Gazeteci İzzeddin Ebu Ayşe'nn, "konu ile ilgili" ""Gazze mahreçli" haberi…
Gazze'deki çatışmaların gölgesinde, İsrail'in desteklediği silahlı milislerin yol açtığı şiddet bir kez daha gündeme geldi.
Dün (12 Ekim 20205), Gazze kentinin güneyindeki Sabra Mahallesi'nde sosyal medyada tanınan Filistinli gazeteci Salih el-Caferavi, İsrail tarafından desteklenen ve Hamas'a karşı hareket eden yasa dışı çeteler tarafından öldürüldü.
Caferavi, bölgede İsrail'in yıkımını kayıt altına almaya çalışırken saldırıya uğradı ve eşyaları çete mensupları tarafından gasp edildi.
Bu olay, Gazze'de Hamas'a karşı İsrail ile iş birliği yapan milis grupların varlığının ne kadar tehlikeli ve öngörülemez olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Daha önce bağımsız olarak kurulan ve İsrail'in koruması altında faaliyet gösteren Yasir Ebu Şebab, Hüsam el-Astal ve Rami Halas liderliğindeki silahlı gruplar, Gazze toplumunda giderek marjinalleşen ama yıkıcı etkilerini sürdüren bir güç olarak öne çıkıyor.
Dün yaşanan Caferavi cinayeti, bu grupların halk üzerindeki baskıcı ve şiddet dolu etkisinin somut bir örneği olarak değerlendiriliyor.
İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgal ettiği dönemde silahlandırdığı çeteler, sosyal medyada tanınan Filistinli gazeteci Salih el-Caferavi'yi öldürdü / Fotoğraf: Sosyal medya
Gazze Şeridi'ni yöneten harekete açıkça karşı çıkan ve İsrail ordusuyla birlikte savaşan silahlı milislerin akıbeti belirsizliğini koruyor.
Peki, Tel Aviv ve Hamas bu gruplarla nasıl davranacak?
Hamas ile İsrail arasında geçtiğimiz mart ayında varılan insani ateşkesin çökmesi ve çatışmaların yeniden başlamasının ardından, Gazze Şeridi'nde İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde faaliyet gösteren ve Gazzeliler tarafından yönetilen silahlı gruplar ortaya çıktı.
Bu grupların iddiasına göre, görevleri Hamas ile savaşmak ve halkı Hamas'tan kurtarmaktı.
Ebu Şebab ailesi, Yasir Ebu Şebab'ın eylemlerini "vatan hainliği" ve "işgalci İsrail ile iş birliği" olarak nitelendirerek onu reddetti / Fotoğraf: Independent Arabia
Silahlı milislerin ortaya çıkış öyküsü
Gazze'de 3 yerel silahlı grup ortaya çıktı.
Bu grupların hepsi, İsrail ordusu tarafından kontrol edilen bölgelerde ve onun koruması altında faaliyet gösteriyor.
Bu gruplar, İsrail ordusu tarafından yıkıma uğratılan bölgelerde insani yardım alanları kurdular ve güvenlik kontrollerinden geçtikten sonra aileleri bu bölgelere davet ettiler.
Bu çağrıya Az sayıda Gazzeli yanıt verdi.
Bu grupların kontrolündeki bölgelere vardıklarında, silah eğitimi aldılar ve silahlarını Hamas'a doğrulttular.
Tüm bu silahlı gruplar birbirleriyle koordineli olarak hareket ederken, Ebu Şebab'ın yönettiği "Halk Güçleri" adıyla anılan grupla da sürekli temas halindeler.
Bu gruplar, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki hakimiyetine son vermek ve İsrail ile iş birliği içinde Gazze'nin kontrolünü ele geçirmek istiyorlar.
Yasir Ebu Şebab'ın sosyal medya platformlarında dolaşan bir fotoğrafı
İsrail ordusuyla iş birliği
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hükümetinin Gazze'de bahsi geçen silahlı grupların kurulmasının arkasında olduğunu kendisi de kabul etti.
Netanyahu, geçtiğimiz haziran ayında yaptığı bir açıklamada, "Gazze'de Hamas'a karşı çıkan Filistinli aşiretleri silahlandırmaya çalışıyoruz. Gazze Şeridi'ni aşiret bölgelerine ayırmaya çalışıyoruz. Böylece Hamas'a yerel bir alternatif oluşturulacak" dedi.
İsrail'in bu milis gruplarına açıkça destek vermesi, bu grupların kadrolarının Tel Aviv'deki güvenlik ve istihbarat servisleriyle doğrudan bağlantılı olduğu anlamına geliyor.
Bu da onları Filistin toplumunda dışlanmış hale getiriyor.
Bir başka deyişle, bu gruplar iş birliği yapmakla suçlanıyor ve bu, Gazze Şeridi'nde ciddi bir suç.