Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Genel İlişkiler Ofisi Eş Başkanı Hasan Muhammed Ali, Rûdaw'a yaptığı açıklamada, "Merkezi olmayan bir yönetim, siyaset ve ekonomi istiyoruz" dedi.
Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Genel İlişkiler Ofisi Eş Başkanı Hasan Muhammed Ali, Özerk Yönetim, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve Şam hükümeti arasındaki görüşme ve müzakere süreci, oluşturulmak istenen merkez modeli, 26 Nisan'da yayımlanan Kürtlerin ortak deklarasyonu ve Roj Peşmergeleri'ne ilişkin konuları Rûdaw'a değerlendirdi.
Demokratik ve geniş kapsamlı ademi merkeziyetçi model
Rojava olarak Suriye'den talep ettikleri yönetim biçimine ilişkin Hasan Muhammed Ali, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bizim bakış açımıza göre, ihtiyaç duyulan yönetim biçimi, ademi merkeziyetçi, Suriye toplumunun yapısına uygun, dünyadaki başarılı tecrübelerden yararlanan demokratik bir sistem olmalıdır.
Bahsettiğimiz ademi merkeziyetçi sistem, kapsayıcı, yönetimsel ve siyasi yönden birlik içerisinde, mali yönlerden bütüncül bir yapıya sahip olmalıdır. Çünkü bu unsurlardan biri olmadan oluşturulacak bir yönetim, Suriye halkının arzuladığı sonuçları doğuramaz."
MSD Eş Başkanı, Suriye'nin etnik ve dini açıdan çok renkli bir ülke olduğunu hatırlatarak, bu çeşitliliği ve hakları koruyacak en uygun çerçevenin demokratik ademi merkeziyetçi model olduğunu belirtti.
Hasan Muhammed Ali'ye göre önerdikleri demokratik ademi merkezi yönetim şekli , siyasi ve mali alanlar arasında denge sağlayacak; her toplumun kendi iç işlerini bağımsız yürütmesine, demokratik temsili güçlendirmesine ve aynı zamanda devletin birliğini, ulusal temellerin eşit biçimde korunmasını mümkün kılacak.
Uyum Mekanizması ve Uzlaşı Formülü
MSD yetkilisi, ulusal bir uzlaşı formülüne ulaşma yöntemi hakkında da şunları söyledi:
"Suriye'ye uygun bir merkez modeline ulaşmak için aşamalı ve uyumlu bir süreç gerekiyor. Bunun için anayasal, idari ve mali alanlarda uzmanlardan oluşacak bağımsız bir uzmanlar komitesi kurulmalı.
Komite, tüm bölgeleri temsil etmeli; Suriye toplumunun (etnik ve dini) bileşenlerinin yanı sıra siyasi ve sivil güçlerin temsilcileri de yer almalı.
Çalışmalar, tüm tarafların rızasını alacak kapsamlı bir uzlaşı formülüne ulaşma hedefiyle yürütülmeli; bu formül, tarafların kendi hak ve kimliklerini koruma güvencesi sunmalıdır."
MSD'nin görüşme ve Kürt Belgesi konusundaki tutumu
Rojavalı yetkili, MSD'nin müzakere heyetinde yer almadığını ancak süreci takip ettiklerini belirterek şunları dile getirdi:
"Biz, MSD olarak müzakere heyetinin bir parçası değiliz; ancak gelişmeleri takip ediyor, görüş alışverişinde bulunuyoruz. Şu ana kadar müzakere heyeti tarafından öne çıkarılan en temel fikir, ademi merkezi bir yönetim modelidir.
Bu prensip üzerinden bir uzlaşma başlangıcı oluşmuş durumda, ancak ayrıntılar ilerleyen aşamalarda her iki tarafın uzman komiteleri arasında ele alınacaktır."
Hasan Muhammed Ali ayrıca, Rojava Kürtlerinin 26 Nisan'da yayımladığı siyasi birlik deklarasyonu hakkında da konuştu.
"Önemli ve uygun bir belge"
Ali bu konuda şu ifadeleri kullandı:
"Söz konusu belge (ENKS ile Kürt Ulusal Birlik Partileri arasında, ayrıca her iki çerçevenin dışında kalan bazı siyasi aktörlerin de katılımıyla imzalanan belge), bizim açımızdan önemli ve uygun bir belgedir.
Kürt karakteri taşıyor ancak 16 maddelik belgenin 11 maddesi Kürt meselesinin çözümüne özgü, geri kalan kısmı ise ulusal konulara odaklanıyor. Bu da gösteriyor ki belge, ulusal meselelerin çözümüne katkı sunma ve Suriye'deki karmaşık tarihsel sorunlara çözüm önerme niyeti taşıyor.
Bu nedenle belgenin görüşülmesi, müzakerelere dahil edilmesi gerekir; çünkü pratik düzeyde çözüm yollarını yakınlaştırabilir."
Mazlum Abdi – Ahmed Şara anlaşması
10 Mart'ta, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı General Mazlum Abdi ile Suriye Geçici Devlet Başkanı Ahmed Şara arasında bir mutabakat imzalanmıştı.
Hasan Muhammed Ali bu anlaşmaya dair şunları söyledi:
"General Mazlum Abdi ile Sayın Ahmed Şara arasında imzalanan bu belge, yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde olumlu bir yankı buldu. Pratik bir çerçeve olarak görülüyor ve Suriye'yi doğru yola yöneltebilecek bir adım olarak değerlendiriliyor."
Ali, sorunların hâlâ karmaşık ve zor olduğunu ancak diyalog ve siyasi çözüm dışında alternatif bulunmadığını vurguladı:
"Siyasi çözüm yolunun reddi ya da sürecin iç çatışma ve kaosa sürüklenmesi, tüm taraflar için zararlıdır. Bu durum, Suriye halkının çektiği acıları her düzeyde artırır.
Gerçekçi çalışma mekanizmalarıyla hızlı biçimde ilerleyecek bir anlaşma, Suriyelilerin umutlarını artırır. Ancak en başta Şam hükümeti, bu konuda ciddi ve bağlı bir tutum göstermelidir ki anlaşma sadece kâğıt üzerinde kalmamalı."
Roj Peşmergeleri meselesi
Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Roj Peşmergeleri hakkında ise Hasan Muhammed Ali şu anda şunları söyledi:
"Roj Peşmergeleri meselesi askeri bir konudur ve doğrudan bizim alanımıza girmiyor. Bu mesele, DSG ve ilgili güvenlik kurumlarının sorumluluğundadır. Görüşümüze göre, Roj Peşmergeleri yasal ve kurumsal çerçevede DSG'ye katılmalıdır. Çünkü birleşik bir güç, IŞİD gibi terör tehditlerine karşı koymak, kuzey ve doğu Suriye bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak ve kazanımları korumak açısından gereklidir."
Kürtlerin Birliği ve dayanışması
Hasan Muhammed Ali, Kürtlerin tarihi bir dönemeçten geçtiğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:
"Kürtler bugün kader belirleyici bir aşamadan geçiyor. Kürt güçleri ve demokratik hareketler birbirleriyle dayanışma içinde olmalı, birbirlerine destek vermelidir. Çünkü kazanımları korumanın temeli ulusal dayanışmadır."
Kaynak: rudaw.net