Tarih: 04.06.2019 16:56

ABD OPEC´e niçin saldırıyor?

Facebook Twitter Linked-in

1954´te Hollanda´da gizli bir toplantıyla başlatılan ve ABD ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki küresel iş birliğinin sürdürülmesini hedefleyen Bilderberg Toplantısı, Haziran başında İsviçre´de düzenlenecek. Küresel siyasetin derin aktörlerini bir araya getirecek toplantıda, bu yıl İngiliz Merkez Bankası Başkanı´ndan CIA eski başkanına, kıdemli ve yeni nesilden pek çok küresel finansör ve siyasetçi bir araya gelerek küresel gelişmeleri ele alacak. ABD Başkanı Trump´ın başdanışmanı ve damadı Jared Kushner ile Dışişleri Bakanı M. Pompeo´nun da toplantıya iştirak edeceği iddiaları var. Küreselcilerin basına kapalı bu toplantılarında pek çok konu ele alınsa da son yıllarda bu konu başlıklarından belki de en dikkate değer olanı, ABD´nin tek kutuplu dünyanın yükünü kaldırıp kaldıramayacağı tartışmalarıdır. Ayrıca enerji piyasalarının geleceği de bu toplantılarda ele alınan konular arasındadır.

Son dönemde ABD´nin küresel petrol piyasalarına yönelik sert müdahalelerine bakıldığında petrol üreticisi ülkelerle Washington arasındaki ihtilaflar dikkat çekmektedir. Öte yandan 1960´ta İran, Irak, Venezuela, Kuveyt ve Suudi Arabistan öncülüğünde Bağdat´taki bir toplantıyla kurulan OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı) ile diğer petrol üreticisi ülkeler de haziran ayının son haftasında Viyana´da bir araya gelerek 2019´un ikinci yarısı için petrol arzı ve fiyatlarını belirleyecekler. Dolayısıyla Avrupa´daki bu iki toplantıda, önümüzdeki bir yıla şekil verme potansiyeli olan meseleler ele alınacak. Ancak bu süreçte ABD´nin OPEC´e yönelik baskıyı artırdığı görülüyor. Burada akıllara takılan soru ise hangi ABD?

ABD-OPEC Restleşmesi

Günümüzde OPEC ülkelerine yapılan baskılar ve fiyat belirleme politikalarında yaşanan ihtilaflar, 1975´te Viyana´daki OPEC toplantısını basan Venezuelalı Çakal Karlos´un İran ve Suudi petrol bakanlarını kaçırmasıyla yaşanan skandalları hatırlatıyor. O günden beri dile getirilen bazı iddialara göre, bakanları kaçıran Karlos´un mafya örgütüyle Amerikan petrol şirketleri arasında derin bağlar vardı. Son yıllarda Suudi Arabistan´ın ulusal petrol ve doğal gaz şirketi ARAMCO´nun hisselerinin bir kısmını borsaya açması konusunun tartışılması, İran´ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeleriyle imzaladığı anlaşmanın ABD tarafından tanınmaması ve Venezuela´nın Batılı müttefiklerce baskı altına alınması gibi gelişmeler de âdeta örtülü ve yeni bir OPEC krizi yaşandığını düşündürüyor.

Teşkilatın kurucu üyelerinden Irak´ın 2003´te işgal edilerek kontrol altına alınmasından yıllar sonra, 2015´te İran, küresel oyuncularla yaptığı anlaşmayla 2020´de tamamen dünyaya açılmaya hazırlanırken Trump Hükümeti tarafından yeni bir ambargoya maruz bırakıldı ve aynı dönemde Venezuela da iç savaş ortamına sürüklendi. Suudi Arabistan ise ARAMCO´nun Londra veya New York´ta borsaya açılması için müzakereler yürüttüğü bir sırada, Kaşıkçı cinayetiyle türbülansa girdi. Sonradan teşkilata katılan ülkeler Katar (1961), Cezayir (1969) ve Gabon (1975) da ilginç bir şekilde 2017´den itibaren darbe veya ambargo tehditlerine maruz kaldılar. Amerikan enerji devleriyle anlaşan Katar, 2019´un başında OPEC üyeliğini sona erdirdi. ABD´de OPEC´i hedef alan bir lobicilik -ki eskiden beri var olsa da- yeniden Beyaz Saray üzerinde etkili olmaya başladı. Kısacası OPEC üyelerinin nereyse her biri iç ve dış sıkıntılara maruz kaldılar.

Devamı >>>




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —