Tarih: 06.07.2025 12:05

ABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor?

Facebook Twitter Linked-in

ABD’nin yeni Türkiye büyükelçisi Tom Barrack, her halde ileri yaşı (78) yüzünden olacak, az zamanda çok iş başarmak istiyor. Bulduğu her imkanı değerlendirerek, görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyor.

Şu sözler İzmir ziyareti sırasında verdiği mülakattan:

Benim için İzmir, Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların bir arada yaşadığı, bu toplulukların harmanlandığı bir örnek. Bu tüm dünyada ve Orta Doğu’da olması gereken bir durumdur. / Bence Türkiye, tüm bunların merkez noktası olabilir, Suriye’de gördüğünüz üzere. Suriye’de olanların büyük bir kısmı, Türkiye ve liderliği sayesinde gerçekleşiyor.

İzmirli olarak bu sözlere sevinmeli miyim, bilemedim.

ABD Büyükelçisi’nin İzmir övgüsüyle eş-zamanlı verdiği Osmanlı’nın 'millet sistemi' örneği günlerdir tartışılıyor.

Osmanlı çok kültürlü bir imparatorluktu. Tarihe karıştığında bünyesinden çok sayıda devlet çıktı. Vaktiyle Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer almışken günümüzde bağımsız olarak varlıklarını sürdüren tam 45 devlet bulunuyor.

Değişik din, dil, kültüre sahip halkları bir arada tutma formülünün adıdır ‘millet sistemi’

Museviler ayrı bir millet olarak kabul ediliyor, Hıristiyanlar da içlerindeki her ayrı inanış bir birim olarak yine farklı milletler sayılıyorlardı.

Sistem bir tür yumuşak özerklik gibiydi; merkezi yönetim pek çok konuda her milletin öz-yönetim sürdürmesine müsaade ediyordu.

Osmanlı, kendisini bütün Müslümanların temsilcisi olarak gördüğü için çoğunluk dininin mensuplarını -Arapları, Kürtleri- ayrı ‘millet’ kabul etmiyordu.

Türkiye’de Osmanlı’nın ayrı milletler saydığı dini ve kültürel gruplara mensup olanlardan çok az sayıda insan kaldı bugün…

Barrack’ın İzmir övgüsü bugünü yansıtmıyor. Babasının Lübnan’da Osmanlı pasaportu taşıdığı, İzmir’in ismine ‘gâvur’ sıfatının eklendiği bir zaman diliminden söz ediyor Barrack

640 bin insanın ‘İzmir Sancağı’ içerisinde yaşadığı, bunlardan 378 bininin Müslüman, diğerlerinin gayr-ı müslim olduğu 1914 İzmir’inden… (1914 sayımı sonucu: İzmir’de Ortodoks Rum 217 bin, Ermeni 13.207, Yahudi 27.967, ‘başka’ kategorisinde sayılanlar da 3.014)

Bugünün İzmir’inde Musevi ve Hıristiyan yok mu, var elbette, fakat sayıları parmakla sayılabilecek kadar az… (Türkiye’nin bütününde, bugün, Hıristiyan sayısı 180 bin, Yahudi sayısı ise 20 bin kadar.)

Amerikalı büyükelçinin öğüdü tutulmak istense bile, Türkiye’de Osmanlı’nın anladığı anlamda ‘millet’ olabilecek nüfus bulunmuyor…

Ya Türkiye’nin sınırları dışında?

Yorumcular, genellikle “Barrack’ın verdiği mülakatta Türkiye’ye biçtiği rol farklı olabilir mi?” sorusuna cevap aramaktalar. Mülakatta, Suriye’den, Irak’tan söz edilmesi bunu düşündürüyor çünkü…

İyi de, ülkemiz sınırlarını çevre ülkeleri de kapsayacak biçimde genişletse ve komşularıyla daha yakınlaşsa, onların hamiliğini üstlense bile, oluşacak tabloya ‘millet sistemi’ örnek olamaz ki?

ABD büyükelçisi, her ne kadar “Türkiye için en iyi sistem Osmanlı’nın millet sistemidir” demiş olsa da, onunla kast ettiği öyle bir sistem değil, belli ki…

Ya nasıl bir sistem?

Aslında bu önemli sorunun cevabı Barrack’ın şimdiye kadar söylediklerinden alınmıyor; cevabı elde etmek için söylediklerini biraz daha açması gerekecek.

Türkiye’yi överken “Sert gücü, genel savunma kapasitesi ve dünyayı tanıyan, çalışkan, olağanüstü nüfusu” üzerinde duruyor Barrack

Ne demekse bunlar…

Barrack’ın mülakatı ile neredeyse eş-zamanlı olarak, bir ara onun da şimdi üzerinde taşıdığı ‘ABD’nin Suriye Temsilcisi’ unvanına da 2018-2020 yılları arasında sahip olmuş, Türkiye Büyükelçiliği de fazla uzun sürmemiş (2008–2010) James Jeffery’nin Foreign Affairs dergisinde “Trump İran ve Ortadoğu işini nasıl tamamlamalı” başlıklı bir yazısı çıktı (4 Temmuz 2025).

Türkiye’nin ismi, konu doğrudan bizi ilgilendirdiği halde, yazıda sadece iki yerde geçiyor. İkisi de İsrail bağlamında.

Jeffrey, Gazze’deki korkunç sivil kayıplara rağmen Körfez ülkeleri liderleri sıcak tavırlarını bozmadıkları halde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e soğuk durduğunu kayda geçiriyor ve yazısının ‘Ânı yaşa’ ara-başlıklı son bölümünde de, Trump’a, Türkiye ile İsrail liderleri arasında var olan hasmane yaklaşımları azaltmaya çalışması tavsiyesinde bulunuyor.

Galiba, ABD’nin temsilcileri ağzıyla vermeye çalıştığı mesaj da bu. Amerika, diğer çevre ülkeleri gibi İsrail ile yakınlaşmasını istediği Türkiye’nin, bunun karşılığında komşu ülkelerde sözü geçer hale gelmesi teklifinde bulunuyor…

Konuşmayı seven ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın bundan sonra söyleyecekleri, tekliflerini biraz daha anlamamıza belki yardımcı olur.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —