ALİ ŞÜKRÜ BEY OLAYI*

Yusuf Tosun Yazdı;

ALİ ŞÜKRÜ BEY OLAYI*

‘Mehmetçiğin süngüsü ile kazandığı muazzam zaferi Lozan’da hebâ ettiniz.’

(Ali Şükrü Bey, TRABZON MEBUSU, 1923)

Mehmet Akif’in yakın arkadaşı ve dostu olan Bahriye Kurmay Binbaşı Ali Şükrü Bey Meclis’te etkin bir milletvekilidir. TBMM’ye girişinden hemen sonra, halkın Millî Mücadeleye inandırılması ve düşman propagandalarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla, Meclis tarafından oluşturulan İrşad Encümeni’ne katılmış ve bu encümenin bir üyesi olarak civar illeri gezmiştir.

Kendini yakından tanıyanların ifadesine göre; Ali Şükrü Bey hitabet yeteneği yüksek, sözünü sakınmadan konuşan biridir. Ayrıca iyi İngilizce bilen, uzunca boylu, sert bakışlı, ifadesi düzgün, sözünü dinleten, inandığından şaşmayan bir insandır. Meclis’te muhalif ve daha muhafazakâr olarak tanınan ‘İkinci Grub’un liderlerindendir. Aynı zamanda grubun sözcüsü konumundadır.

Ali Şükrü Bey 28 Nisan 1920’de içki yasağı konusunda Meclis’e yasa teklifi vermiş ve yasalaşması için büyük çaba sarfetmiştir. Akif de Meclis çalışmalarında daha çok bu grupla birlikte hareket etmektedir. Zaten daha önce Akif’in Ankara’ya çağrılması da Mustafa Kemal’in talimatıyla Ali Şükrü Bey üzerinden olmuştur.

Ali Şükrü Bey, aynı zamanda bir matbaa kurmuş ve ‘Tan’ adında günlük bir siyasi gazete de çıkarıyordu. Altmış sekiz(68) sayı çıkabilen gazetenin hemen hemen tüm başyazılarını Ali Şükrü Bey yazıyordu. Ali Şükrü Bey, yazılarında yönetimi eleştiriyor, Hilafeti savunuyordu. Aynı dönemde başlayan Lozan Barış Görüşmeleri’nde Türk heyetinin başında İsmet İnönü’nün bulunmasını doğru bulmuyordu. Çünkü İsmet Paşa, Hariciye kökenli bir kişi değildi. Tabii tüm bunlar mevcut hükümet için rahatsızlık nedenidir.

Birinci Meclis sıkıntılı günler yaşıyordu ve Ali Şükrü Bey Lozan Görüşmeleri’nde hükümetin yanlışlıklarını sık sık dile getiriyordu. Defalarca Meclis kürsüsüne çıkıp, ‘Mehmetçiğin süngüsü ile kazandığı muazzam zaferi Lozan’da hebâ ettiniz’ diyordu. Lozan heyetinin, Lord Curzon’un oyunlarına kurban gittiğini iddia ediyordu. Hal böyle olunca ortam da her geçen gün daha gergin bir hal alıyordu.

Öyle ki; Kazım Karabekir hatıralarında bu muhalif grubun başını çeken Ali Şükrü Bey ile ilgili Mustafa Kemal’in rahatsızlığını şöyle dile getirir:

‘14 Kasım 1922 akşamüstü, Gazi ve Fevzi Paşalarla ben, trenle Ankara’dan İzmit’e hareket ettik. Gazi pek asabi idi; ‘Muhaliflerden Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey, Ankara’ya matbaa makinesi getirmiş, Tan adında bir gazete çıkaracakmış. Siz hala uyuyorsunuz…’ diye yaveri Cevat Abbas beye iyice veriştirdi ve;

‘Yakın!… Yıkın! diye çıkıştı!

Yalnız kalınca, kendilerini teskin ettim ve bu tarzdaki beyanatının dışarıya aksedebileceğini ve pek de doğru olmadığını anlattım…’

Ali Şükrü Bey’i daha yakından tanımak adına onun Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni Türkiye’nin geleceği ile alakalı yapılan bir ankete verdiği cevap manidardır:

‘İstiklal mücahedemizin (cihadımızın) feyizli olması, halktaki dini duyguların arttırılması ve güçlendirilmesi ile mümkündür. Çünkü feyzi sonuçlar, ancak ve ancak temiz yüreklerin ve faziletli ruhların gayretiyle doğabilir. Saflık ve faziletin temeli ise dinin kutsal ve yüce ilhamlarındandır. Dünya tarihinin sayfalarına şöyle bir göz gezdirecek olursak, birçok milletin dini duygularının zayıflaması ve gerilemesi yüzünden tamamıyla çöktükleri ve esarete düştükleri görülür. Özetle, toplum makinesinin düzgün ve de pürüzsüz işlemesini sağlayan tek ve yegâne vasıta, halkın dine olan bağlılığıdır…’

Bütün bu ve benzeri nedenlerden ötürü 1923’deki İkinci Meclis seçim sonrasında Mehmet Akif ve muhalif gruptaki arkadaşları tasfiye edilmiştir.

Bu arada da korkulan başa gelmiş ve 1923 yılı Mart ayının son günlerinde Trabzon Milletvekili Deniz Kurmay Binbaşı Ali Şükrü Bey boğulmuş vaziyette ölü bulunmuştur.

Hava buz kesmiş, tedirginlik diz boyunu geçmiştir artık. Öyle ki; bu olay yeni kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi için bir dönüm noktası olmuştur adeta.

KAYNAK:

*BİZİM AKİF, YUSUF TOSUN, ÇIRA YAYINLARI, S:185

 

Kaynak:  yusuftosun.com