Kabul edelim, -etmesek de değişmez- Türkiye dahil İslam ülkelerinin Gazze'de yaşanan katliama karşı yapacak bir şeyi yok. Belki baştan vardı ama artık açıkça yok. Hepsi onur kırıcı bu tabloya mahkumdur. İstenseydi ve kararlı olunsaydı, bu noktaya gelmeyecek bir vahşeti seyrediyoruz. İslam ülkeleri ABD üzerindeki kısıtlı da olsa var olan tesir güçlerini harcamak istemedi ve İsrail'e de gün doğdu.
Şimdi daha onur kırıcı bir durum yaşanıyor. Buna karşı belki sicilin birazını temizlemek mümkün olabilir. Türkiye dahil İslam ülkelerinin Gazze'de insanların açlık ve susuzluktan öldürülmesine karşı yapacak çok şeyi var. İsrail yönetimi, Gazze'ye gıda ve su ulaşımını engelleyerek açlığı bir silah haline getirdi. Artık günlük ölüm raporlarının büyük kısmını açlık gerekçesi oluşturuyor. Önceki son üç günde 21 çocuk açlıktan öldü. Haftalardır açlıktan ölenlerin sayısı ise yüzlerle ifade ediliyor. Yüzbinlerce Gazzeli aç yaşıyor ve onbinlercesi ölümle yüzyüze…
Niye? Çünkü İsrail gıda yardımlarını engelleyebiliyor ve bunu tıpkı insanlara bombalarla ölüm yağdırırken nasıl rahatsa öyle yapabiliyor. Çünkü Gazze'de olup bitenleri kaygıyla izleyen bütün ülkeler bombalı katliama karşı nasıl sessizse açlıktan ölümlere de öyle…
Kim ne yapabilir? Bu kez birçok ülke çok şey yapabilir. Sonuçta, önce çocukları öldüren açlık ve susuzluktan söz ediyoruz.
Gazze konusunda en duyarlı, en üzülen ve en çok konuşan ülkenin biz olduğunu söylediğimize göre görev de en başta bize düşüyor. Sözün ve üzüntünün ötesine geçmek görevi bizimdir. Diplomatik gücümüz, siyasi ağırlığımız savaşı durdurmaya ve soykırımı önlemeye yetmese de gıda yardımlarının önündeki engeli kaldırmaya yetebilir. Eğer iddia edilenin bir kısmı kadar bile diplomatik gücümüz varsa bu Gazze'ye gıda ve suyun ulaşmasını sağlar. Böylelikle, sözün ilerisine geçeriz ve insanların gerçekten umudu oluruz.
Mesele açlık olduğu için bunun üzerinden diplomasi yürütmek daha kolaydır. Muhatap ve ortak bulması mümkündür.
Bugüne kadar Gazze için ikili-üçlü ülkeler arası bir mekanizma dahi kurmaya teşebbüs etmedik ama bu konuda hamle yapabiliriz. Gazze'ye herkes yardım gönderiyor, bir o kadarı da göndermek istiyor. Kapıları açtırmak ve o yardımları masum insanlara ulaştırmak da bizim görevimiz olsun; bunun için çaba göstermeye değmez mi?
Diplomatik hamlelerin en meşru ve ahlaki olanı insanları açlık yoluyla ölümden kurtarmaktır. İktidar hareket geçsin, Hariciye kolları sıvasın gözüne kestirdiği birkaç başkenti zorlasın, ortak ses çıksın… Bu ülkelerin bazısı Körfez'den bazısı Avrupa'dan olsun ki bir araya gelmeleri işe yarasın. Bütün dünyanın sempati duyacağı ve destekleyeceği bir girişim olur bu.
Bir saatlik gecikmenin bile onlarca insanı tehlikeye attığı bir ortamda hızlı davranmak gerekir. İnsanlığın tahammül sınırlarını defalarca aşmış bir katliamın en vahşi şekline karşı sessiz kalmak artık yüz kızartıcıdır. Yüz kızartıcı değil yüz karartıcı hatta…
Gazze için yapılabilecek tek şey hiç olmazsa insanların açlıktan ölmemelerini sağlamaktır. Türkiye için de bu Gazze için gerçekten bir adım atma fırsatıdır. Şimdiye kadar sözden gayrı pek iyi gitmeyen Gazze politikamızın tutacak bir dalı olsun istiyorsak da tek yol açlığı durdurmak için gıda yardımlarının yolunu açtırmaktır.