Komisyonda PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme üzere İmralı Adası'na gidilmesi yönünde karar çıktı. CHP İmralı'ya gitmeme kararı aldı. Yeni Yol Grubu da İmralı Adası'na gitmeyecek.
İmralı'ya DEM Parti adına Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP adına Feti Yıldız, AKP adına da Hüseyin Yayman gidecek. "Evet" oyu veren EMEP ve TİP, Meclis'te grubu olmaması sebebiyle İmralı Adası'na heyette yer alamayacak.
"Büyük bir itiraz var"
PKK lideri Abdullah Öcalan ile yüz yüze görüşmeye büyük bir itirazın olduğunu ifade eden Çakır, "Aslında çevrimiçi görüşmeyi önerenler var. Mesela Yeni Yol Grubu bunu önermiş. Daha sonra CHP adına yapılan açıklamalarda da bu tür teknolojinin kullanılabileceğini dile getirdiklerini gördü. Yani aslında kademe kademe yaklaşımlar var. Kimisi Öcalan ile görüşmeyi külliyen reddederken, kimsi de uzaktan yapılması gerektiğini söylüyor. Burada tabii ki kilit nokta DEM Parti ile birlikte MHP olması" diye konuştu.
Ruşen Çakır, MHP biraz ayak sürüyor olsaydı komisyonda İmralı'ya gitme kararı çıkmayabileceğini ileri sürdü, "MHP gibi en uçta bilinen bir parti bunu yapınca AKP de Erdoğan da buna uymak zorunda kaldı. Buradaki temel mesele Öcalan'ın kabul edilip edilmemesi meselesi, muhatap alınıp alınmaması meselesi. Ama şurası da biliniyor ki ortada bir süreç varsa ve bu sürecin sonucunda bu komisyon kurulmuşsa burada Öcalan'ın varlığıyla bu oldu. Öcalan başından itibaren sürecin en önemli aktörlerinden birisi. Ve komisyon önerisini de ilk olarak dile getiren kişi" diye devam etti.
Ruşen Çakır şöyle devam etti:
"Aslında komisyona girdiği andan itibaren Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer partiler Öcalan'ın muhatap alınmasını kabul ettiler, kabul etmiş oldular. İYİ Parti kabul etmediği için girmedi. Diğerleri kabul etti ama o kabule bir sınır çizmeye çalışıyorlar. 'Tamam, onunla devlet görüşebilir ama bizim görüşmemiz gereksiz' diyenler var. 'Tamam, kendisiyle görüşülebilir ama ayağına gitmemiz gereksiz' diyenler var. Bütün bu kademelerin hepsinin ayrı ayrı bir anlamı var tabii ki. Şu haliyle o üç partinin temsilcisinin yani iktidarın iki büyük ortağı AKP ve MHP ile DEM Parti'nin temsilcilerinin oraya gidecek olması Türkiye için, Cumhuriyet tarihi için çok önemli bir olay olacak."
Türkiye'de kamuoyunun büyük bir kısmının Abdullah Öcalan'ın adını dahi duymak istemediklerini vurgulayan Çakır, "Fakat Türkiye'nin Kürt sorununu çözmeye kadar gidecek bir süreçten bahsediyorsak, bu süreç barış getirir. Ama sonuç olarak burada sayıca çokluğa bakmanın hakkaniyetli bir durum olduğunu asla düşünmüyorum. Zaten sayıca çokluğa bakılmış olsaydı Öcalan yakalandıktan kısa bir süre sonra idam edilmesi gerekirdi. Hatta bugün bile sorulsa çok büyük bir çoğunluğun buna 'evet' diyeceğini biliyoruz" dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin geçmişte bir mitingde ip attığını ve Erdoğan'a, "Al, Öcalan'ı as" dediğini hatırlatan Çakır, "Ama şimdi aynı Devlet Bahçeli Öcalan'dan 'kurucu önder' olarak bahsediyor. Buradaki mesele dönüp dolaşıp Öcalan realitesini tanımak meselesi" diye konuştu.
"Süreç kötü yönetildi"
Çakır şöyle devam etti:
"Ama şunu da özellikle vurgulamak lazım: Özellikle Erdoğan, kısmen MHP ve aynı şekilde çok ciddi bir şekilde DEM Parti bu İmralı'ya gitme meselesini çok kötü yönetti. Ve çok kötü yönettikleri için de kendi aralarında baş başa kaldılar. Yanlarına bir dördüncüyü bile alamadılar. Bunun sorumlusunun sadece 'Biz yokuz' diyenler olduğunu asla düşünmüyorum. Herkesin ortak becerdiği bir beceriksizlik diyeyim. Ama şunu da özellikle vurgulamak istiyorum: Bu süreçte o görüşme çok kritik bir öneme sahip."