Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Uluslararası sistemin maalesef özellikle Gazze olayında da açığa çıktı ki, büyük bir yetersizliği var ve ortaya çıkan krizlere cevap vermekten uzak bir sistem. Belli tercihlerinden ve belli güç yapılarından dolayı. Mevcut ittifaklar kendi popülasyonları için refah getirebilirken, başta Avrupa Birliği ve Amerika, diğer sorunları çözmede yetersiz kalabiliyor. Birleşmiş Milletler teşkilatının özellikle Güvenlik Konseyi'nin yapısı bu konuda şu anda sorunları çözmekten uzak gözüküyor. Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi lazım. Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesi lazım. Daha katılımcı, daha kuşatıcı bir karar alma mekanizmasının hayata geçmesi lazım" dedi.
Fidan, Mısır'ın MBC Masr televizyon kanalında yayınlanan "Happening in Egypt" programına konuk olarak Sherif Amer'e mülakat verdi.
İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Liderler Zirvesine ilişkin Fidan, "Doha'daki toplantı bence özellikle İsrail'in Filistin'e değil, başka bir Arap ülkesine saldırı yapması üzerine yapıldığı için bu İsrail'in bölgedeki yayılmacılığının altını çizen, bunu uluslararası toplantılarda da kayda geçiren ve bölge ülkelerini ve uluslararası toplumu buna karşı bir tutum almaya davet eden bir toplantı oldu. Bence en önemli çıktısı bu. Tabii toplantılarda yapılan deklarasyonlarla, liderlerin o toplantı marjında yaptığı görüşmeleri biraz birbirinden ayırmak lazım. Bence burada liderlerin bu yeni gelişme karşısında beraber bir araya gelip konuştukları, mutabık kaldıkları konular, metne yansıyan şeylerden çok daha önemli ve fazla diye düşünüyorum. Gazze'deki devam eden soykırımın ve Batı Şeria'nın ilhakına yönelik girişimlerin karşısında olmaya ve çalışmaya devam edeceğiz ve Filistin Devleti'nin hayata geçmesi için çalışacağız. Bölgesel barış için olmazsa olmaz bu. Ama diğer taraftan, İsrail'in bölgede yayılmacılığı artık bir politika haline getirmesini bölge ülkeleri olarak, uluslararası toplum olarak masaya yatırmamız ve tedbir almamız gerekiyor. Bu fevkalade önemli" değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, Suriye'deki gelişmelere ilişkin soruya, "Bölge ülkeleri olarak bir araya geldik. Ne istediğimize hep beraber karar verdik. Bu isteklerimizi yeni yönetimle görüştük. Yeni yönetim de buna çok pozitif cevap verdi ve pozitif cevap devam ediyor. Bunlar nedir? Bir, komşu ülkeler için tehdit oluşturmama; terörizm konusunda gerekli tedbirleri alma; ülkede özellikle azınlıklara, diğer inanç gruplarına yönelik bir baskının, zulmün olmaması gibi temel konularda biz anlayış birliğine vardık ve şu anda Ahmet Şara yönetiminin bu konuda bir hassasiyet gösterdiğini görüyoruz" diye yanıt verdi.
Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'nin kendi içindeki tarihten gelen ve konjonktürden kaynaklanan sorunları o kadar fazla ki, yeni yönetim şu anda belli sorunları halletmekle meşgul. Bölgede özellikle ülkenin üçte birini silahla ve zorla işgal altında tutan bir YPG varlığı var biliyorsunuz. Diğer taraftan ülkenin güneyinde sorunlar çıkabiliyor, sahil bölgesinde birtakım sorunlar çıkabiliyor. Bütün bunların hepsinin barışçıl bir şekilde daha fazla kan kaybına meydan vermeden, bütün Suriyelilerin lehine olacak şekilde, bunların hepsini eşit vatandaş olarak gören bir sistem içinde halledilmesi gerekiyor.
"Suriye'nin altyapısı tamamıyla mahvolmuş durumda"
Fakat, diğer taraftan Suriye'de büyük bir altyapı ve finans sorunu da var. Bir önceki rejim döneminde ülkenin altyapısı tamamıyla mahvolmuş durumda savaştan dolayı. Finansman kaynakları ve ticaret tamamıyla çökmüş durumda. Bunların yeniden ayağa kalkması gerekiyor. Şimdi bölge ülkeleri olarak, uluslararası toplumla da Amerika'yla ve Avrupa Birliği'yle de iyi iş birliği kurarak ilk defa hep beraber gerçekten örnek olacak bir politika ortaya koyduk.
Şu anda Suriye'nin istikrarına en büyük tehdit muhtemel bir İsrail askeri operasyonu. İsrail bu konuda belli niyetlerini önceden ortaya koyuyor. Suriye'deki istikrarsızlığın kapısını açarsa, İsrail'in bu yayılmacı politikaları açar. Kaldı ki az önce de geniş geniş ifade ettim.
