“Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 7 aydır tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, bugün Silivri’de ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de aralarında bulunduğu kalabalık bir heyet izliyor. Özer savunmasında “Ben bir bilim insanıyım, böyle bir insan terör örgütüne iradesini teslim eder mi?” dedi. Gizli tanığın çeyrek asır öncesine dayandırdığı iddialarla suçlandığını ifade eden Özer, “Benimle ilgili tek bir delil yok. İfade veren gizli tanık, 4 yıl boyunca adımı anmadı. Şimdi ne değişti?" diye savunma yaptı. Özer ve avukatının savunmalarının ardından mahkeme, 7 aydır tutuklu bulounan Özer'in tutukluluğunun devamına karar verdi.
30 Ekim 2024’te gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve görevden uzaklaştırılarak yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, tutukluluğunun 205. gününde Silivri Cezaevi duruşma salonunda ilk kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Özer hakkında “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Duruşma başladı: CHP heyeti salonda
Duruşma saat 10:30 sularında başladı. CHP Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Fırat Aras’ın aktardığına göre, Özer salona alkışlarla karşılandı. Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de izlediği bildirildi. Ahmet Özer mahkeme heyeti ve izleyicileri selamlayarak savunmasına başladı.
Avukat Fırat Aras’ın duruşma salonundan aktardığı savunma ifadeleri şöyle:
"Ben bir bilim insanıyım. Etnik gruplar üzerine çok sayıda araştırma yaptım. Ben etnik grupların ülkemizde refah bir şekilde yaşayabilmesi için araştırmalar ve çalışmalar yaptım. Bu güne kadar hiç mahkeme yüzü görmedim. Benim bir terör örgütüne üye olmam mümkün değildir. Bunun neden mümkün olmayacağını anlatmaya çalışacağım.
Ben yıllarını barışa ve bilime adamış bir insanım, 41 kitap yazdım, yüzlerce makale, binlerce sempozyum, konferans yaptım. Onlarca ödül aldım. Ben adil olduğuna inanmak istediğim vicdanınıza sesleniyorum. Böyle bir insan terör örgütüne iradesini teslim eder mi?
Adlarımız farklı olsa da soyadımız Türkiye'dir sözünün mimarı benim.
Ben Esenyurt Belediye Başkanı olarak seçilmeseydim bu gün huzurda olmayacaktım. Bu suçla itham edilmeyecektim. Ben seçilmeseydim bu gün barış sürecinde aktif rol alacaktım.
Esenyurt'ta 700 bin seçmen var, ben seçmenin yarısından fazlasının oyunu alarak seçildim. Esenyurt'u alan İstanbul'u alır, İstanbul'u alan Türkiye'yi alır öngörüsü nedeniyle Esenyurt'u ele geçirebilmek için kayyım atayarak ele geçirdiler.
Ben Van'dan gelmiş bir Kürt olarak ülkenin en büyük ilçesini yönetmek üzere seçilmiş biri olduğum için bu suçla suçlanıyorum. İddianame doğudaki Kürtler, batıdaki Kürtler ayrımı yapmaktadır. Biz batıdaki Kürtlerin CHP'de temsiliyete izin verildiği için kriminalize edilerek suçlu gibi gösterilmeye çalışılıyoruz.
Ben hayatım boyunca suç işlemedim. Yıllarca öğrenci yetiştirdim. Öğrencilerim arasında milletvekili, bakan, belediye başkanı, hakim, savcı, avukatlar var. Böyle bir insandan terörist çıkar mı?
Bunca yıl bu kadar görev yapmışım, devlet kademelerinde çalışmıştım, bu kadar zaman durup belediye başkanı olunca mı terörist olmuşum. Ben İmamoğlu'nun çalışma arkadaşı olduğum için buradayım. Ben Türkiye'deki halkların kardeşlerini istediğim için buradayım.
Ben güya iddianameye göre teröristmişim. Onlarca kitabım var, bunların arasından bir roman kahramanına “gerilla” dediğim için teröristlikle suçlanıyorum.
Türkler ve Kürtler arasında bir sınır çizmek büyük bir mahfa (yıkıma) sebep olur. Ben içerde olduğum için üzülüyorum çünkü ben dışarda olsaydım barış sürecine en büyük katkıları ben yapacaktım. Zira benim uzmanlık alanımdır. Ancak ben içerdeyim ama benim barış üzerine yaptığım çalışmalarım dışarda vücut buluyor.
