Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Halil ÇİFTÇİ


Yetiş Ya Ali

Yazarımız Halil Çiftçİ´nin ´yeni´ yazısı...


Türkiye gündemi genel ve yerel seçimler sonrası devam eden siyasi atakların ve hamlelerin pençesinde kıvranıp duruyor. Kıvranıyor diyorum, çünkü bu ülkede her sabah farklı bir senaryo ile karşımıza çıkan siyasilerin varlığı gözardı edilemez bir duruma geldi. Bazen ummadığımız ve beklemediğimiz bir taraftan esen rüzgârla beraber siyasi arena sert çekişmelere sahne oluyor. Siyasette son 17 yılında büyük bir gündem belirleyen, politika geliştiren yegane merci Ak Parti, özelde ise R. Tayyip Erdoğan´ın siyasi aklı olmuştur. Bu partinin kuruluşundan bugüne kadar bir çok seçim, darbe girişimi, engelleme gibi olaylar yaşandı. Bazen bunların yarattığı atmosferden bunalan parti mensupları partiden ayrıldı, bazıları ise arka planda iş bitirmenin siyasi arenada görünmekten daha fazla yarar getirdiğini düşünüp geri planda kaldı. Bir grup üst düzey partili de bir liderin ?otoriter? addettikleri tavırlarından bunaldı ki farklı arayışlara girdi.

Ak parti  uzun bir müddet siyasetin merkezinde yer alması ve 17 yıllık bir iktidarın getirdiği gücün merkezi oldu. Bu güç kimi çevreleri yanına çekti. Özellikle rant grupları ve çıkar gayesi taşıyan, dava şuurundan uzak, herhangi bir mefkuresi olmayan kimseleri?Güç arttıkça çekim de arttı. Bu partililer tarafından iyi bir şey olarak görüldü fakat geldiğimiz şu noktada acı gerçekleri ortaya çıkardı. Belediyelerde dönen yolsuzlukların, ihalelerde dönen usulsüzlüklerin, pazardan meyve seçer gibi işe yerleştirdiğimiz liyakat ve ehliyet yoksunu insanlarla Ak parti kendi sonunu hazırladı. Son çırpınışlarını büyük şehirlerin kaybı ile yakından görmüş olduk. Kan kaybeden parti, insan kaybetmeye de başladı. Her zaman başucumuzda bulunması gereken bir sözü hatırlatmak istiyorum. ?Yola Çıktıklarımızı Yolda Bulduklarımıza Değişirsek Gün Gelir Ne Yol Kalır Ne de Yolcu.?

Ak parti´nin içinde kaynamaya başlayan fokurdamaların sesi artık dışardan duyulur hale geldi. Partinin kurucularından olan Ali Babacan, partinin kurucu üyeliğinden istifasını vererek yeni bir oluşumun sinyalini verdi. Erdoğan birkaç gün öncesinde ?partiden ayrılan ve yeni siyasi oluşumlar içine girenlerin akıbetinin ne olduğunu gördük? demesi de nafile kalacağa benziyor. Aslında 2007 yılında istifasını sunup daha sonra Türkiye Partisi´ni kuran Abdüllatif Şener üzerinden Ali Babacan´ın uyarılmak istenmesi oldukça zayıf bir analoji oldu. O yıllarda ekonomi tıkırında, birileri düşüncelerinden dolayı içerde yatmıyor, devlet kadroları yandaşlara peşkeş çekilmiyor, birileri hakkı söylüyor diye içeri atılmıyor, fikirleri beğenilmeyen Kürtler terörist, solcular darbeci-kemalist, Müslümanlar fetöcü gibi yaftalara muhatap olmuyordu. Kürt dedim; çünkü barış sürecinde elini taşın altına koyan Sırrı Süreyya Önder, Selahaddin Demirtaş terörist sayılıyor, Solcu diyorum Eren Erdem halen hapiste, Müslüman diyorum Alparsal Kuytul bir gün serbest kaldıktan sonra tekrar hapise atıldı. Tüm bunların yaşandığı bir ülkede insanlar farklı bir ses farklı bir yürek arayışına girer. Her toplum zor zamanlarda (ekonomik daralma, adaletsizlik?) bir kurtarıcı arayışına girmiştir. Tarih bu tip durumları hafızasında iyi muhafaza etmektedir. Rahmetli Erbakan´da bir takım kimselere ?gitmeyin? demişti. Ama Erdoğan ve arkadaşları Milli Görüş´e sırtını çevirip Ak partiyi kurmuştu. Bugün Ali Babacan ile oluşacak parti kurma süreci de buna benzer bir sahne arz ediyor.

Türkiye artık dört bir taraftan kıskaca alındığı iç işlerinde bağımsız bir siyasetin olmadığı, bir sabah uyandığında nasıl bir Türkiye´de uyanacağım belirsizliği ve korkusundan kurtulmak istiyor. Bu yeni kurulacak oluşumun diğer parti kurma girişimlerinden farklı olacağı ve Türkiye´nin aydınlık yarınlarına bir güneş gibi doğacağı siyaset bilimciler tarafından ortaya atılmaya başladı. İbn Haldun´un ifadesi ile iktidar olmak isteyenler önce gücü ele geçirir, daha sonra bu gücü muhafaza etmek için uğraşır, akabinde lüks ve debdebe yaşanır ve nihayetinde yıkım gerçekleşir. Bu siyasi yasa asırlar önce söylenmişti. Bu aşamaların hepsini şuanki iktidarın bir şekilde geçirdiği evreler olarak görebiliriz. Bunların yaşandığı bir ortamda yeni siyasi aktörlerin siyaset sahnesine çıkması kaçınılmaz olacaktır. Öyle görünüyor ki bu da Ali Babacan ve ekibi olacak. Türkiye kadim geçmişi ve birikimi ile geleceğe farklı yüzlerle yürümeye ram olmuş vaziyette.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR