Hülya Yazıcı'nın kelimeyle kurduğu ilişki onun yalnızca bir anlatım çabası değil, aynı zamanda bir hatırlatma, içe bakma ve yeniden yaratma arayışıdır. Görsel sanatlar aracılığıyla yıllardır imgelerin formların ve renklerin izini süren bir sanatçının şimdi de sözcüklerle yeni bir yüzey kurması belki de uzun zamandır içinde taşıdığı ifadeyi başka bir yoldan dışa vurma isteğinin doğal bir sonucu. Sanat artık yalnızca tek bir malzemeyle değil disiplinler arası geçişlerle, birikimle, sezgiyle ve içsel gerekliliklerle şekilleniyor. Bu kitap ta tam olarak böyle bir yerden doğdu: Sessizce bekleyen kelimelerin, resmin ardındaki duygularla buluşup şiire dönüşmesiyle...
Bu kitapta yer alan metinler birer şiir olmanın ötesinde, sanatçının kendini yeniden duyma, görme ve ifade etme biçimi olarak okunabilir. Sözcüklerin tuvale dönüştüğü, sesin renk kazandığı, anlamın çoğullaştığı bir dil kuruyor Hülya Yazıcı. Bu yönüyle kitap sadece şiir meraklılarına değil, çok katmanlı ifade arayışında olan sanatseverlere de sesleniyor. Her satırda hem sanatçının iç dünyasından izler hem de okuyucunun kendi yolculuğuna açılan bir kapı bulacağına inanıyorum.
Hülya Yazıcı'nın sözle olan ilişkisi ilk gençlik yıllarına dayansa da görsel sanatla olan ilgi ve eğitimi sırasında kendi yolunu bulma serüveninde fazla yüzeye çıkmamıştır. Günümüzde artık sanatın ifade imkanları iç içe geçmiş, disiplinlerarası ortak bir yapı oluşturmaktadır. İfadeyi güçlendiren, belli bir nitelik taşıyan metin, şiir, ses, büyük çaplı etkinliklerin içerisinde bir bütün oluşturacak biçimde sunulmaktadır. Çok yönlü gelişen bu ifade alanı içerisinde kendine yeniden bir çıkış imkânı bulan Hülya Yazıcı'nın ilk şiir kitabı, ilgilisine ulaştırılmak üzere hazırlandı.