.

***

Suudi Arabistan´ın Veliahd Prensi Muhammed Bin Selman alışık olduğumuz Suudilerden farklı bir figür.

Eğer bütün süreçler onun lehine işlerse Suud tahtının varisi olacak.

İlgileri, konuşmaları, farklı bir Suudi Arabistan vaadi içeriyor.

Suudi sahillerinde Dubai´dekine benzer, batılıların ilgisini çekecek ?dünyevi cennetler´ kurulabilir.

Suudi devletinin geleneksel ilgilerinde, Suudi fonlarının, yardımların kullanımlarında, istikametlerinde esaslı bir değişiklik meydana gelebilir.

Bunlar birer ihtimal.

İhtimali aşan, Prens Selman´ın İran ve Lübnan konusundaki açıklamalarıyla uç veren bir politik tavır var.

Lübnan´la savaş ve İran´la daha açık çatışma iması içeren bu açıklamalar, Suudi Arabistan´ın, batılılar açısından bir müttefik olarak haritadaki yerini daha ziyade dolduracağını gösteriyor.

Batılıların ?Arap Baharı´ dedikleri yoksa bu muydu?