Tarih: 30.07.2020 15:52

“Afrika’ya yardım” ederken nelere dikkat edilmeli?

Facebook Twitter Linked-in

Afrika” Türkiyeliler için ne anlam ifade eder?

Osmanlı’dan 80’lere kadar dadı karakteri “Arap Bacı” ve yağmur yağarken camdan bakan “Arap kızı” ile şekillenen genellikle Tanzanya, Kenya, Etiyopya bölgelerinden getirilen köleler üzerinden bir Afrika algımız vardı.

Sonra Batı karşıtlığının gelişmesi ile Kunta Kinteler gündemimize girdi. 

Sosyalist ve İslamcı kesimlerin Frantz Fanon’la tanışmaları, Malcolm X, Abdullah Harun gibi şahsiyetler üzerinden Afrika’nın ezilmişliği, kimlik arayışı, açlık sorunu, sömürgecilik ve emperyalizmin en vahşi yüzünü gösterdiği saha olması “Afrika” anlayışlarımızı geliştirdi.

Sonra ardından Fethullahçıların Afrika’da açtıkları sözümona “Türk okulları” ve İstiklal Marşı söylettirilen ellerinde bayraklarla Türkçe Olimpiyatlarında sahneye çıkartılan Afrikalı çocuklarla tanıştık.

Kimse Yok mu Derneği’nin insani yardım kampanyalarıyla tabi…

O günlerde de belirttiğimiz üzere Afrika üzerinden önümüze konan bu çarpık, üstenci bakış aslında başka tür bir oryantalizm ve sömürgecilik demekti.

FETÖ’nün halen etkin olduğu pek çok Afrika ülkesi var. Bunlardan biri de Tanzanya. FETÖ Tanzanya bürokrasisinde çok etkin. Okulları halen faal.

Benzer üstenci bakışın Türkiye’de hakim olması ise asıl çözmemiz gereken sorun. Afrikalı çocukların Türkçülük üzerinden birer ajitasyon malzemesi yapılmaması gerekiyor.
 

african-children.jpg

Fotoğraf: Healthier


Afrika denince acınan insanlar akla gelmemeli. Aksine Afrika çok büyük bir kıta.

Afrika denince aklımıza her yeri açlıktan kırılan zavallı bir yer aklımıza gelmemeli.

Bu sebeple yardım kampanyalarında ajitasyon içerikli görsellerden çok umut veren sevinçli Afrika'yı yansıtmamız gerekir.

Afrika'ya sürekli acımak yerine var olan potansiyelini aktif hale getirmeyi temel konsept haline getirmek gerekir.
 

Grafik-2017-03-dogu_afrika.jpg


Afrika’ya yönelik kültürel sempatinin son yıllarda insani yardıma evrilmesi bu ilginin profesyonelleşmesine bir sektöre dönüşmesine de yol açtı.

Uzun süredir benim de gözlemlediğim bu olumlu ilginin daha iyi bir noktaya ulaştırılması için Afrika’da faaliyet gösteren pek çok profesyonel yardım görevlisi ve amatör gönüllü ile görüş alışverişinde bulundum.

Tüm görüşmelerimin özeti olarak okuyabilirsiniz aşağıdaki hususları: 

Afrika’daki yardım kalemleri şöyle sıralayabiliriz:

  1. Ramazan ayında yardım kolisi ve iftar
  2. Kurban bayramında Kurban faaliyetleri
  3. Yıl içerisinde kadın ve çocuklara yönelik eğitim, sağlık yardım faaliyetleri
     

su1.jpg

Afrika'da temiz suya erişim konusunda kriz yaşayan ülkeler haritası


Gerçek ihtiyaç nerede?

Partner kuruluş güvenli mi?

Yerel halkın güveni kazanılmalı 

Sosyolojik dengeler çok iyi tanınmalı

ihh.jpg

Fotoğraf: İHH


Kuyu güvenliği çok önemli

Kurban paraları şeffaf olmalı

ayiba magazinejpg.jpg

Fotoğraf: Ayiba Magazine


Bu gözlemlerimiz her hangi bir sivil toplum kuruluşu ya da resmi yardım kuruluşunu hedef almıyor.

Bilakis bu yardımların daha sağlıklı biçimde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını hem yardımseverlerin gönül rahatlığıyla bu sürece dahil olmasını hedeflemekte.

Bosna savaşından bu yana organize olmaya başlayan ve büyük bir tecrübe edinen Türkiye insani yardım kurumlarının tümünü töhmet altında bırakmak gibi bir niyetim yok.

Ancak şeffaflık ve adil dağıtım konusundaki boşluklar gelecekte Deniz Feneri davalarında olduğu gibi istenmeyen daha büyük krizlere neden olabilir.

Bu sebeple oluşan olumlu yönelişin daha iyiye doğru geliştirilmesi gerekmekte.

Afrika'ya yönelik toplumdaki sempati ve yardımlaşma çabasının profosyonel bir sektöre dönüştürülmemesi, gönüllük ve adanmışlığın yitirilmemesi elzem.  

Bilinçli yardımseverlerin bu organizasyonları sorarak, talep ederek sürekli denetlemesi o dernek ve vakıflara yapılacak en iyi iyiliktir.

Kanaatimce son dönemde ortaya çıkan küçük kurumlardansa yıllardır tecrübe edinmiş sivil yardım ağlarının tercih edilmesi daha doğru olacaktır.

Onlarca kurum olduğundan hepsini de tavsiye edemeyeceğim de herhangi bir isim vermek doğru değil.

Uyarı, öneri ve tespitlerimiz herhangi bir kurumu övmek ya da yermekten ziyade tüm kuruluşların yapması gerekenleri içermekte.

Eksiği gediği olanlar da kendilerini biliyorlar, doğruyu yapan ve kendilerinden emin olanlar da kendilerini biliyorlar...

Önemli olan 2 yüzyılı aşkın bir süredir sömürülerek yer altı ve üstü kaynakları yağmalanan Afrika’nın kendi ayakları üzerinde doğrulmasına katkı sunmak, öğrenilmiş çaresizlikten değil üretim ekonomisini geliştirmektir. 


Kalın sağlıcakla… 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —