16 Eylül 1982: Katil İşgalci İsrail'in Sabra ve Şatilla Katliamı

16 Eylül 1982 tarihi, insanlık tarihinin en korkunç en barbar ve en vahşi katliamlarından biri sayılan Sabra ve Şatilla katliamını hatırlatıyor.

16 Eylül 1982: Katil İşgalci İsrail

16 Eylül 1982 tarihi, insanlık tarihinin en korkunç en barbar ve en vahşi katliamlarından biri sayılan Sabra ve Şatilla katliamını hatırlatıyor.

16 Eylül 2021 tarihi yakın geçmişin en kanlı ve vahşi katliamının 39. yıldönümüne işaret ediyor. 16 Eylül 1982 yılında Lübnan’daki Sabra ve Şatilla kampında meydana gelen katliamın, insanlık tarihinin şahit olduğu katliamların en vahşilerinden biri olduğu konusunda herkes hem fikir.
16, 17 ve 18 Eylül tarihlerinde çoğunluğu Filistinli mültecinin ikamet ettiği 20 bin nüfusluk Sabra ve Şatilla Mülteci Kampına karşı girişilen katliamda resmi rakamların aksine çoğu kadın, çocuk ve yaşlı 3500-5000 arasında insan can verdi.

Katliamın gerçekleştirilmesi işe şöyle oldu: Terör rejimi İsrail’in eski başbakanlarından Ariel Şaron’un komutasındaki işgalci Siyonist askerler 16 Eylül 1982 tarihinde Filistinli mültecilerin kaldığı ve Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyinde bulunan Sabra, Şatilla ve Burc el-Beracine kamplarını buralarda ikamet edenlerin herhangi bir yere kaçmalarını önleyecek şekilde kuşatmaya aldılar. Arkasından Lübnanlı Hıristiyan Falanjist milisler Siyonist askerlerin gözetimi altında kamplara girerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler. Lübnan hükümetinin açıklamasına göre bu katliamda toplam 991 kişi öldürüldü (resmi olmayan rakamlar 3500-5000). Bunlardan sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. Saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden çoğunun kimliği tespit edilemedi.

Katliam sonrasında hazırlanan raporlarda ifade edildiğine göre 16 Eylül 1982 akşamı katliamı gerçekleştiren falanjist milislerden biri söz konusu kampları kuşatma altında tutan Siyonist güçlerin subaylarından biriyle irtibat kurarak, yanında 45 kişinin olduğunu bunlar hakkında ne yapacağını sordu. Siyonist subay: "Tanrının istediğini yap" cevabını verdi. Raporda bildirildiğine göre falanjist milis aynı soruyu ikinci kez sorduğunda siyonist subay: "Onlar hakkında ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorsun. Bir daha bu hususu bana sorma" cevabını verdi. Bu cevap Siyonist askerlerin falanjist milislerle önceden anlaştıklarını, onlara gerekli talimatı verdiklerini ve sadece dünya kamuoyu önünde kendilerini temize çıkarmak için bir gerekçelerinin olması amacıyla bu katliamı kendi elleriyle gerçekleştirmekten kaçındıklarını bütün açıklığıyla göstermektedir.

Katliamlar, cinayetler, terör ve bunlara bağlı olarak kan ve gözyaşı üzerinde varlığını sürdüren işgal rejimi 1948 yılından beri dünyanın vurdumduymazlığı karşısında Filistin halkına karşı zulmüne hiç ara vermedi.

1948 yılında başlayan Nekbe’nin ardından bugüne kadar sayısız katliamlar gerçekleştiren işgal rejimi en son (2014) Gazze’ye karşı başlattığı 51 günlük savaşta yasaklanmış silahları da kullanarak binlerce insanı katletti ve yaraladı. On binlerce kişinin evsiz kaldığı Gazze adeta harabe şehre döndü.

 

FKaynak:ekrangazetesi.com