Tarih: 30.11.2018 19:03

2. Dünya Savaşı´nda Kırım´ın romanı: Korkunç Yıllar

Facebook Twitter Linked-in

Osmanlı Devleti, 1768-1774 yılları arasında Rusya ile yapmış olduğu savaşı kaybetmiş ve savaşın sonuna imzaladığı Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım´ın özerkliğini tanıdığını açıklamıştı. Bu, Osmanlı tarihinde bir ilktir. Osmanlı Devleti, sınırları içindeki bir toprağına özerklik vermişti. Bu özerkliğin devamında da Kırım, Rusya´nın egemenliğine girmiştir. Bu coğrafyada 1854´de yine Rusya ile büyük bir savaş olmuş, binlerce insan hayatını kaybetmiştir.

Kısacası Kırım, bir savaş coğrafyasıdır. Bölgenin kısa zaman önce Ukrayna´dan Rusya´ya geçtiğini hatırlatmakta fayda var.

Savaş bölgelerinin acıları çok olur. Bu bölgelerde yaşam mücadelesi verilir, dinlerini yaşamakta zorlanır insanlar, hicret etmek isterler, lakin ata toprağını terk etmek de zordur. Bu savaş coğrafyasının önemli bir anlatıcısı var: Cengiz Dağcı. Dağcı, 1919´da Kırım´da doğmuş, çocukluğunun ilk yılları Sovyet Rusya´nın sosyalist ideolojisini hayata geçirmeye çalıştığı zulüm dönemlerine denk gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı´nda Ruslar için- mecburen- savaşırken Almanların eline esir düşer, esir kampından kurtularak İngiltere´ye, Londra´ya yerleşir. Lakin burada çok ağır şartlarda yaşamaya çalışır. Yazar, 2011´de vefat etmiştir.

Edebiyat dili olarak Türkçeyi seçen yazar, bu durumu ?Türkçe bana anamın konuştuğu dil? diyerek açıklar.

?Deniz parçalanamaz?

Kırım´ın ve kendisinin yaşadığı sıkıntıları mülteci olduğu yıllarda sayısız eserle dile getirmeye çalışan Cengiz Dağcı, hatıralarında bu durumu, ?Ben yalnızca Kırım´ın yazarı değilim ama Kırım´ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliği ile yalnız ben yazabilirdim? diye iddialı bir cümle ile açıklar..

Yazarın bir anlamda hayat hikayesini anlattığı ?Korkunç Yıllar? adlı bir romanı bulunmaktadır. Ötüken Yayınları´ndan çıkan kitap, II. Dünya savaşı öncesi ve sırasında Kırım´da geçer. Kahramanımız Sadık Turan. Kırım´ın köylerinden? Bir gün gözlerinin önünde babasını alıp götürüyorlar. Baskılar artınca köylerini terk etmek zorunda kalıyorlar, yerlerine Ruslar gelip yerleşiyor. Kardeşlerinin ikisi de hastalıktan, doktorsuzluktan ölüyor, eve maddi katkı sağlamaya çalıştığı ilk zamanlarda babası, daha gitmemişken, Sadık Turan´a izin vermez, onun okumasını ister. ?Başımızdan geçenler, başkalarının da başına geldi; felakete milletçe uğradık Sadık. Bu milleti sizin gibi gençler kurtarmazsa kim kurtaracak? (S.23) diye açıklıyor babası durumu.

Sadık´ın içinde bulunduğu durumu etkileyen önemli olaylar da oluyor köyünde. Ruslar, köydeki camilerini yıkıyor. Hatırlatmakta fayda var. Sovyet Rusya´da, Stalin döneminde, sosyalist rejime uygun insan yetiştirmek için, 1925 ve 1945 yılları arasında tüm ibadethaneler - sinagoglar, kiliseler ve camiler- kapatılmıştır. Caminin yıkılması haliyle kahramanımızın öfkesini artırmıştır. Dolayısıyla bu dönemde kullandıkları dil de değişiyor. Ardından kahramanımız, toplumun bölündüğünü şöyle ifade ediyor: ?Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz.? (S.27)

2. Dünya Savaşı sürecinde Kırım

Sadık Turan, belirli makamlara gelmek ve biraz da baskıyla, 2. Dünya Savaşı´nda Rus üniforması giyer. Rus askerlerin yaşantısına alışamaz, zorla rakı tavsiyelerine? Fakat kaçamaz da. Alman cephesine gönderilir, burada Almanlarla savaşır. Savaşın bir bölümünde esir düşüyor, dayak yiyor, kampta Yahudilerin öldürüldüğünü görüyor, sonra da Almanların yanında yer alıyor.

Cengiz Dağcı, Sadık Turan üzerinden savaşın acımasızlığını, ikilemini, insanlar üzerinde bıraktığı olumsuz psikolojik durumu, Rusya egemenliğinde yaşamaya çalışmış Müslümanların içinde kaldığı zor durumu başarıyla anlatmış. Korkunç Yıllar, 2. Dünya Savaşı sürecinde Kırım ve buradaki Müslümanların hayat hikâyelerini okumak isteyenlere tavsiye edebileceğim bir kitap. Son sözü savaşın kahramanı Sadık Turan´a vereyim: ?Ana yurdum Kırım. Orada doğdum, orada büyüdüm. Asker oldum. Almanya´ya karşı harp ettim. Günün birinde esir düştüm. Bir yıl esir kaldım. Esirlikte hayat zordu. Hayat bize orada işkence oldu. Dayandım gene de. Hayata kırılmadım bile! Sonra harp ettiğimiz Almanlar tarafından serbest bırakıldık. Müttefik olduk onlarla. Alman üniforması giydik. Her şeyden önce, Alman hesabına Ruslara karşı savaşmaya yemin ettik. Doğru muydu? Bilmiyorum. Doğru, yanlış; kalbimin bana emrettiğini yaptım. Belki o günler hayatı olduğu gibi gördüm. Ama hayatın başka yolları varmış, ben ne bileyim.? (S.250)

Cengiz Dağcı, Korkunç Yıllar, Ötüken Neşriyat

_______________________

2. Dünya Savaşı´nda Kırım´Ä±n romanı: Korkunç Yıllar




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —