Almanya Başbakanı Friedrich Merz, refah devletinin mevcut ekonomik imkanlarla artık finanse edilemeyeceğini söyledi.
Cumartesi günü eyalet düzeyinde düzenlenen parti toplantısında konuşan Merz, sosyal yardımlar sisteminin köklü bir biçimde gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
The Telegraph gazetesinin haberine göre Merz, "Bugünkü hâliyle refah devletini, sahip olduğumuz ekonomik imkânlarla finanse etmemiz artık mümkün değil," dedi.
Bir dönem Avrupa'nın ihracat şampiyonu olarak öne çıkan Almanya'nın ekonomisi, 2017 yılından bu yana belirgin şekilde yavaşladı.
Almanya'nın Gayri Safi Yurtiçi Hasılası, bu süreçte yalnızca yüzde 1,6 büyürken; avro bölgesinin geri kalanında büyüme yüzde 9,5 oldu.
Almanya ekonomisi 2023 yılında yüzde 0,3, geçen yıl ise yüzde 0,2 oranında daraldı. Böylece 2000'li yılların başından bu yana ilk kez ekonomi art arda iki yıl küçülmüş oldu.
Sanayi üretimi, Olaf Scholz liderliğindeki "trafik lambası" koalisyonu döneminde geriledi ve yeni hükümet döneminde de düşüş devam etti. Bu yılın ikinci çeyreğinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 0,3 azaldı.
Sosyal yardımlar için yapılan kamu harcamaları hızla artıyor. Almanya'da yaşlanan nüfus ve yükselen işsizlik nedeniyle bu harcamaların önümüzdeki dönemde daha da artması bekleniyor.
Yardım alanların büyük çoğunluğunu Alman vatandaşları oluştururken, sistemden çok sayıda yabancı ülke vatandaşı da yararlanıyor.
Almanya Başbakanı Merz'in bu uyarısı, Birleşik Krallık'ın mali durumuna ilişkin endişeleri de artırdı. Ancak Almanya'nın kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı yüzde 62,5 ile avro bölgesinin en düşük seviyelerinden birinde bulunuyor. Bu oran, yüzde 96,3 olan Birleşik Krallık'ın oldukça gerisinde.
Birleşik Krallık'ta engelli yardımlarına yönelik yüksek harcamalar, ülkenin borç/GSYİH oranını gelişmiş ülkeler arasında üst sıralara taşıdı.
Ülkede sosyal yardımlar, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yaklaşık yüzde 10,8'ine denk geliyor. 2024 yılında 326 milyar sterlin olan yardım harcamalarının, beş yıl içinde 373 milyar sterline çıkması öngörülüyor. Emekli maaşları ise en büyük payı alıyor.
Almanya'da yalnızca devlet emekli maaşlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yaklaşık yüzde 12'sine denk geldiği belirtiliyor. Aile ve çocuk yardımlarının ise bu orana yüzde 3,4 eklediği ifade ediliyor.
Almanya'da kamu harcamaları "borç freni" uygulamasıyla sınırlandırılıyor. Devletin ne kadar borçlanabileceğine yönelik yasal düzenleme yürürlükte bulunuyor.
Başbakan Merz'in refah devletiyle ilgili değerlendirmeleri, koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile aralarında huzursuzluğa yol açtı.
SPD, kendisini refah devletinin koruyucusu olarak görürken; Merz, partideki memnuniyetsizlikten çekinmeyeceğini ve gerekli reformları uygulayacağını açıklayarak "Hükümetimizin bugüne kadar elde ettiklerinden memnun değilim. Gelin birlikte değişimin ve reformların mümkün olduğunu gösterelim," diye konuştu.
Koalisyonda göç ve reform tartışmaları derinleşiyor
Başbakan Merz, SPD ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partilerinin göçmen karşıtı ve iş dünyası dostu bir koalisyon çizgisinde uzlaşması gerektiğini vurguladı.
Ekonomik göstergeler ise kötüleşmeye devam ediyor. 2019'dan bu yana G7 ülkeleri arasında pandemiden önceki seviyenin gerisinde kalan tek ülke Almanya oldu.
ABD yüzde 12,2, Kanada yüzde 8,4, İtalya yüzde 6, avro bölgesi yüzde 4,9, Fransa yüzde 4,1, Japonya yüzde 3,8, Birleşik Krallık yüzde 3,4 büyürken; Almanya yüzde eksi 0,1 ile olumsuz ayrıştı.
Göç politikası da koalisyonun gündemindeki başlıca başlıklardan birini oluşturuyor.
SPD ve CDU, sınır dışı edilmesi planlanan göçmenlerin daha uzun süre gözaltında tutulabilmesi ve sığınmacıların geri gönderilebileceği "güvenli ülke" listesinin genişletilmesi konusunda hemfikir.
Alman Ekonomi Enstitüsünün araştırmasına göre, 2015 sonrası göçmen dalgası Alman okullarında başarıda "eşik noktası" oluşturdu.
Koalisyonun göç politikalarında daha katı bir çizgiye yönelmesi, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişiyle de paralellik gösteriyor.
Anketlere göre, seçmenlerin yüzde 59'u başbakanın ilk 100 gündeki performansından memnun değil. Bu oran, SPD'li eski Başbakan Olaf Scholz dönemindeki memnuniyetsizlikten daha yüksek.
SPD lideri ve başbakan yardımcısı Lars Klingbeil ise Merz'in açıklamalarına yüksek gelir gruplarına daha fazla vergi getirilmesi önerisiyle yanıt verdi.
Klingbeil ayrıca, sanayi liderlerinin ABD gümrüklerine uyumuna ilişkin bir zirve yapılmasını önerdi ve bütçedeki 30 milyar avroluk açığın kapatılması için tüm seçeneklerin değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Kaynak: İslami Analiz