Adaylar ekranda tartışacak

Taha AKYOL

Adaylar ekranda tartışacak

Evet siyaset böyle güzel; ülkeyi kutuplaştıran siyaset değil, böyle oturup konuşan, farklı görüşleri tartışan medeni siyaset?

Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu TV´de tartışacaklar. İsmail Küçükkaya da gazetecilik kalitesiyle ?moderatör´ olarak iyi isim.

Göreceksiniz Sayın İmamoğlu da Sayın Yıldırım da ağırbaşlı ve rasyonel konuşacaklar.

Genelde miting kalabalıkları hatipleri öfke ve aşırılığa itmektedir. Böyle yüz yüze tartışmalar ise tarafları daha dikkatli konuşmaya yöneltiyor. Zaten olgunlaşmış demokrasilerde büyük kalabalıklarla, hamasi nutuklarla yapılan mitingler çoktan gerilerde kaldı.

ECEVİT´İN NEZAKETİ

Bizde kendimizi mutlak doğru, rakip tarafı hain gösterme hastalığı ezelidir ama liderlerin TV´de tartışması ve TV programlarına muhalif gazetecilerin de çağrılması gibi güzel bir geleneğimiz vardı; 17 yıl öncesine kadar.

1970´li yıllardaki kanlı kutuplaşma döneminde ana muhalefetteki CHP lideri merhum Bülent Ecevit, 9 Mart 1980´de TRT´de açık oturum düzenledi. O zaman TRT muhalefete bugünkü kadar kapalı değildi.

Ecevit´in davet ettiği gazetecilerden biri MHP´nin yayın organı Hergün gazetesinin yazarı Taha Akyol´du.

Tabii ki ?eleştirel´ sorular sormuştum.

Ecevit, yayından sonra bana o gün matbaadan çıkmış olan ?Sömürü Düzeninde Yeni Aşama? adlı kitabını imzalayıp armağan ederek beni onurlandırmıştı:

19-06/11/ekran-resmi-2019-06-11-002126.png

O dönemde sosyoloji asistanı Ertuğrul Özkök, Bülent Ecevit´in yakın danışmanıydı. Yıllar sonraki bir sohbetimizde o zamanki yazılarımı Ecevit´in önem vererek okuduğunu söylemişti.

12 Eylül´den sonraki dönemde Halil İnalcık´ın Osmanlı klasik çağıyla ilgili kitabını, merhum Ecevit´in kütüphanesinden ödünç alarak okumuştum, fotokopisi hâlâ kitaplığımdadır.

Ecevit bazı bölümleri işaretlemiş, altlarını çizmiş, kenarlarına notlar düşmüştü. Anlaşılan, Osmanlı timar sistemiyle ?Orta´nın Solu? arasında tarihsel bir temellendirme yapmak istemişti.

KUTUPLAŞMAYI AŞMAK?

12 Eylül´e giden yıllarda kutuplaşma o kadar keskindi ki uzlaşma girişimleri kutuplaşmayı aşamamıştı.

1977 seçimlerinde Ecevit liderliğindeki CHP birinci parti olmuştu. Meclis başkanı seçmeye sayısı yetmiyor, Meclis´teki oylamalar nafile turlar halinde sürüp gidiyordu.

Türkeş Ecevit´e ?ılımlı bir CHP´liye oy verebiliriz? diye haber göndermiş, Ecevit de ılımlı Cahit Karakaş´ı aday göstermişti. Meclis´te yapılan 38´inci tur olmamda, MHP´nin destek oylarıyla CHP´li Karakaş Meclis başkanı seçilmişti!

1980´de Cumhurbaşkanı seçmek için 100´den fazla tur oylama yapılmış; MHP´li merhum Gün Sazak´la CHP´li merhum Vedat Dalokay´ın yürüttüğü uzlaşma görüşmeleri CHP´deki radikallerin tepkisi üzerine sonuç vermemişti.

Keşke uzlaşma kültürümüz güçlü olsaydı, daha büyük uzlaşma girişimleri yapılabilseydi, değil mi?

BUGÜN KUTUPLAŞMA

O zaman bizler komünizme ve Rus emperyalizmine karşı Türkiye´yi savunduğumuza, soldaki Ecevit iktidarının onlara yarayacağına inanıyorduk. Solcular ise faşizme ve emperyalizme karşı Türkiye´yi koruduklarına, Demirel hükümetinin ve MHP´nin onlara yarayacağına inanıyordu.

Elbette görüşler farklıydı ama politikacıların bir cumhurbaşkanı seçemeyecek kadar, gençlerin de birbirine kurşun sıkacak kadar kutuplaşması korkunçtu.

Bugün görülmesi gereken gerçek şudur: Zıt taraflar doğru yaptıklarına inanarak elbirliğiyle sistemin işlemesini tıkamışlar, ülke bundan ağır zarar görmüştü!

Kimse unutmasın, sonraki yıllarda Başbakan Ecevit, Cumhurbaşkanı Demirel´in görev süresini uzatmaya çalışacaktı?

Tarih niye yaşanır? Kavgaları sürdürmek için mi, ders alıp rasyonel davranmak için mi?

Kutuplaşma, yani kendimizi mutlak doğru, rakibimizi hain sanmak? Taraftarlarımızı motive etmek için korku, nefret, hayranlık gibi duygularını körüklemek?

Bunlar, partili hayata geçtiğimiz 1908´den beri iki de bir tutulduğumuz siyasi hastalıklarımızdır.

16 Haziran´da TV´de yapılacak tartışma programının, hamasetten ve husumetten arınmış medeni bir tartışma örneği olmasını diliyorum.