Ayn el-Hilve Kampı'na yönelik saldırı hakkında öfke dolu açıklama
Bugün Ayn el-Hilve Mülteci Kampı'nda yaşananlar sıradan bir saldırı değil; sivillerle dolu bir kampı ve çocuklarla gençlerin oyun oynadığı bir sahayı hedef alan vahşi ve alçakça bir katliamdır. Siyonist işgal, insanlığın tüm sınırlarını aşmış; Filistinli kanını nerede bulursa dökmeyi kendine hak gören bir canavara dönüşmüştür… Gazze'de, Batı Şeria'da, Lübnan'da ve dünyanın neresinde bir Filistinli varsa orada.
Bu saldırı, Arap ve İslam dünyasının içine düşürüldüğü zayıflığı ve uluslararası toplumun utanç verici sessizliğini fırsata çeviren işgalcinin, soykırım politikalarını daha da ileri götürme cesaretidir. Böyle bir düşman; hukuktan, insanlıktan ve ahlaktan anlamaz. Onu durduran tek dil vardır: Gücün, caydırıcılığın ve karşılık vermenin dili.
İşgal ordusunun "eğitim alanı" yalanı ise suçunu örtmeye yönelik acınası bir bahaneden ibarettir. Herkes biliyor ki hedef alınan yer, kampın çocukları ve gençlerinin spor yaptığı açık bir oyun sahasıdır. Saldırıda vurulanlar, o sırada orada bulunan masum gençlerdi. Yalan söylemek, suçunu meşrulaştırmaya çalışmak ve sonra bir yalan daha uydurmak… Siyonist zihniyetin alışıldık yöntemidir.
Bugün biz düşmanı muhatap almıyoruz; onun barbarlığı bellidir.
Biz, halkımıza, ümmetimize ve tüm özgür insanlara sesleniyoruz:
Bu azgın düşmanı durdurma zamanı gelmiştir.
Onu frenleyecek, sınırına çekecek ve işlediği zulmün bedelini ödetebilecek tek yol, onun anladığı dille konuşmaktır: Direniş, güç, kararlılık ve caydırıcılık.
Bu canavar, karşısında zayıflık ve sessizlik bulduğu sürece durmayacaktır. Onun vahşetinin sınırlarını yalnızca bizim direncimiz çizer.
Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Çocuklarımızın kanı; bu suçluları lanetleyen, halkımızı ve ümmetimizi harekete geçmeye sevk eden bir çağrı olsun..