Bölge ülkeleri, Avrupa Birliği, Amerika ve diğer ülkeler, Asya, Rusya, Çin, herkes. Suriye'deki yeni yönetime bir şans verme ve istikrara yönelik çalışma konusunda bir ittifak oluşmuş durumda. Uluslararası toplumun bu konudaki ortak tutumunu İsrail, anlaşılan kendisi için bir tehdit olarak algılayabiliyor. En azından Netanyahu hükümeti. Ben umarım bu konuda bir negatif gelişme olmaz. Olursa çünkü çok ciddi bölgesel sonuçları olur diye değerlendiriyorum."
"Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi lazım"
Fidan, uluslararası oluşumlara yönelik sorulan soruya şöyle yanıt verdi:
"Uluslararası sistemin maalesef özellikle Gazze olayında da açığa çıktı ki, büyük bir yetersizliği var ve ortaya çıkan krizlere cevap vermekten uzak bir sistem. Belli tercihlerinden ve belli güç yapılarından dolayı. Şimdi bu sistem şu anda özellikle Gazze'de olan savaş, Ukrayna'da devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı ve bunun etrafında şekillenen olaylar, Asya-Pasifik'te olan muhtemel gelişmeler, teknoloji dünyasındaki rekabet ve ticaret savaşları hep beraber topluca evrildiği zaman var olan sistemin bir cevap vermekten ziyade daha fazla krizi körüklediğini görüyoruz. Şimdi burada mevcut ittifakların rolü büyük.
Mevcut ittifaklar kendi popülasyonları için refah getirebilirken, başta Avrupa Birliği ve Amerika, diğer sorunları çözmede yetersiz kalabiliyor. Birleşmiş Milletler teşkilatının özellikle Güvenlik Konseyi'nin yapısı bu konuda şu anda sorunları çözmekten uzak gözüküyor. Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi lazım. Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesi lazım. Daha katılımcı, daha kuşatıcı bir karar alma mekanizmasının hayata geçmesi lazım. Bunlar olmadığı zaman mevcut ittifakların karşısına BRICS gibi, Şangay İşbirliği Teşkilatı gibi, ASEAN gibi daha adını burada sayamadığımız çok fazla bölgesel aktörlerin ortaya çıkacağı ve daha farklı arayışların olacağı muhakkak."
"Geçmişte yaşadığımız bazı gerilim anları oldu. O da o iki ülkenin birbirine olan sevgisinden"
Türkiye ile Mısır ilişkilerinin sorulması üzerine Fidan, şunları kaydetti:
"Mısır-Türkiye ilişkileri bence modern tarihin şu anda en iyi düzeyine erişmiş durumda. Çünkü gerçekten şu açıdan aramızdaki kardeşlik ilişkisi, halktan halka ilişki her zaman zaten mükemmel. Zaten iki halk birbirinin benzeri, ayırmak mümkün değil. Fakat siyasal elit arasındaki ilişki ve bürokrasiden bürokrasiye, hükümetten hükümete olan ilişki gerçekten fevkalade iyi bir noktaya ulaşmış durumda. Çünkü her türlü konuyu konuşabiliyoruz.
Diğer taraftan, aramızdaki ticari ilişkiler fevkalade iyi. Mısır Türkiye ticareti şu anda 9 milyar Dolar. Çok da dengeli yarı yarıya bir ticaret hacmi var. Güzel ama liderlerimiz şimdi bunu 15 milyar Dolara çıkartalım diyorlar. Onun bir uğraşısı var. Türk iş adamları Mısır'a yatırım yapmayı çok seviyorlar. Şu anda bana verilen son rakamlara göre 100 binden fazla istihdam var ve Mısır'daki yatırım ortamını çok beğeniyorlar. Oraya daha fazla Türk iş adamının gittiğini her geçen gün görüyoruz. Mısır'ın bu konudaki büyük bir ev sahipliği ve kucaklayıcılığı var. Bu da fevkalade önemli. Ben önümüzde şu anda çok şükür bir sıkıntı görmüyorum.
Geçmişte yaşadığımız bazı gerilim anları oldu. O da o iki ülkenin birbirine olan sevgisinden oluyor aslında. Yani sitem sevgiden doğar. Bizde böyle bir şey var Türkçede. Böyle bir dönem oldu ama çok şükür liderliklerimizin dirayetli duruşu ve hikmetli bakışıyla bizler bu alanı aştık. Türkiye-Mısır ilişkileri şu anda çok şükür iyi gidiyor. Daha çok şey yapılabilir, yapılmalı da. Her şeyin çok başlangıcındayız. Çünkü her iki ülke de kendi potansiyelleri dışında birbirimizin potansiyelini bir araya getirebilirsek ne yapabiliriz onu keşfetmeye başladı. Bu sadece Mısır'la değil başka ülkelerle de bölgede bu şekilde oluyor, ikili iş birliğimizi her alanda profesyonel bir şekilde çalışarak ileri götürmemiz lazım. Ama altını çiziyorum, profesyonel çalışmamız lazım, çok çalışmamız lazım. Siyasi niyet var, irade var. Altta çok çalışma yapmamız lazım."
Kaynak: rudaw.net