Tarih: 01.11.2022 12:18

Ara seçimlere Ukrayna gölgesi düştü

Facebook Twitter Linked-in

8 Kasım’da tamamlanacak olan Amerikan ara seçimleri ABD’nin dış politikasıyla da yakından ilgili. ABD, dünyanın hem birinci ekonomisi, hem çeşitli ülkelere yayılmış 800 askeri üssüyle en büyük silahlı gücü. ABD kendini sözde kurallara dayalı uluslararası düzenin sahibi olarak görüyor. ABD kuralları eğip bükme hakkına sahip olduğunu düşünüyor, bunu da “Amerikan istisnacılığı” olarak etiketliyor. Dünyanın en fazla askerî müdahalede bulunan emperyalist gücü olan ABD gözüne kestirdiği bir ülkeye ekonomik yaptırım uygulama araçlarına da sahip.

11 milyon civarında nüfusa sahip ada ülkesi Küba’ya Amerikan ablukası 60 yıldır devam ediyor. Küba’nın 330 milyonluk ABD için bir tehdit olduğu söylenemez elbette. Bu yüzden “Küba ablukası” simgesel nitelik taşıyor. Amerikan yanlısı diktatörlük rejimini devirmekle ‘büyük suç’ işleyen Küba halkı 1959’dan bu yana cezalandırılıyor. “Soğuk Savaş” dönemi sona erdiği ve “Sovyetler Birliği” sahneden çekildiği halde ablukanın devam ettirilmesi manîdar.

ABD Başkanlarından Barack Obama 2016’da Küba’yı ziyareti sırasında “Latin Amerika’da son Soğuk Savaş kalıntısının da gömülmesinin zamanı geldi” demişti. Ancak sonraki ABD Başkanı Donald Trump, Obama’nın başlattığı normalleşme sürecini iptal etti. Obama döneminde Başkan Yardımcısı olan Joe Biden ise Başkan seçildikten sonra Trump’ın birçok politikasını devam ettiriyor. Biden, Trump’ın bozduğu Küba açılımını yeniden başlatmayı göze alamıyor.

Demokratlar ve Cumhuriyetçiler Amerikan dış politikası konusunda kendi içlerinde bölünmüş haldeler. Her iki partinin Merkezci kanatlarıyla uçtaki kanatları arasında -Çin hariç- ciddi farklılıklar var. Çin’in ABD için en büyük tehdit olduğu konusunda iki partili bir mutabakat olduğu söylenebilir. “Çin”, iç ve dış politikayla ilgili her konunun içinde yer alıyor artık.

İki partinin “Merkezci” kanatları Rusya’nın zayıflatılması konusunda mutabık görünüyorlar. Demokratların Sol kanatlarıyla Trumpçı Cumhuriyetçiler’se kendi Merkezcileriyle çelişiyorlar. “Temsilciler Meclisi”ndeki Demokratlar’ın neredeyse yarıya yakınının üye olduğu “İlericiler Grubu”, Ukrayna savaşının bitirilmesi için acilen Rusya ile diplomatik müzakereyi savunuyor. Merkezcilerse Ukrayna’nın masada elinin güçlü olması için sahada başarılı olmasını istiyorlar. Merkezciler’in yaklaşımı savaşın olabildiğince uzaması, Rusya’nınsa sahada olabildiğince zayıflatılması anlamını taşıyor. Ukrayna’nın sahada kalıcı olmasıysa ABD yardımına bağlı.

Trumpçı Cumhuriyetçiler’se ABD’nin Ukrayna’ya askerî ve ekonomik yardımlarının sınırlı tutulması gerektiğini savunuyorlar. Trumpçılara göre Ukrayna, ABD’nin Ulusal güvenlik çıkarlarıyla ilgili değil. Temsilciler Meclisi Azınlık Lideri Kevin McCarthy ABD’nin ulusal borcunun 31 Trilyon Doları bulduğuna dikkat çekerek, ara seçimlerde Cumhuriyetçiler’in çoğunluğu kazanmaları halinde Ukrayna’ya yardımların kısıtlanabileceği mesajı verdi.

McCarthy’nin yaptığı açıklama hem Biden Yönetimi tarafından, hem de her iki partinin Merkezci kanatları tarafından şiddetli tepkiyle karşılandı. Senato’nun Cumhuriyetçi Lideri Mitch McConnell ise Putin’in Ukrayna’da durdurulmadığı takdirde Polonya’yı ve diğer Avrupalı müttefikleri tehdit edebileceği gerekçesiyle Kiev’e askerî ve malî yardımın devam etmesini savunuyor. Cumhuriyetçi Liderler arasındaki bu bölünme çok dikkat çekici tabii.

Temsilciler Meclisi’ndeki “İlerici DemokratGrubu”ndan 30 kadar Vekil Haziran ayında Biden Yönetimi’ne hitaben Rusya ile diplomasi yürütülmesi çağrısı yapan bir mektup kaleme almıştılar. Mektupta Biden’dan “daha fazla diplomasi” isteniyordu. Ara seçimden hemen önce mektubun gündeme getirilmesi Demokratlar arasında çatlağı gözler önüne seriyordu.

Merkezci Demokratlar’a göre mektupta dile getirilen yaklaşım sadece Putin’in işine yarıyor. Mektubun McCarthy’nin açıklamasıyla paralel olarak gündeme gelmesiyse pek manidar bulunuyor. Mektuba imza atan Vekillerden birçoğu McCarthy ve Trumpçılarla aynı safta görünmek istemedikleri gerekçesiyle imzalarını geri çekti. İlerici Grup’un başkanı Pramila Jayapal ise yazıldığı tarihteki koşullar çerçevesinde kaleme alındığını belirterek söz konusu mektubu geri çektiklerini ilân etti. “Ukrayna Mektubu” Demokratlar arasındaki dış politika bölünmesinin ciddiyetine işaret ediyor. İlericiler geri adım attıysalar da sular durulmuş değil.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —