Tarih: 16.01.2020 06:19

 Veysi Dündar; “ŞAHSIM” Yapınca Olur

Facebook Twitter Linked-in

 

AKP’nin sağcılık macerasında vardığı aşamanın neredeyse sosyalizm olmasına sevinmeli mi üzülmeli mi bilinmez.
Sonuçta 3-5 kamu müteahhidinin aldığı ihalelerle dünya rekorlarını kırmasından sonra, kamu bankalarının ülke finans sistemini silip süpürmesi de şaşırtıcı değildi.


Meşhur Rabia’ya AKP’nin eklediği teklere yakında “Tek Banka” da girerse şaşmayız. (Latife: AKP bu gidişle o çok eleştirdiği 6 ok’a ulaşacak gibi)

AKP’nin sözde bir sağcı parti olarak; sosyalist deneylere rahmet okutmada en büyük desteği, finans sistemini elde tutmak oldu.
Buna Marksist Literatürde ‘Finans Kapital’ denir.

10 yıllarca komünizme karşı duran ve sağın mirasını tüketen AKP için ne liberalizmden ne de gerçek manada piyasa ekonomisinden söz edebiliriz. Bu kendine yontan sistemin uygulamada doğrudan totaliter siyasi tercihlere ulaşmasına şaşmamak gerek.

‘Devlet Baba’lıkla övünüp üstüne ‘Devlet Ana’ kavramını da benimseyen bu anlayış, Devleti aile boyu temellük etmiş belli ki.
Bunu rahmetli Kemal Tahir duysa, sigarasından derin bir nefes çeker, gözlerini tavana dikerdi muhtemelen.

Devlete sırtını dayayan bir kamu görevlisi; Allah’ın kitabını halka duyurma görevini taşırsa, ister istemez merceği kırık bir gözlükle olayları değerlendirir.
Burada da farklı olmadı.
Diyanet’in fakirlere ev projesine dönük konut kredilerine şeriat mührü vurmada tereddüt etmemesi, başka nasıl açıklanır?

Şeriata uygun finans konusunda kendini fetva makamı gören Diyanet’in, bu yaptığını yanılıp da gerçekten işlemlerin şeri olduğuna onay veren kurumlara götürseniz size boş boş bakacaklardır muhtemelen.

Ülkedeki katılım bankalarının Diyanet’in kamu bankalarına yaptığı bu kıyağa dair ağızlarını neden açmadıkları ise başlı başına bir yazı konusudur.

“Madem bu işin fetvasını Diyanet veriyor, bize de bir fetva çıkarsın da faizsiz bankacılığa faizli bankacılık ekleyelim hem suyundan hem de ekmeğinden istifade edelim. Nasıl kamu bankaları bunu yapıyor biz de tam tersini yapalım.”

Askeriyeden ve eğitimden sonra ülkenin en büyük istihdamını ve orta büyüklükte Asya ülkesi bütçesini haiz Diyanet’in, devlete arka çıkmak için Katılım Bankacılığının deyim yerindeyse içinden geçmesi için herkes konuştu.

Sosyal medyada genel kanaat bu kadarı da olmaz şeklindeydi. Sözüne itibar edilen bir yazar durumu İslami açıdan değerlendiriyor ve hile-i şeriye tanımı yapıyordu

Benim gözümde ise bu yapılan, ülkenin artık proto plazmasına giren haksız rekabetin bu defa hiç beklenmeyen yerden katılım bankacılığını vurmasıdır.
Her ne kadar bu işlemlere katılım bankalarının da dahil olmalarına cevaz verilse de, yine de alanlarına girilen bu kurumların kaşlarını kaldırmalarını beklerdik.
Diyanet’in yanında iyi bilinen bir cemaatin de topa girerek hep destek tam destek şiarıyla  “kamu neyler neylerse güzel eyler” demesi ise sivil toplumun da bu konudaki gönüllü duruşu olarak kayda geçti.

Sonuçta ister devletin Diyanet’i, ister Fatih’in cemaati olsun, yaptıkları aslında dini bir iş değil bizatihi finansal bir faaliyettir. Tek farkla ki, bunu yaparken bu alanda liyakati ve kariyeri dahi haiz değiller.

Keşke bu ülkede İslami finans konusunda yetkinliği haiz ve dünyaya bilgi satacak hem finanstan hem dinden anlayan bir kadro yetişmiş olsaydı.
Böyle bir kadroyu bünyesinde barındıran Amerikan Bankası var, adı da CitiBank

Türkiye’de keyfi yönetimin dini kullanmasına şaşırmamakla beraber, bizi şaşırtan ülkede artık itibar edilecek hemen hiçbir kurallı alanın kalmaması oldu.

Katılım bankalarının kendi varlıklarını sorgulamaları gerekirken, bunu yapmamaları muhtemel ki ülkenin zaten hiçbir alanında standartın kalmamasından kaynaklanıyor.

Türkiye’de yürütmenin, yasamanın ve yargının içiçe girdiği Türk tipi başkanlık sisteminin, bir sonraki aşamada ofsaytı yeniden tanımlamasını bekliyoruz.
Suyun terkibinin H2O’dan H4O’ya dönüşmesi, yeri gelirse suyun 40 derecede kaynayabilmesi imkan dahilinde olacaktır.
Bütün bunlara ilaveten ülkenin adını da “ŞAHSIM” olarak değiştirmek gerekecektir.

Reklam




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —