Tarih: 26.07.2025 13:31

“Suriye’de Aşiretler Sahipsiz Kalanlara ‘Sığınak’ Oldu”

Facebook Twitter Linked-in

Bir Arap aşireti lideri, kameralara dönüp ağır ağır bir cezveyi yere boşaltırken, "Zafer kazanana kadar kahve içmeyeceğiz" diyor. Suriye'de (hatta geniş Arap toplumunda) kahve, yalnızca bir içecek değil; barışın, ağırlamanın, söze başlamanın sembolüdür. Artık kahve fincanları boş, kana doymuş toprak gergin.

Suriye'nin güneyinde, devrimin ardından kısa süreli bir sessizliğe bürünmüş olan Süveyda vilayetinde yeniden silah sesleri yükseldi. Dürzi silahlı gruplar, İsrail'in açık desteğiyle Şam yönetimine karşı pozisyon alıyor; Dürzilerin yoğun yaşadığı bölgelerde merkezi otoriteyi tanımadıklarını ilan ediyor. Bu gerilim, Dürzi milisler ile Arap aşiretleri arasında çatışmalara dönüştü. Arap aşiretleri, bu mücadeleyi bir varoluş savaşı olarak tanımlıyor. İsrail'in gölgesiyle cesaret bulan Dürzi silahlı gruplar, Süveyda'da sadece siyasi bir pozisyon değil, fiili bir hâkimiyet kurma yoluna gitti. Çatışmaların ardından, muhtemelen bir askerî taktikle, Şam yönetiminin bölgeden çekilmesi, yüzlerce silahlı Arap aşiret mensubunun Süveyda'ya akmasına neden oldu. Buraya akın eden savaşçılar, Dürzi milislerle şehir merkezinde çatıştı.

Bu çatışma, Suriye'de devletin değil, yerel aktörlerin birbirine sorular sorduğu bir dönem başlattı. "Sen kimsin?", "Bu toprak kimin?", "Söz kimin ağzında başlar?" gibi kadim sorular, şimdi tekrar silahların gölgesinde yanıt arıyor.

Suriye'de aşiret yapısı, yalnızca sosyolojik bir detay değil; güç, meşruiyet ve aidiyetin dokusudur. Bu dokuyu en iyi bilenlerden biriyle, Suriye Kabile ve Aşiretleri Yüksek Konseyi Başkanı Mudar El Esad ile konuştuk. Bu röportaj, hem Arap aşiretlerinin çatışmadaki pozisyonunu anlamak hem de Suriye'nin yeni dengelerini kavramak açısından kritik bir tanıklık sunuyor. Çünkü bazen kahve içilmiyorsa, mesele sadece uykusuzluk değildir. O, aynı zamanda uyuyamayan bir toplumun öfkesidir.

 

DEVLET OTORİTESİ ZAYIFLADIĞINDA AŞİRET ÖN PLANA ÇIKAR

Suriye'de aşiret kavramı ne anlama geliyor?

 

Suriye'de aşiret, kan bağına, yani soy ve nesebe dayanan bir sosyal birimdir. Aşiret üyeleri genellikle ortak bir ataya dayanan akrabalardan oluşur. Küçük bazı aşiretler ise kendilerini korumak amacıyla daha büyük aşiretlerle ittifak yapar ya da onlara bağlanırlar. Suriye'deki aşiretler genel olarak güçlü, birbirine bağlı ve dayanışma içindedir. İslam öncesi dönemlerden beri varlıklarını sürdüren bu yapılar, günümüzde de erkeklik, cesaret, cömertlik, mertlik, mazluma yardım etme ve zor durumdakine el uzatma gibi değerlerini korumaya devam etmektedir.

 

Aşiret yapısının bugünkü Suriye toplumundaki geçerliliği nedir?

Sürekli bir gelişim ve güncellenme sürecinde. Bu yenilenme, özellikle birçok aşiret mensubunun yükseköğrenimlerini gerek Suriye'deki gerekse Türkiye'deki ya da Avrupa, ABD ve bazı Arap ülkelerindeki üniversitelerde tamamlamış olmalarıyla kendini göstermektedir. İnsani ve teknolojik gelişmelere rağmen aşiretler hâlâ kendi içlerinde güçlü bir dayanışma sergiliyor, hatta bu bağlar her geçen yıl daha da kuvvetleniyor. Bunun en önemli nedeni ise resmî otoritenin zayıflığı. Devlet otoritesi zayıfladığında aşiret ön plana çıkar, adeta bir devlet gibi işlev görmeye başlar ve bireyler için gerçek bir sığınak hâline gelir. Toplumun üyeleri, devletin koruyucu şemsiyesi çekildiğinde, güvenlik ve destek arayışıyla aşiretlerine yönelirler. Aşiret onlar için güvenli bir liman ve sıcak bir kucak olur. Bu durum, son on dört yılda Suriye'de devlet kurumlarının çökmesiyle birlikte çok net şekilde gözlemlendi.

 

Aşiretlerin tarihsel olarak merkezi otoriteyle ilişkisi nasıldı?

Tarihi olarak Suriye'de aşiretlerle merkezi otorite arasındaki ilişki, karşılıklı çıkar esasına dayalı bir ilişkiydi ve mevcut iktidarın doğasına göre şekilleniyordu. Bazı yönetimler, aşiretleri desteklemişlerdir; çünkü aşiretlerin toplumsal barışın sağlanmasında, aşırıcılığın ve terörün önlenmesinde önemli roller üstlenebileceği düşünülüyordu. Ayrıca aşiretler, özellikle kırsal alanlarda ve çöl bölgelerinde toplumsal yapının korunmasına katkı sağlıyorlardı.

Bilindiği üzere Suriye'de kırsal bölgeler ve çöl bölgeleri ülke coğrafyasının yüzde 65'inden fazlasını oluşturmaktadır. Bu bölgeler, Arap, Kürt ve Türkmen aşiretlerinin yoğun olarak yaşadığı alanlardır. Bu topluluklar, özellikle 1946 yılında Fransa'dan bağımsızlığın kazanılmasından sonra güçlü bir toplumsal doku oluşturmuşlardır. Bu farklı aşiret yapıları arasında ciddi bir çatışma yaşanmamış, aksine güvenlik, istikrar ve toplumsal barışın sağlanmasında önemli roller üstlenmişlerdir.

 

AŞİRETLERİN BÜYÜK KISMI DEVRİME KATILDI

 

2011 sonrası Suriye İç Savaşı'nda Arap aşiretlerinin rolü ne oldu?

Öncelikle, 2011 yılında Suriye'de yaşananlar bir iç savaş değil, halk ayaklanmasıydı. Bu bir devrimdi; Arap aşiretlerinin, şehir halkının, kırsal bölgelerin ve çöl bölgelerinin evlatlarının katıldığı bir Suriye devrimiydi. Bu devrime Suriye halkının hemen hemen tüm etnik, mezhepsel ve aşiretsel yapıları katıldı. Arap aşiretleri bu devrimde çok önemli bir rol oynadı. Arap aşiretlerinin büyük çoğunluğu devrime katıldı ve Esad rejimine karşı halkın safında yer aldı. Rejimle, Hizbullah milisleriyle, İran'ın müdahalesiyle, Fırat ve Cezire bölgelerindeki PKK varlığıyla mücadele etti. Evet, bazı aşiret mensupları, şeyhler ya da ileri gelenler rejimle birlikte hareket etti; bazıları İran, Rusya, Hizbullah ya da PKK'nın yanında yer aldı. Ancak bunlar azınlıktaydı. Suriye'deki aşiretlerin, kabilelerin şeyhleri, liderleri ve ileri gelenlerinin çoğu Suriye devrimini destekledi ve dış müdahalelere karşı durdu.

 

Son dönemde Dürzi milislerle Arap aşiretleri arasında yaşanan çatışmaların arka planında ne var?

Birinci konu Süveyda'da yaşayan bedevi aşiretleri ile Süveyda'daki Dürzi aileler veya Cebel el-Arab bölgesindeki Dürzi halkı arasındaki ilişkilerdir. Çünkü sorunlar esasen toprak, su, koyun ve develerin bakımı gibi meseleler ve diğer bazı problemlerden kaynaklanmaktadır. Yani gerçek sorun, etnik, mezhebî ya da dinî değildir; bu sorunlar, Hafız Esad rejiminin 1970'ler, 1980'ler ve 1990'larda Dürzilerle Arap aşiretleri arasında fitne ve entrikalar çıkarması sonucu ortaya çıkmıştır. Özellikle arazi ve çöl topraklarında verilen belgeler veya tapular konusunda sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunlar zaman zaman çözülmüş, zaman zaman ise gün yüzüne çıkmıştır. Ancak 2011 sonrasında, çoğu bedevi Arap aşireti Suriye Devrimi'nin yanında yer alırken, Dürzi dinî liderlerinden bazıları, özellikle Şeyh El-Hicri, Esad rejiminin yanında durmuştur. Şeyh El-Hicri şu anda İsrail tarafından desteklenmekte olup, onun unsurlarının Süveyda şehirlerinde, köylerinde ve kasabalarında İsrail bayrağı kaldırdığını gördük. Kendisi, İsrail'den, Esad rejiminin artıkları ve PKK'dan maddi, siyasi, askerî destek ve medya desteği almaktadır.

 

mudar el-esad

Mudar el-Esad – Suriye Kabile ve Aşiretleri Yüksek Konseyi Başkanı

 

HİCRİ MİLİSLERİ, BEDEVİ SİVİLLERİ KATLETTİ

 

Suriye ordusunun çatışma bölgesinden geri çekilmesi planlı bir stratejinin parçası mı?

Suriye devletinin askerî çekilmesi bağlamında, Türkiye, Amerika, Ürdün, Suudi Arabistan, Katar ve diğer bazı ülkeler arasında anlaşmalar yapıldı. Bu süreçte, bazı Dürzi aşiret reislerinin davetiyle İsrail'in Suriye Arap Ordusu'nu vurması üzücü, kınanması gereken ve kabul edilemez bir durumdur; çünkü Suriyelilerin İsrail'e dayanarak orduyu ya da Suriye hükümetini vurması doğru değildir.

Suriye ordusu ve güvenlik güçlerinin Süveyda'dan çekilmesi, özellikle ağır, orta ve hafif silahlara sahip Hicri milisleri tarafından Bedevi ve Arap aşiretlerine karşı korkunç suçların işlenmesine yol açtı. Bu milislerin içinde, Esad rejimi artıkları, PKK veya Suriye'nin iyiliğini değil, ülkede kaosun devamını isteyen bazı ülkelerden getirilen keskin nişancılar da bulunmaktadır.

İsrail, bu milislere büyük destek vererek Güney Suriye bölgesinin kontrolünü ve denetimini elinde tutmayı amaçladı. Ancak farklı Suriye vilayetlerinden Arap aşiretlerinin Süveyda'ya girmesi, fitneyi bastırmaya, bölünme sürecini engellemeye ve İsrail destekli paralı askerleri zayıflatmaya katkı sağladı. Böylece, Süveyda halkı ve çoğunlukla Dürzi toplumu, Suriye devrimine ve Şam hükümetine destek vererek İsrail ve ona bağlı çetelere karşı durmayı başardı.

 

Devamı >>>

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —