Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, "Maaşlar hayali tahminlere göre değil; markette, pazarda, kirada yaşadığımız gerçeğe göre belirlenmelidir. Bize masa başı rakam değil, alın terimizin karşılığı olan rakam gerekiyor. Bu, sadece memurun değil, tüm milletin mücadelesidir. Biz buradayız, hakkımızı almakta kararlıyız. Ülkemizin dört bir yanında, aldığımız karara uyarak memurun gücünü hatırlatan, hakkı ve alın teri için omuz omuza mücadelemize destek veren tüm kamu çalışanlarına; yaptığımız bu anlamlı eyleme sabır ve anlayış gösteren, bize yürekten destek olan vatandaşlarımıza en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Mücadelemiz memurun ortak mücadelesidir, kazandığımız her hak hepimizin ortak zaferi olacaktır" dedi.
Hükümetin 8'inci toplu sözleşme döneminde memur ve memur emeklilerine verdiği zam teklifini protesto etmek için iş bırakan Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Kamu-Sen) üyeleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Bakanlığın önüne düdük çalarak gelen sendika üyeleri, "Memuruz haklıyız, kazanacağız", "Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız", "İşte memur, işte sendika", "Kamu-Sen alanda emeklinin yanında" sloganları attı. Sendika üyeleri, Diyarbakır yöresine ait 'Delalım' türküsüyle halay çekti, Türk bayraklarıyla oyun havasına eşlik etti.
"Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur ne de yarasına merhem"
Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, burada yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Bugün burada yalnızca kendi geleceğimiz için değil, 4 milyon kamu çalışanı, 2,5 milyon emekli ve aileleriyle birlikte 25 milyon insanımızın onurlu bir yaşam mücadelesi için toplandık. Bizler, emeğin, alın terinin ve kamu hizmetinin temsilcileriyiz. Hak aramak için buradayız, hakkımızı almak için buradayız, adalet için buradayız. Toplu Sözleşme Görüşmelerinde kamu işveren tarafı bize ne teklif etti? 2026 yılı için taban aylığa bin lira; ek olarak yüzde 10+6, 2027 yılı için yüzde 4+4. Soruyorum sizlere, bu oranlar mutfakta kaynayan tencerenin derdine derman olur mu? Çarşıda, pazarda, markette hızla artan fiyatlara karşı bir anlam ifade eder mi? Kiraların maaşları aştığı bir ülkede memura, emekliye nefes aldırır mı? Ebetteki hayır. Bu nedenle biz de bu teklife hayır diyoruz. Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur ne de yarasına merhem. Bu teklif, milyonların alın terini yok sayan bir tekliftir. O yüzden biz bu teklifi reddettik, bugün de meydanlarda yüksek sesle reddediyoruz.
"Harcamalar katmer katmer artarken, maaşlar dirhem dirhem bile artmıyor"
Ekonomik gerçekler ortada. Akaryakıta gelen zamlar, vergilerdeki ve cezalardaki artışlar, markette, pazarda uçan fiyatlar, zorunlu tüketim mallarındaki fahiş artışlar. Hepsi açıklanan enflasyonun çok üzerinde. Kiralar, memur maaşlarını ezip geçmiş durumda. Büyükşehirlerde ve kıyı bölgelerinde memur barınamıyor, görev yerleri boş kalıyor. Çünkü maaş ile kira yarışılamaz hale geldi. Daha dün öğrenci servislerine yüzde 30 zam yapıldı. Harcamalar katmer katmer artarken, maaşlar dirhem dirhem bile artmıyor. Bir gerçeğin altını özellikle çiziyoruz: Memur ve emekli maaşları bugün insanca yaşamaya yetmiyor. Maaşlar, her ay eriyor. Emeklilerimiz temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. İlave ek ödeme emekli maaşlarına yansıtılmazsa, bu mağduriyet önümüzdeki iki yılda daha da derinleşecek. Yoksulluk hem çalışanın hem de emeklinin kaçınılmaz kaderi haline gelecek. Kamuda aynı işi yapan, benzer eğitim düzeyine sahip ama farklı statüdeki çalışanlar arasında uçurumlar var. Getirilen bu teklif, bu adaletsizliği gidermiyor. Soruyoruz, bu mudur adalet? Bu mudur çalışma barışı? Biz adalet istiyoruz. Biz hakkaniyet istiyoruz. Biz; yangınlarla savaşan, hayatını tehlikeye atan ormancımızın, şehirlerimizin düzenini ve altyapısını ayakta tutan yerel hizmet emekçimizin, ülkemizin yollarını, köprülerini, tünellerini inşa eden imar ve ulaştırma çalışanımızın; barajlarımızı, fabrikalarımızı işleten, evlerimize ışık ve enerji taşıyan enerji personelimizin; toplumsal manevi değerlerimizi yaşatan diyanet görevlimizin, tarihimize, kültürümüze, sanatımıza sahip çıkan kültür ve sanat emekçimizin, tüm iletişimimizi sağlayan haberleşme çalışanlarımızın, kamu hizmetlerini yürüten büro personelimizin, sağlığımızı korumak için gece gündüz fedakârca çalışan sağlık personelimizin, geleceğimizi şekillendiren, yarınlarımızı inşa eden eğitim neferlerimizin kaygısız, huzurlu, güvenli bir çalışma hayatına kavuşmasını istiyoruz.
"Hizmet üretmiyor, üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz"
Biz, Türk ve Türkiye Yüzyılı misyonuna yakışan bir kamu düzeni istiyoruz. Bu yüzden 2026 yılı için yüzde 88,6, 2027 yılı için yüzde 45,2 oranında zam talebimizi masaya koyduk ama bize gelen, hayattan kopuk, enflasyon hedefine sıkışmış, masa başında hesaplanmış bir teklif oldu. Aile Yılı'ndayız. Peki aileyi destekleyecek tek bir düzenleme var mı? Reel artış istedik. Refah payı var mı? Geçmiş kayıplarımızın telafisini talep ettik. Telafi var mı? 3600 ek gösterge sözü verildi. Çözüm var mı? Vergide adalet dedik. Yük hafifledi mi? Emekliye iyileştirme istedik. Karşılık var mı? Bayram ikramiyesi dedik. Duyan var mı? Yardımcı hizmetlilerin sorunları çözülsün dedik. Gören var mı? Bugün ülke genelinde iş bırakma eylemindeyiz. Hizmet üretmiyor, üretimden gelen gücümüzü de haklarımızı da almak üzere ortaya koyuyoruz. Buradan memurlar iş bırakıyor diye işlem yapacağını ifade edenler çıkıyor. Bakın sadece memurlar değil yönetim kadroda bu toplu sözleşmeden faydalanacaklar. Hiç kimse iş bırakan Türkiye Kamu-Sen üyesine idari işlem tesis edemez. Tesis edenin de alnını karışlarım.
Kaynak: Independent Türkçe