ABD´NİN TEHDİTLERİNE ÖNCE ?TEŞHİS´, SONRA ?TEDAVİ´ - 1

Reşat Nuri EROL - 30. 08. 2018 Perşembe

ABD´NİN TEHDİTLERİNE ÖNCE ?TEŞHİS´, SONRA ?TEDAVİ´ - 1

30. 08. 2018 Perşembe

Bu yazıyı yazdığım bugün (dün), önce günlük okumalarımı yapıyorum ve bir yazıdaki şu ifade dikkatimi çekiyor: ?1945´te kurulan ancak 1990´da yıkılan son DÜZENİ anlattım. Şimdi yeni bir DÜNYA kurulmak istenmekte. Sancı da bu! Bunu AK PARTİ´den CHP´ye, FED´den PENTGON´a, bankacılık sisteminden KUR OYUNLARINA, Trump´tan Macron´a, Moskova´dan Tel Aviv´e kadar olan her yerde görürsünüz? Olan budur!.? (Ergün Diler)

Yazar ?açalım biraz´ deyip devam ediyor ve ABD´yi etkinlikte başköşeye oturtuyor.

Teşhis olarak doğru, kısmen doğru ama eksik ve genellikle de ?tedavi´ reçetesi yok!

Yazara göre devrede Katolikler, Evangelistler, Yahudiler ve elbette ?aileler´ var.

Hedefteki ülkelerin başında Türkiye, İran, Rusya var; ilgili ülke sayısı tam 43!

Bizim de önceki hafta üzerinde durduğumuz iki ana konudan biri buydu ve başlığımız da şöyleydi: ?ABD Tehditleri ve çözümler / Türkiye basit operasyonlarla DURUMU DÜZELTEBİLİR?. Haftalık çalışmamızın başlığından da anlaşılacağı üzere, her zamanki gibi soruna önce ?teşhis´ koyduk, sonra ?tedavi´ reçetesi yazdık.

 

 

 

Bugünlerde ve bu hafta da bu konu çok gündemde ya?

Bugün biz de ?teşhislerimizle´ üzerinde duralım?

Gelecek yazımızda da ?tedavileri´ yazarız?

Öyleyse teşhisleri okumaya başlayalım:

?ABD´den çok Sermaye (yani sömürü sermayesine hükmeden aileler) basını/medyası ABD adına tehdit ediyor. Türkiye de bu tehditleri ciddiye alıyor ve cevap veriyor. Sermaye, Türk parasının (TL) değerini TC Merkez Bankası´na baskı yaparak düşürüyor. ?Faiz ile bu sorunu çözersiniz´ dendi. Başkan´a geri adım attırıldı. Faizler biraz daha yükseltildi.

Türkiye´de yalnız Türk Lirası´nın değeri yükselmiyor, tüm paraların ve altının değeri yükseliyor. Bunun yalnız dış para operasyonuyla izahı mümkün değildir.

Doğrudur, sonuç dış operasyonun sonucudur ama bu kısmen de 2002 yılından beri uygulanan ekonomik politikaların sonucudur ve bu politikalar Millî Görüş ile Adil Düzen´e karşı başarılı(!) ekonomi uygulayan AK Parti´nin politikalarıdır.

1- yap-işlet MODELİ: Yabancı Sermaye Türkiye´ye girmiş ve yap-işlet modeli ile altyapı yapılmıştır. Dolar karşılığı Türk Lirası piyasaya sürülmüş, Dolar ise yine dış bankalara gitmiştir. Böylece piyasa TL ile dolmuş ama üretim yapılmamıştır. Bunlar yap-işlet-devret modelinin sonucudur. Biz bunu yeni söylemiyoruz. Artvin misalini de getirerek defalarca ve yıllar önce yazdık, her vesileyle de defalarca yazdık.

 

 

 

2- Sübvanse siyaseti: Batılılar köylüleri ?üret´ diye sübvanse ederler, Türkiye ise ?üretme´ diye sübvanse etti! Şeker fabrikalarını sattı ve/veya kapattı. Halkın üretmediği fındığını sübvanse etti. Virüs (Kuş Gribi) uydurmasıyla köy tavukçuluğunu yok etti. Yumurtayı, fındığı, gazozu vb. tekelleştirdi yani dış sömürüye açtı.

3- İSRAFLAR: Yapılan her türlü israflar ülkemizdeki enflasyonun temel kaynağı olmuştur. Okullara bedava kitap dağıtıldı, okunmayan kitaplar dağıtıldı! Hasta olmayanlar hastanelerde sahte evrak üzerinde tedavi edildi! Çift emekli maaşları verildi! Yani halk üretmeden tüketmeye başladı, sadece tüketim teşvik edildi!

4- MORTGAGE KREDİLERİ: Mortgage (Morgıç) kredileri ile halk lüks dairelere geçti. Bu dairelerin inşası için harcanan emekler bir taraftan üretimi durdurdu diğer taraftan şimdi evler var ama bu evleri yapmak için eski işlerini ve işyerlerini terk edenlerin şimdi işleri ve işyerleri yok! Çalışmadan kazanma yolları arandı, devlete yük olundu.

Bu siyaseti Sermaye 2000´li yıllardan beri düzenledi, AK Parti´yi bunun için iktidar etti, bugün de meyvesini almaktadır. Dolar´ı bir ay içinde ikiye katladıysa; olan bu sonuç bugün Trump´ın yaptığı bir eylemden değil, 18 senelik Sermaye´nin planı sonucunda olmaktadır.

Bütün bu yanlışlara ve olumsuzluklara rağmen Türkiye zengin ülkedir. Çok basit operasyonlarla bu gidişi durdurma gücüne sahiptir.?

Evet, teşhislerimiz kısaca bu kadar; tedavi reçetelerimiz de gelecek yazıda, inşallah?