Hukuk ve adalet olmazsa bir toplum asla ayakta duramaz. Adalet sadece mahkeme salonunda değildir. Aynı zamanda toplumsal refahı belirleyen en temel kurucu unsurdur. Adaletin olmadığı yerde eğitim, özgürlük kalmaz. Hiç bir ekonomik plan, hiç bir reform gerçek anlamda başarıya ulaşamaz. Bu gün ekonomi bakanının ülke ülke dolaşıp para aradığı ortamda yapılacak en temel şey adalet duygusunun sağlanmasıdır.
Demokrasinin ilk şartı adalettir. Adalet zaafa uğrarsa devlet zaafa uğrar. Hukuk insanları bir arada tutan temel çimentodur. Eğer adalet sarsılırsa toplum sarsılır, çürür ve yıkılır.
Bütün bunlarla beraber bu soruşturmanın ne kadar boş olduğunu ispatlamak istiyorum. Savcı, lehimize olan hiç bir delili dosyaya koymamış, oysa savcı aynı zamanda şüphelinin de haklarını korumak zorundadır.
Aleyhte delil topladığı gibi lehine olan delilleri toplaması gerekir. Zanlarla soruşturma yürütmüş, ama bizim lehimize hiç bir şey koymamış.
İddianame, savcının istediği şeyleri yazıp istemeyeceği şeyleri yazamayacağı bir belge değildir.
Ben 2011 yılından beri CHP üyesiyim. Ben yıllarca üniversite ve kamu kurumlarda görev yaptım, ben mecliste defalarca görev yaptım, bunların hiç birini dosyaya koymamış.
Bana devletin verdiği teşekkür ve takdir belgelerini dosyaya koymamış, benim teröre ve şiddete karşı olduğuma dair onlarca yazım ve çalışmam var, bunların hiç birini dosyaya koymamış, savcı resmen önyargı ile dosya hazırlamıştır.
Bu nedenle bu bir hukuki çalışma değil siyasi bir çalışmadır. Savcılık bana eşit davranmamış, önyargı ile hareket etmiştir.
Unutmamak lazım ki her dava bir sınavdır. Eğer bu sınavı geçemezsek hukuk olarak hepimiz kaybederiz.
Özgürlüğün koruyucusu hukuk devletidir. Biz üstünlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne inanmak zorundayız.
Savcı, benim 30 tane polisle evimin basılması için talimat vermiş, savcı beni çağırsa ben gitmeyecek miydim? Beni neden bu şekilde yakalamaya çalışıyor, çünkü algı yaratmaya çalışıyor.
Ben sabahın köründe polisler kapıda görünce acaba benim çocuklarıma bir şey mi oldu diye korktum.
Eşim bana dedi ki: “Yıllarca beni ve çocuklarını ihmal ediyorsun, bu mu senin ödülün?”
Benim dijital belgelerimin imajını almadan doğrudan aletleri alarak el koydular. Bu hukuka aykırıdır.
Benim telefon şifremi istediler. Benim saklayacağım hiç bir şey olmadığı için kendim şifremi verdim.
Buna rağmen delil karartma şüphesi ile tutuklandım. Benim lekelenmeme hakkım ihlal edildi. Savcı beni sürekli terör örgütü üyesiymişim gibi algı yaratmaya çalıştı. Hani hukuka göre bir kimse kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan suçlu ilan edilemezdi.
Aslında savcı benimle değil bir siyasi görüş ile mücadele ettiğini düşünüyor. Bu yaklaşım ülkeye barış getirir mi?
Bana hiç bir sorgumda sorulmayan gizli tanık, tutuklanmama gerekçe gösterildi. Madem gizli tanığınız vardı neden bana sormadınız.
Gizli tanık varsa bana sual olarak yöneltilmesi gerekirdi. Bana sorulmayan gizli tanık nedeniyle 7 aydır tutukluyum. Bu dava siyasi bir davadır.
Birileri bir düğmeye bastı ve bizi kurban olarak seçtiler. Ben gözaltında iken Erdoğan Esenyurt’ta teröristler var dedi. Ben gözaltında iken, tutuklanmamdan önce kayyım belirlendi. Bunlar hukuka aykırıdır.
Savcı benim Remzi Kartal ile 14 kez görüştüğümü yazmış, külliyen yalandır. Velev ki görüşmüşüm, AKP milletvekilleri Remzi Kartal ile yemek yedi, onlara bir şey yapılmadı. Neden kurban seçtiler? Cezaevinde bir belge bulmuşlar, içinde benim adım geçiyormuş, o belgede Numan Kurtulmuş'un da adı geçiyor, ona neden işlem yapılmıyor da sadece bana yapılıyor?
Güya itirafçı varmış, gizli tanık varmış, 2020 yılında örgütten ayrılan birini bulmuşlar, benimle ilgili ifade vermiş, benim 2024 yılındaki güya KCK'daki görevimi anlatmış, 2020 yılında örgütten ayrılan kişi benim 2024'teki görevimi nereden bilebilir? Resmen uydurma beyanlarla dosyayı doldurmaya çalışmışlar.
Rahmetli Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, Öcalan’ı ziyaret ediyorlar ve benim barış sürecine katkı sunmam istenmiş, bu nasıl bir suç olabilir? Bahçeli, kurucu önder dediği kişinin mektupları 5 yıldızlı otellerde okutuluyor. Üç kişilerin benim yokluğumda benimle ilgili söyledikleri beni nasıl bağlayabilir?
Ben Vanlıyım, bizde taziye önemlidir. Babam bana derdi ki, dostunun yasında ağla üzüntünü paylaş, düğününde oyna sevincini paylaş.
Ben siyasetçiyim, Mehmet Kaya isminde birini arıyorum; “Anneniz vefat etmiş, başınız sağ olsun, annenizden Allah razı olsun sizin gibi değerli evlatlar yetiştirmiş,” demişim.
Aradığım kişinin kardeşlerinden biri örgüt üyesiymiş, onu da kast etmişim, onu övmüşüm gibi değerlendirme yapılmış, böyle bir şey olabilir mi?
Güya ben HTS kayıtlarına göre örgüt üyesi insanlarla görüşmüşüm, külliyen yalandır. Hakkında adli işlem olan kişilerin tamamını örgüt üyesi gibi nitelendirmiş ve onlarla olan görüşmem örgüt görüşmesi gibi değerlendirilmiş. Sokaktan geçen birini çevirin, HTS kayıtlarını inceleyin; illaki adli işlem geçirmiş birileri onlarda da çıkar.
Ben görüştüğüm kişilere önce “Bana GBT'ni ver, sonra seninle görüşeyim” mi demeliyim?
Ben insanların adlî işlem geçirip geçirmediğini nereden bilebilirim? Kaldı ki beni ilgilendirmez, yaptığım görüşme beni bağlar.
Ben Pervin Buldan ile görüşmüşüm, örgüt üyeliğinden işlem görmüş, benim görüşmemi dosyaya eklemişler.
E geçen gün Pervin Buldan’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan aradı, konuştu.
Şimdi Erdoğan görüşünce sorun yok da, ben görüşünce mi suç olacak?
Gazetecilerle, iş adamlarıyla, akademisyenlerle görüşmelerim dosyaya konulmuş, bu adamlar her gün ekranlarda konuşmalar yapıyor, bu adamlar soruşturma geçiriyor diye bu adamlarla görüşmeyecek miyim? Konuştuğum insanları hakkında işlem olup olmadığına göre mi belirlemeliyim?
Remzi Kartal Vanlıdır ve benim hemşerimdir. Remzi Kartal’ın tüm ailesi siyasetçidir, AKP, Doğruyol gibi partilerden de siyasetle uğraşanlar var. Remzi Kartal ile 14 kez görüştüğüm belirtilmiş, Remzi Kartal Türkiye’deyken görüşmüşümdür, ancak yurt dışına gittikten sonra görüşmedim.
Varsayalım ben Remzi Kartal ile görüşmüşüm, 10 yıl boyunca bu örgüt üyesiyle bir kez mi görüşürüm? Ayrıca Remzi Kartal’ın kırmızı bültenle arandığı yazılmış iddianameye. Ancak ben size resmi belge sunayım, bu kişi kırmızı bültenle aranan biri değildir.
Velev ki bir kez görüşmüşüm, ne konuşmuşum? Suça konu ne varmış? Hiçbiri belli değildir.
Ben Medya-Der’i ziyaret etmiştim, burayı yüzlerce insan ziyaret ediyor. Burayı ziyaret eden herkes terörist olarak yaftalanabilir mi?
Ben siyasetçiyim, tüm dernekleri ziyaret edebilirim. Benim siyasi çalışmam sırasında herkese selam verebilirim. Böyle bir şey olabilir mi?
Savaş Çağlar benim kardeşimin oğludur. İddianamede teyzemin oğlu yazılmış. Benim bacımın oğlunun bir arkadaşı terör örgütünden işlem görmüş diye benim de örgüt üyeleri ile görüştüğüm gibi değerlendirme yapılmış. Doğuda örgütten işlem yapılmamış akrabası olan var mıdır? Bu mantığa göre doğudaki kimse ile görüşülmemesi gerekir.
Benim hesap hareketlerimde Azat Özer, benim öz kardeşimdir, bayramda kurban kessin diye para göndermişim. Mehmet Özer benim kardeşim, Yusuf Özer benim yeğenim. Ben kardeşlerime, akrabalarıma yardım gönderdiğim paraları suç olarak değerlendirmiş.
Güya Azat Özer’in bir X paylaşımı nedeniyle örgüt propagandasından işlem görmüş, neymiş ben bu kişiye para göndermişim. Sezai Bayram Van’da ev sahibi olduğum sitede yöneticidir. Ben bu kişiye evimle ilgili para alışverişi yapmışım. Sezai hakkında işlem var diye dosyaya bu kaydı da eklemişler. Böyle bir şey olabilir mi?
Muhammet Özçoban benim yeğenimdir. Kendisi bana seçim yardımı olarak toplanan parayı bana göndermiş, bunu da bir suçmuş gibi göstermişler. Benim akrabalarımın bana seçim yardımı parası göndermesi kadar doğal bir şey olabilir mi?
İbrahim Fırsatbul isminde bir beyaz eşyacıdan elektrik süpürgesi almışım, para göndermişim, bin 600 lira para göndermişim, bu kişi hakkında işlem varmış, vay ben bu kişiye para göndermişim. Böyle saçmalık olabilir mi?
Golik isimli dergi hâlâ yasal, toplatılma kararı olmayan bir dergidir. Bu derginin içindeki bir resimden dolayı “vay efendim oğlu ölen birinin cenazesini taşıyormuş,” derginin içindeki bir resimden dolayı benim hakkımda suç delili olarak gösterilmiş. Dergide demokratik özerk yönetimlerinden bahsedilen bir yazı varmış, bu yazıyı da suç delili olarak gösterilmiş.
Demokratik Modernite isimli Abdullah Öcalan’a ait bir PDF kitap varmış, bunu hatırlamıyorum. Rojda Şenses isminde bir sanatçı belediyede konser vermiş, bundan dolayı terör suçu delili olarak gösterilmiş. Kültür festivalinde bu sanatçı geldi türkü söyledi. Bu etkinliği kaymakam ile birlikte açılışını yaparak başlattık. Bu kişi hakkında terör suçundan işlem görmüş.
Bu etkinlikte Öcalan lehine slogan atılmış. Ben tek tek halkın attığı sloganı mı takip edeceğim? Ülkenin polisi, zabıtası var, güvenliği onlar takip edecek. Benimle ne ilgisi var?
Ben ne tanığı, ne gizli tanığı tanımıyorum, bununla ilgili bu aşamaya kadar bana hiçbir soru sorulmadı. Tamamen saçmalık.
HDK ve Kent Uzlaşısı konusu var. Ben HDK’yi tanımıyorum, hiçbir toplantılarına katılmış değilim. Güya Kent Uzlaşısı ile bazı PKK yöneticilerinin beyanlarını üretmişler. Bizim CHP olarak böyle bir uzlaşımız yoktur. Bizim Türkiye İttifakı adı altında yaptığımız siyasi işbirlikleri vardır.
Bunların tamamı yasal partilerdir. Ben Gelecek Partisi’nden, DEVA Partisi’nden oy aldım. AKP’li seçmenler bana oy verdi, bunların tamamı Kent Uzlaşısı’na mı destek verdi? Böyle bir şey olabilir mi?
Ben Esenyurt’ta her iki kişiden birinin oyunu alarak seçildim. Bu insanlar suç mu işledi yani?