Türkiye'de sosyal medya, son günlerde nefret söylemi ve ırkçılık tartışmalarıyla yeniden gündemde. Akademisyenlerden siyasilere, sıradan kullanıcılardan kanaat önderlerine kadar birçok kesimde nefret içerikli dilin sıradanlaşması, toplumsal barış açısından kaygı verici bir tablo ortaya koyuyor.
AKADEMİSYEN PAYLAŞIMI VE "İNSAN ALT TÜRLERİ" TARTIŞMASI
Prof. Dr. Bengi Başer'in, "Hırtlar Vadisi" görseliyle yaptığı ve "insan alt türleri" ifadesini kullandığı paylaşım, kısa sürede büyük tepki çekti. Diyarbakır ve Şanlıurfa baroları, bu ifadelerin açıkça nefret suçu olduğunu belirterek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Sağlık Bakanlığı'na da disiplin soruşturması çağrısı yapıldı.
Başer'in, "etnik grupları değil, toplumu rahatsız eden insan tiplerini kastettim" yönündeki savunması ise tartışmayı yatıştırmadı. İnsan hakları savunucuları bu açıklamanın sorumluluktan kaçma girişimi olduğunu vurguladı.
"HIRT" SÖZCÜĞÜ VE DOLAYLI IRKÇILIK
Son dönemde sosyal medyada "Kürt" kelimesi yerine "hırt" denilmesi, dil üzerinden örtülü bir ırkçılık üretildiği eleştirilerine yol açtı. Bu durum, toplumsal önyargıların mizah ya da argo görünümü altında yeniden üretildiğini gösteriyor. Dilin böylesine dönüştürülmesi, ırkçılığı daha kolay dolaşıma sokuyor.
IRKÇILIKLA ÖVÜNME: "ÖYLEYSEM NE OLMUŞ"
Gazeteci Ozan Gündoğdu'nun da işaret ettiği üzere, artık ırkçı olarak tanımlanmak sosyal medyada caydırıcı değil, adeta bir kimlik beyanına dönüşmüş durumda. "Öyleysem ne olmuş" tavrı, nefret söylemini sıradanlaştırıyor ve tartışmanın önünü kapatıyor. Böylece ırkçılık, kınanması gereken bir tavır olmaktan çıkıp, alenileştirilen bir duruş haline geliyor.
SİYASETİN SESSİZLİĞİ
Irkçılığın en yoğun tartışıldığı alanlardan biri siyaset olsa da bu tartışmaların gündeme taşındığı sosyal medya diline karşı kayda değer bir itiraz yükselmiyor. Özellikle Zafer Partisi ve milliyetçi çevrelerde sertleşen söylemler, kamuoyunda daha büyük bir tepki doğurması gerekirken, çoğunlukla sessizlikle geçiştiriliyor. Bu da nefret dilinin siyasi alanda meşruiyet kazanmasına zemin hazırlıyor.
SESSİZ KALMAK TEHLİKEYİ BÜYÜTÜYOR
Sosyal medyada giderek normalleşen ırkçılık ve nefret söylemi, sadece dijital tartışmalarla sınırlı kalmıyor; toplumun farklı kesimlerini karşı karşıya getiren bir tehdit haline geliyor. Akademik unvanların, siyasi otoritelerin ya da popüler hesapların bu dili kullanması, sorunu katmerli hale getiriyor. Irkçılık sıradanlaşırsa, birlikte yaşama kültürü yara alır ve bunun telafisi kolay olmaz.
Kaynak: turkishpost.net