Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması ‘ertelenemez bir hedef’ olursa…

Dikkat edildiyse, parti kapatma yetkisinin esas sahibi olan Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül darbesi kadrosunun bütün partileri kapatmasına, yani kendilerine ait yetkiyi gasp etmesine, ses çıkartmamış oluyor.

Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması ‘ertelenemez bir hedef’ olursa…

Fehmi Koru yazdı;

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kapatılması gündemde.

MHP lideri Devlet Bahçeli dün “Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması artık ertelenemez bir hedef” açıklamasını yaptı.

Cümlesindeki vurgu ‘ertelenemez bir hedef’ bölümünde.

MHP’nin, lideri tarafından ‘ertelenemez hedef’ haline getirilmiş konularda, ne denli sonuç almaya dönük ısrarcı olabildiğini daha önceki çıkışlardan biliyoruz.

‘Ertelenemez hedef’ olduğu için sayelerinde iki kez seçim tarihi erkene alındı.

Daha önce şiddetle karşı çıktıkları ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’, birden bire ‘ertelenemez hedef’ haline dönüştüğünde, referandum konusu oldu ve sonuç alındı.

Çarpıcı bir örnek de çerçevesi bizzat kendileri tarafından çizilmiş ve iktidarın büyük ortağı AK Parti tarafından gündeme her geldiğinde karşı çıkılmış ‘af’ konusudur; af sonunda Meclis’ten geçti ve Alaattin Çakıcı da o aftan yararlandı.

Şimdi de AYM’nin kapatılması gündemde.

Reklam

MHP bu ‘ertelenemez hedefi’ de gerçekleştirmek için çaba gösterecektir.

Gerçekleştirebilir mi?

Bilindiği gibi, 1961 Anayasası’na kadar ülkemizde Meclis’ten çıkan yasaları denetleyecek, demokrasinin hukuka dönük yüzünde denge işlemi görecek bir mekanizma yoktu; pek çok demokratik ülkede benzerlerinin varlığı bilinen AYM, 27 Mayıs (1960) darbesi sonrasında Kurucu Meclis tarafından hazırlatılıp halka oylattırılarak kabul edilmiş anayasanın ürünüdür.  

İktidarın şimdilerde ele almayı düşündüğü ‘yeni anayasa’ çalışması ile, tabii referanduma sunulduğunda halk tarafından kabul görürse, AYM’nin kapısına da kilit vurulabilir.

MHP’nin desteğiyle oluşmuş yeni Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nde pek çok alanda açılış ve kapanış işlemleri daha kolay çözülebiliyor, bunun pek çok örneğini son iki yıl içerisinde gördük; ancak anayasal kurumlar kapatma konusunda böyle bir kolaylık yok.

Yeni anayasa çalışmasında Cumhurbaşkanı makamına anayasal kurumları kapatma yetkisi tanınmasıyla da aynı sonuç alınabilir.

Bir siyaset büyüğü yıllar önce “Meşruiyet içerisinde çare tükenmez” dememiş miydi?

1961 Anayasası’na ve dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’ne vücut veren şartların oluşması 27 Mayıs askeri müdahalesiyle gerçekleşmişti. Her ne kadar müdahaleden bir kaç ay sonra, 13 Kasım 1960 tarihinde, kendisiyle paralel düşünen 13 arkadaşıyla birlikte Milli Birlik Komitesi’nden çıkarılıp yurtdışına sürülse bile, müdahalede en büyük pay, sonradan genel başkanı olacağı MHP’nin karizmatik lideri Alparslan Türkeş’e aittir.

Reklam

Bu yönüyle, AYM, Türkeş’in eseri de sayılabilir.

Son çıkışıyla MHP’nin AYM’yi öyle saymadığı anlaşılıyor.

MHP AYM’nin kapatılmasını neden istiyor olabilir?

AYM 27 Mayıs’ın ürünü olsa ve 12 Eylül (1980) darbesi ile 28 Şubat (1997) post-modern darbesi sonrasında askere selam durup dönemlerin özelliklerini taşıyan kararlar almış olsa bile, son yıllarda yapılmış referandumlarla değişen yapısı ona yeni bir mahiyet kazandırmıştı

Mahkemenin bugünkü üyelerinin yarıdan fazlası bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanmış üyelerden oluşuyor.

Biraz daha geriye gidersek, üyelerin tamamına yakınının AK Parti iktidarı sırasında seçilmiş üyeler olduğunu görürüz.

İktidarın ortağı olan bir partinin AYM’nin kapatılmasını ‘ertelenemez bir hedef’ haline dönüştürmesi için makul sebepler bulmak hayli zor.

‘Ertelenemez bir hedef’ açıklaması AYM’nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından HDP’nin kapatılması için hazırlanmış iddianameyi reddetmesi üzerine yapıldı; ancak red kararı hukukun alenen çiğnenmesi mümkün olmayan bir özelliği yüzünden alındı. Parti kapatmak için partili üyelerin sözleri ve eylemleriyle ‘suç işlemesi’ yeterli olmuyor; anayasanın yürürlükte olan maddesine göre, ‘suç’ ile parti arasında doğrudan bir ilişki kurulması gerekiyor.

[Anayasa’nın ilgili maddesi (m. 69) şöyle: “Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.”]

İddianame HDP’nin ‘odak haline’ dönüştüldüğünü kanıtlayacak ilişkiyi kurmamış durumda.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ilişkiyi somut kanıtlarla kurabilirse AYM’ye yeniden başvurabilir.

Görüyorsunuz, değişmiş maddeleriyle anayasa parti kapatmaya eskisi kadar müsait değil. 

Partiler, hatta MHP de, geçmişte kapatılmıştı

En keskin parti kapatma işlemi, yine bir askeri müdahale sonrasında, 12 Eylül darbesini takiben, darbeci generaller tarafından gerçekleştirilmişti. MHP de o dönemde kapatılmış, askerler sonunda siyasetin önünü açtıklarında, kapatılanların adını taşıyan parti kurmak yasaklandığı için, o çizgi başka adla (önce Muhafazakar Parti, sonra Milliyetçi Çalışma Partisi adıyla) partileşebilmişti.

Milliyetçi Hareket Partisi adını yeniden alması o yasağın kaldırılmasından sonradır (24 Ocak 1993).

[Aynı dönemde CHP de kapatılmış, yerine iki parti kurulmuştu: Halkçı Parti ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti. Bülent Ecevit ise kendi yoluna Demokratik Sol Parti ile devam etme kararı almıştı. CHP’liler Cumhuriyet Halk Partisi adına yeniden çok sonra kavuşabildiler (9 Eylül 1992).]

Dikkat edildiyse, parti kapatma yetkisinin esas sahibi olan Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül darbesi kadrosunun bütün partileri kapatmasına, yani kendilerine ait yetkiyi gasp etmesine, ses çıkartmamış oluyor.

Acaba MHP’nin bugünkü kadrosu o günleri hatırlayıp mı AYM’nin kapatılmasını şimdi ‘ertelenemez hedef’ olarak ilan etmekte?

MHP lideri Bahçeli’nin keskin çıkışına AK Parti’nin ilk tepkisi olumlu değil.

Ne olacak şimdi: MHP ‘ertelenemez hedef’ saydığı konudan vazgeçecek mi?

Sanmıyorum.

İyi ama ne yapacak, daha doğrusu nasıl yapacak?