Önce bir televizyon programında, TL’nin yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi üzerine kendisine yöneltilen bir soruya, hazine ve maliye bakanının, “Yoksa siz maaşınızı dolar olarak mı alıyorsunuz?” karşı-sorusuyla mukabele ettiği görüldü.
Bir süre önce ülkemizde mukavelelerin yabancı paralar cinsinden yapılması yasaklanmıştı, o yasak hala devam ediyor mu, bilmiyorum. Bizde yasakların etkisi mendil kuruyana kadar sürer; o sebeple yasak bile olsa birileri maaşını dolar cinsinden de alıyor olabilir.
Herkes soru-cevabın başka yönüyle ilgilendi, ben ise ikisi arasında bir münasebet kuramadığım için, cevaba bakıp “Ne alaka?” diye düşündüm.
Daha sonra, yeni ekonomik planın tanıtım toplantısında, aynı bakanın, yine benzer bir soruyla karşılaştığında, “Ben döviz kuruna bakmıyorum, döviz kuru benim için önemli değil” tepkisini verdiği duyuldu.
Soru-cevap arasındaki münasebetsizlik bu kez de sırıttı.
Önem vermediği konularla da gerektiğinde ilgilenir insan.
Ekonomiden sorumlu bakanın o soruya doğrudan cevap vermesi beklenirdi.
Bakanın önemsiz gördüğü için ilgilenmediğini söylediği konuyu emekli maaşımı TL cinsinden aldığım halde es geçemiyorum. İki para arasındaki ilişki TL açısından kötüye gidiyorsa, her ay elime aynı miktarda geçen para ile çoğu ithal ihtiyaç maddelerinden daha az şey alabiliyorum çünkü.
İşin meraklıları market alışverişinin ana eksenini teşkil eden bazı temel ihtiyaç maddelerinde her ay fiyat değişimini de takip ediyorlar; onların verdiği bilgilere göre malların her hafta değişen ederleri yüzünden paramızın pula dönmesine az kaldı.
Nedir bu durumun sebebi Allah lillah aşkına?
AK Parti’ye yakın gazeteden 1 milyonluk cevap
AK Parti çevreleri konu üzerinde bakan kadar bile durmuyorlar. O hiç değilse ara sıra sorulara muhatap oluyor ve ağzından ‘dolar’ sözcüğü çıkıyor. AK Partililer TL konusunu bakana bırakmış gibiler ve konuyla hiçbiri ilgilenir görünmüyor.
Ya medya? Medyanın büyük bölümü “Bu da geçer yahu” havasında; “Reis ne yapar eder, paramızı yeniden eski değerine kavuşturur” diye düşünüyor olmalılar. “Karadeniz’de doğalgaz, Akdeniz’de petrol çıkmaya başlaması ile birlikte her şey değişecek” güvencesine bel bağlayanları da olabilir. Hatta aralarında “Bugün paramız karşısında değer kazanır görünen diğer ülkelerin paralarının başına bir haller gelir ve bir bakmışsınız en değerli para bizimki oluvermiş” diye düşüneni de varsa şaşırmam.
Hak yemek istemem. Bozuk saat bile günde iki kez doğru vakti gösterir. Elinde fenerle “Adam arıyorum” diye sokaklarda dolaşan Diyojen gibi, ben de, elimde büyüteç, AK Parti’nin değer verdiği gazetelerde, ekonomide, dış politikada, toplumsal dengelerde birikmiş sorunlara gerçekçi yaklaşarak kaleme alınmış haber ve yorum arıyorum.
“Olmayacak dua” demeyin, geçenlerde yazdığım gibi, her arayanın aradığını her zaman bulamayabileceğini bilirim, ama yine de bulanlar arayanlardır.
Nitekim ben de aradığımı Türkiye gazetesinde, ‘ekonomi servisi’ imzalı bir haberde buldum.
Haberin şu başlığı beni kendine çekti: “Biden gerilimi! Dolar 8 TL’ye yaklaştı”
Doların 8 TL’ye yaklaştığını kabul etmesi bile başlı başına haber bu haberin.
Müsamahanıza sığınarak yalnız ekonomik durumumuz bakımından değil dış politikaya yaklaşım açısından da çok açıklayıcı bulduğum bu haberi olduğu gibi aktarayım:
“Türkiye karşıtı başkan adayı anketlerde önde… ABD’de Biden seçilirse; D. Akdeniz ve Suriye’de millî çıkarlarımızla ilgili duruşumuzun hedef alınacağı öne sürülüyor. Bu gerilimle dövizde tırmanış sürüyor.
ABD seçimlerine artık sayılı günler kala, son anketlerde Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden’ın önde gitmesi, iç piyasada gerilimi tırmandırıyor. Bütün dünyada sakin seyreden döviz kurları, Türkiye karşıtı başkan adayının seçilme ihtimalinin yükselmesi ile içeride tırmanmaya devam ediyor. Dolar 7,94’ü görerek yeni zirve yaptı. Avro da 9,35 ile rekor kırdı. ABD’li yatırım bankası JP Morgan tarafından hazırlanan raporda da, Biden’ın başkan seçilmesi durumunda en çok kaybedecek para birimlerinin Türk lirası ve Rus rublesi olacağı iddia edildi.
ÜÇ KRİTİK PROBLEM
JP Morgan ‘ABD ile Türkiye arasında S-400 füzeleri, Doğu Akdeniz ve Suriye kaynaklı gerilimler artabilir. Bu da Türk varlıkları için olumsuz’ tahminini öne sürdü. Biden’ın geçmişte Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamalara işaret eden JP Morgan ‘Türkiye, füzelerin kurulumunu belirsiz bir geleceğe erteledi ve Başkan Donald Trump CAATSA yaptırımları kapsamında adım atmadı. Ancak Biden yönetimindeki ABD, Türkiye’ye karşı S-400’ler konusunda farklı bir duruş gösterebilir. Suriye’de Kürtler konusunda gerilimin artması da, YPG ile iş birliği yapan ABD ve Türkiye arasındaki tansiyonu yükseltebilir. Biden yönetimi, buna daha güçlü bir cevap verebilir’ yorumunu paylaştı. Bu arada Biden, Doğu Akdeniz konusunda da geçtiğimiz günlerde ‘Trump yönetimi, Yunanistan’a yönelik bölgede herhangi bir provokatif eylemden kaçınması, askerî tehditleri bırakması ve diplomasi için Türkiye’ye baskı yapmalı’ ifadelerini kullanmıştı. Yunanistan’ın eylemlerine ilişkin herhangi bir yorum yapmaması da dikkat çekmişti.
AYASOFYA ÇAĞRISI!
Biden ayrıca, 86 yıl sonra müzeden camiye çevrilen Ayasofya’nın tekrar müze statüsüne çevrilmesi konusunda da ‘Başkan Erdoğan’a, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi kararını geri alarak, Ortodoks inancı da dâhil olmak üzere herkesin eşit haklara sahip olabileceği müze statüsüne geri çevrilmesi çağrısı yapıyorum’ açıklamasında bulunmuştu. Biden’ın ocak ayında New York Times’a verdiği bir röportajda, Türkiye’deki seçilmiş iktidarı hedef alan ve geçen ay kamuoyuna yansıyan açıklamalarına da Ankara sert tepki göstermişti.
PANDEMİ SEBEBİYLE DÖVİZ GİRİŞİ AZALIYOR
Türkiye’de döviz arzı bu yıl pandemiden çok etkilendi. Ocak-eylül döneminde, geçen yılın aynı aralığına göre ülkenin ihracat gelirleri yüzde 10,9 düşüşle 118,3 milyar dolara geriledi. İthalat giderleri yüzde 1,5 artışla 156,2 milyar dolara çıktı. Dış ticaret açığı yüzde 79,6 artışla 38 milyar dolara tırmandı. Geçen yılın ilk yedi ayında 12 milyar dolar olan Türkiye’nin net turizm geliri ise bu yılın aynı döneminde 3 milyar dolara kadar geriledi. Yıl başından bugüne kadar yabancılar, pandemi endişesiyle borsadan 5,5 milyar dolarlık, Türk tahvili piyasasından da 8 milyar dolarlık çıkış yaptı. Bu süreçte devreye giren Merkez Bankasının da rezervleri etkilendi. Sonuç olarak döviz gelirlerinin düşmesi, kurlar üzerinde baskı oluşturuyor.”
Haberde yer alan bilgiler dış basını izlediğim için bana yabancı değil; yalnızca bizim gazeteleri okuyorsanız, hele baktığınız gazete AK Parti’nin takdirine mazhar olanlardan biri ise, yukarıdaki ayrıntıları ilk defa okuyor bile olabilirsiniz.
Haber çoktandır alışkın olmadığımız açık bir dille yazılmış. Şu bilgilere bakın: İhracat azaldı. Turizmden beklenen döviz gelmedi. Merkez Bankası’nın rezervleri tükendi. Borsadan yabancılar kaçtı.
Umarım ekonomiden sorumlu olanlar da haberi okumuşlardır.
Kendilerine yardımcı olmak için haberi aynen aktardım. Ekonomiden sorumlu bakan ileride aynı soruya yine maruz kalırsa, bu haberde yer alan ayrıntıların kendisinde bıraktığı izlenime uygun bir cevap verirse iyi olur.
“Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” veya “Ben döviz kuruyla ilgilenmiyorum” cevaplarından daha makul bir cevaba ihtiyaç var.
Joe Biden’in ABD’ye başkan olması engellenirse Türkiye’de bizim düze çıkabilmemiz umudu haberin içeriğinden kendini belli ediyor; herhalde fark etmişsinizdir…
“O konuda ne yapabiliriz?” diye düşünenler vardır herhalde.