Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


İsmail Hakkı Güleç


ZULÜM BİZDEN İSE...

İsmail Hakkı Güleç'in yeni yazısı


 

        Zulüm; Hak, hukuk ve adalete riayet etmemek, bunlarla yetinmemek, haddi aşmak, sınırı zorlamak, hakkı olmayan bir şeyi talep etmek, başkasının hak ve hukukunu hiçe sayıp, yok saymak, ihlal ve işgal etmek ve de sınır tanımamazlık gibi anlamlara gelmektedir... 

        Hak, hukuk, adalet insan ve toplum olmamızın, birlikte yaşamamızın temel kurallarıdır... 

        Herkesin insanca yaşama, kendini ifade etme toplumda yaşarken dikkat edeceği temel hak ve görevleri vardır...

         Yine herkesin, kendisine tanınan hak ve görevlere riayet etmesi, bir başkasının hak hukuk ve özel alanına müdahalede bulunmaması gerekir... 

          Haksızlık, hukuksuzluk ve de adaletsizlik Rabbimiz (cc) tarafından şiddetle kınanmış, zemmedilmiş, yerilmiş ve Allah'ın (cc) hak hukuk tanımayan, mütecaviz zalimlerle ilgili çok ağır ihtar, ikaz ve uyarıları bulunmaktadır...       

        “Şayet yeryüzünün tamamı ve bir o kadarı daha zalimlerin olmuş olsa, Kıyamet Günü'nün kötü azabından (kurtulmak için) onu feda ederlerdi. (Çünkü o gün) hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından açığa çıkarılacak.” (39/Zümer, 47)

         Ahirete inanmayanlar ahiretin hak olduğunu; putların şefaatini bekleyenler putların şefaat etmediğini, seçkin olduğuna inananlar azap ehli olduklarını görecekler...

         Bizlerin, insan ve Müslümanlar olarak en hassas olmamız gereken hususların başında "hak, hukuk ve adaletin"  tecellisi yer almalıdır... Adalet yoksa, orada biz de yokuz demektir... Bu dinin temeli "adalettir"...

          Bir insanda; adalet duygusu gelişmemiş, hak ve hukuka riayet yoksa ve de insani ve vicdani değerlerini yitirmiş ise, bu tür insanların bireysel anlamda, ibadetler, yapmaları bizim için yok hükmündedir...

        Zalimler, güçlerini "mazlumların suskunluğundan ve sessizliğinden" alırlar... 

 Zulmün birçok çeşidi vardır... Allah'ın hak ve yetkilerini gasp etme büyük bir şirk, aynı zamanda zulümdür... Egemenlik ve Hakimiyet yetkisi Rabbimize aittir. Kim bu yetkiyi ihlal ederse, haddini aşmış ve zalimlersen olmuştur... 

          Kur'an'da Rabbimiz (cc) şirki büyük bir zulüm olarak anlatmaktadır... 

           “Hani Lokman, oğluna öğüt verirken demişti ki: “Oğulcuğum! Allah’a şirk koşma! Şüphesiz ki şirk, en büyük zulümdür.” (31/Lokmân, 13) 

Şirkin tanımı, çeşitleri ve müşrikin akıbeti için bk. 4/Nisâ, 48

          Çünkü, Allah'ın (cc) yetkisi ve hakkı olan bir yetkiyi kullara vermek, Allah'ın hak, had ve hukukuna bir tecavüz etmektedir... 

          Zalimler, saltanatlarını kitlelerin "cahilliğinden, gafilliğinden ve de umursamazlığından" almaktadırlar... 

         Zulme karşı, İslami ve insani bir tavır ve tutum ortaya koymak en büyük ibadettir... 

          İbadet; sadece bildiğimiz manası ile namaz, oruç, hac ve zekâttan ibaret değildir... 

        İbadet; hakkın ayağa kaldırılması, yaşatılması ve hukukun korunması için bedel ödemek, mücadele etmek saha ve sahnede aktif olmak demektir...

          Yüce Allah; adaleti ve iyiliği emretmiş, kötülük ve zulme karşı uyarmıştır. Hz. Ali (k.v)        

         "Kullara kulluğu" reddedip, kulları yegâne hâkim yani; yasa ve kanun koyucu olarak kabul etmemekte bir ibadettir... 

         Mü'minler, her hususta sadece ve sadece Rabbimizin ortaya koymuş olduğu hak, hukuk ve sınırlara göre yaşayan insanlardır... 

         Her kim bu husus, hudut ve sınırları ihlal eder veya işgal etmeye yeltenirse, Mü'minler bunlara karşı, imanın vermiş olduğu bir izzet ve onur ile karşı dururlar ve zalimlere haklarını bildirirler...

         Bugün, yaşamış olduğumuz Dünya’da, zalimler zulümlerini sürdürebiliyor, mazlumları ezebiliyor, haklarını gasp edebiliyor ve hukuklarına tecavüz edebiliyorlarsa bu bizim Müslümanlar olarak ne kadar "bireyselleşip, bencilleşip dünyevileştiğimizin" bir göstergesidir... 

             İmanımızın zayıflığı ve zalimlere karşı suskunluğumuz, hassasiyetlerimizi yitirmemizden anlaşılmaktadır... 

            Bugün Suriye topraklarında yüz binlerce insanın evi yıkılıyor, çocukları ve eşleri öldürülüyor, şehit ediliyor. Susuzluktan ölen o çocuk gibi binlerce insan Akdeniz'de boğulmadı mı? Akdeniz kırmızı deniz olmadı mı? Filistin'de İmam Hüseyin ve çocukları gibi yüzlerce insan Müslüman oldukları için öldürülmüyor mu? Myanmar'da Ashab-ı Uhdut gibi yüzlerce çocuk, kadın ve adam yandırılmıyor mu? Orada peygamberin torununu şehit ettiler, buna tahammül ettiler ve seyirci kaldılar. Bugün Diyarbakır'da da Yasin ve arkadaşları Hz. Hüseyin gibi katledilmedi mi? Üçüncü kattan atılmadılar mı?

            Haklılar, haksızlar kadar cesur ve metanetli ve de yiğit olmadıkça, hak galip gelmeyecek, haksızlık ve hukuksuzlar sona ermeyecektir... Zalimlere ve zulme karşı "organizeli ve örgütlü olmak", birlikte hareket etmek ve de sabır ve namaz ile güçlü bir mücadele ortak ortaya koymamız gerekmektedir... 

         İman bilincinin yanı sıra, zulme ve zalimlere karşı direniş bilinci de önemlidir... 

          İmanımız bize, direnmeyi ve direnişle dirilmeyi emretmelidir...      

          Sessiz, soluk ve sönük bir iman, sahte bir imandır...Kişiyi harekete geçirmez, bu tür bir imana sahip olanlar, tevhid yolunda mücadele edip, özgürlüğe kavuşamazlar... 

          Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun! Hz. Ali (k.v) 

          En büyük cihad, zalimlere hakkı haykırmaktır...

            Bugün, Filistin ve Gazze'de Müslüman çocuklar, kadınlar ve yaşlılar tavuk gibi kesilip, katledilip yok edilirken ve de her türlü zulme maruz bırakılırken, biz Mü'minlerin (!) hala kişisel ihtiras peşinde koşmaları ve mal mülk sevdasıyla gönlünü dünyaya kaptırmış olmaları, bizlerin imanının ne kadar zayıfladığını göstermektedir... 

         İman; insanı harekete geçiren ve aktif kılan, her türlü dünyevi kaygı, korku ve endişelerden insanı uzaklaştırıp ahirete yönlendiren güçlü bir enerjidir... 

         Eğer bir iman, sahip olduğu kişiyi harekete geçirmiyor, zulme karşı dik durmasını sağlamıyor, her türlü dünyevi kaygı, korku ve endişeden insanı korumuyorsa bu iman sahte bir imandır... 

        İman; sorumluluk demektir, aktiflik demektir, ahlak ve adalet demektir, canlılık ve sorumluluk bilinci demektir... 

        Zalimlere karşı kıyamın en önemli önder ve öncülerinden biri de Hz. Hüseyin (r.a) dır...       

         Hüseyin demek; direniş, mücadele, zulme karşı başkaldırmak demektir. Yalnız olsa bile sırtını Allah'a dayamak demektir. Hüseyin; Yezidlerden korkmamak, Allah'ın rızasını hâkim kılmak, yerinde durmamak, kendini feda etmek, nübüvvet demektir. Yezit demek saltanat demektir. Bu bir saltanat ve nübüvvet mücadelesiydi." 

        İnsan dünyaya olan sevgi, düşkünlük ve meyletme arttıkça zulme ve zalimlere karşı silikleşir, etkisini yitirir ve de duruşunu koruyamaz... 

        Onun içindir ki zalimler, birçok fikir, düşünce ve dava adamını ya para ile, ya kadın ile ya da makam ile satın alıp etkisiz hale getirmişlerdir... 

       Bizlerin iman ve dava yolunda dökülüp, düşmememiz, mücadelemize sonuna kadar durmadan, dinlenmeden, emin adımlarla yürüyebilmemiz için güçlü ve sarsılmaz bir iman, sekinet üzere bir kalp, ileriyi görebilecek bir feraset, basiret ve de yakini bir ahiret inancı gereklidir... 

        Bizim mücadelemiz zulme ve zalimlere karşıdır... 

        Bugün, şayet zulüm ya da zalim "bizden ise" ne yapmalı, nasıl bir tavır ve tutum takınmalıyız...? 

        Şayet, zulüm "bizden" yani; bizim cenah, cemaat, abi, hoca, hizip, parti, şeyh ve tarikat'tan ise; o zalime karşı! insani ve İslami bir tavır ve tepkiyi koyabilecek miyiz...? 

         Bu "bizden olan zalime" karşı; Ey bizim şeyh, abi, üstad, hoca, hacı, liderimiz sen velev ki; bizden olsan bile, yaptığın bu söz, fiil, iş ve eylemler adalete uymamaktadır ve de zulümdür... Ya bu zulmünden vazgeçersin ya da seni derdest eder hizaya getiririz...! Diyebiliyor muz... 

            İşte bunu, Müslüman olmayan, ama yüreğinde insanlık, insan hakları ve adalet aşkı dolu olan ve kendisi Yahudi ırkına sahip Kanada vatandaşı Rachel Corrie ismindeki bir bayan dillendiyor ve tüm dünya'ya şu şekilde haykırıyordu; Şayet "zulüm bizden ise ben bizden değilim"...          

        Ümmetin kurtuluşu; kitaba sımsıkı sarılıp, çalışıp, birlik olup, tefrikalardan uzak durarak, akıl, ilim, iman, tevhid ve adalet eksenli bir inanç, düşünce ve hayat yaşamak ile mümkündür... 

        “Allah’a (cc) yalan uydurarak iftira edenden daha zalim kim olabilir? Bunlar Rablerine arz olunurlar. Şahitler: “Bunlar Allah’a karşı yalan söyleyenlerdendir.” derler. “Dikkat edin! Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.” (derler.) (11/Hûd, 18)         

         Zalimlere sessiz kalmak ve zulme rızada zulümdür... 

          “Sakın zalimlere meyletmeyin yoksa ateş size de dokunur...” SELAM VE DUA İLE...

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR