Tarih: 24.11.2025 22:56

Sudan’daki iç savaşın tarihsel, ekonomik ve jeopolitik kökleri

Facebook Twitter Linked-in

Osmanlı döneminde bağımsız bir sultanlık olan Darfur; çok geniş bir coğrafyaya yayılan bir bölge olması, karmaşık bir nüfus yapısına sahip olması gibi sebeplerle yönetilmesi zor bir bölge haline geldi. Diktatör Ömer el Beşir'in yönetiminin bir halk ayaklanmasıyla devrilmesinden önce de Darfur sorunlu bir bölgeydi ve merkezi yönetimle silahlı çatışma içerisinde olan silahlı gruplara ev sahipliği yapmaktaydı.

Faşir katliamıyla dünya gündemine gelen Sudan'daki iç savaş 2023'ten bu yana bütün hızıyla sürüyor. Savaş ilk çıktığında taraflardan birinin, (muhtemelen merkezi yönetimi temsil eden Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Burhan'ın) hızla karşı tarafı etkisizleştirerek ülke çapında kontrolü ele alacağı tahmin edilmiş, iç savaşın hızla sönümleneceği öngörülmüştü ancak hiçbir şey tahmin edildiği gibi gelişmedi. Çatışmalar hızla boyutlandı, farklı uluslararası aktörlerin devreye girmesiyle içinden çıkılmaz bir hal aldı. Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) desteğini alan Hızlı Destek Güçleri (HDK)'nın kendisine yeni finansal kaynaklar sağlayabilmesi, onu Sudan ordusu karşısında güçlü bir aktör haline getirdi.

Sorunun kökeni

Tarımsal ve hayvansal zenginliklerin yanı sıra altın gibi değerli madenlere sahip olmasına rağmen Darfur sürekli olarak ötekileştirme, kalkınma eksikliği ve temel hizmetlerin yokluğunun yarattığı sorunlarla boğuşan bir bölge haline gelmiştir. Bu durum, bileşenleri arasında mağduriyet ve dışlanmışlık duygularının artmasına, toplumsal ve siyasi gerginliğin kökleşmesine yol açmıştır.

Darfur bölgesinde yaklaşık 7 milyon kişi, iç içe geçmiş bir kabile yapısı içinde yaşıyor. Bu yapıya iki ana grup öncülük etmekte: Rizeygat ve Mahamid gibi göçebe Arap çobanlar ve Fur, Zaghawa ve Mesalit gibi yerleşik Afrikalı çiftçi gruplar.

1970'lerden bu yana art arda yaşanan kuraklık dalgalarıyla birlikte, çobanlar ve çiftçiler arasındaki doğal kaynaklar, özellikle de otlaklar ve su üzerindeki rekabet kızışmıştır. Bu durum, gerilimlerin tırmanmasına ve giderek tekrar eden silahlı çatışmalara dönüşmesine neden olmuş, çatışmaya aynı zamanda etnik boyut katmıştır.

 

Muhammed Hamdan Dagalo, (Hemedti).

Muhammed Hamdan Dagalo, Hemedti.

 

Bölgesel boyut ve dış müdahaleler

1980'lerde Darfur'daki çatışma, hızlanan siyasi gelişmeler nedeniyle yeni bir bölgesel boyut kazanmıştır. Sabık Libya lideri Muammer Kaddafi, zamanında, Sudan-Çad sınırının her iki yanında yaşayan Arap kabilelerine doğrudan destek sağladığı "Arap Kemeri" projesini başlatmıştı. Bu durum, bölgedeki kabile yapıyı militarize etmiş ve geleneksel istikrar direği olan yerel idarenin rolünü zayıflatmıştır.

Öte yandan, coğrafi olarak Batı Sudan ve Doğu Çad arasında uzanan Zaghawa kabilesine mensup İdris Déby, Çad'da iktidarı devralmıştır. Bu durum, sınır ötesi kabile dengelerini Hartum, N'Djamena ve Trablus arasındaki siyasi rekabet denklemine sokmuş ve Darfur'u bölgesel çekişmelere açık bir sahne haline getirmiş durumda.

2003 yılında Sudan Kurtuluş Hareketi ve Adalet ve Eşitlik Hareketi'nin (JEM) siyasi ve ekonomik ötekileştirmeyi protesto etmek amacıyla El Faşir havaalanına düzenlediği saldırıyla isyan başladığında, bölge yerel mağduriyetlerle bölgesel hesapların kesiştiği bir sahneye dönüşmüş, bu da krizin karmaşıklığını derinleştirmiş ve süresini uzatmıştır. Çok enteresandır: AEH lideri Halil İbrahim, İslamcılığın en önemli teorisyenlerinden Hasan Turabi'nin öğrencisiydi. Hiçbir zaman İslamcı olduğunu reddetmeyen Halil İbrahim, garip bir şekilde İslamcı Hartum yönetimine karşı savaş başlatmıştı.

Başkan Ömer El Beşir rejimi, Darfur isyanıyla stratejik bir zayıflık anında karşı karşıya kalmıştır. Nitekim Beşir yönetimi o dönem Sudan Ordusu (SAF), Güney'de John Garang liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi'ne karşı şiddetli bir savaş yürütmekle meşguldü. Bu saha baskısı altında hükümet, bölgedeki silahlı hareketlere karşı düzensiz bir güç olarak hizmet etmek üzere, daha sonra Cancavid (Janjaweed) adıyla bilinen yerel Arap kabile milislerini silahlandırma alternatifine başvurmuştur.

Bu milisler savaşta etkili olsalar da, disiplinden yoksundular ve hızla yağma ve sınır ötesi kaçakçılığa dayalı savaş ekonomisine angaje, kontrolden çıkmış bir şiddet aracına dönüştüler, bir çok katliama imza attılar. Bu, Darfur'daki güvenlik ve insani manzarayı daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir.

 

Devamı >>>




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —