Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


Yaşlılık ve insanlığın geleceği

Yazarımız Bilal SAMBUR'UN "YENİ" YAZISI...


Yaşlılık, insan hayatının en önemli tecrübelerinden biridir. 1 Ekim, Dünya Yaşlılar Günü olarak kabul edilmektedir. Yaşlılık ve yaşlılar konusu, senede sadece bir gün değil, bütün yıl konuşmamız gereken bir konudur .Yaşlılık ve yaşlılar olgusunu konuşmak, insanlığımızın bugünü ve geleceği açısından beka konusu olarak nitelenmeyi hak edecek kadar önemli bir konudur.

Dünyamız artık yaşlanan bir insanlığa ev sahipliği yapmaktadır. Yaşlılık, sadece genlerimizler ilgili bir konu değildir. İnsanlığın yaşlandığı ve ortalama insan ömrünün 80 civarında olabileceğinin konuşulduğu günümüz dünyasında, yeni yaşlılık durumuna uygun bir şekilde kendimize uygun yaşam tarzları oluşturmak şeklinde çetin bir meydan okumayla karşı karşıyayız. Yaşlanmamıza rağmen bu yeni yaşlanma normalinde yaşam tarzımızın nasıl olacağına dair çok derinlikli ve nitelikli yaklaşımlar ve tecrübeler konusunda çok eksik olduğumuzu söyleyebiliriz.

Yeni yaşlanma normalinde kendimize uygun yaşam stili oluşturma şeklinde bir sorumluluğumuz bulunmaktadır. Oluşturacağımız yaşam stili bize özgü olduğu gerçeğini ihmal etmeden sağlıklı ve verimli bir yaşlanma tecrübesi geçirmek için bazı kırmızı çizgilerimizin olduğunu unutmamak lazımdır. Sigara ve alkol bağımlılığı, yaşlılık yıllarımızın acılarla ve zorluklarla geçmesine neden olan kötülüklerin başında gelmektedir. Alkol ve sigaradan arınmış bir hayat tarzına ihtiyacımız vardır. Günümüz dünya şartları çok zor şartlarla ve durumlarla doludur. Omuzlarımıza binen dünyanın yükü, bizi strese, çöküntüye ve tükenmişliğe sürüklemektedir. Stres ve çöküntüye karşı ayakta kalmanın yollarını bulmalıyız. İnsanlığın bedenini irileştirerek irin haline getiren obezite tehlikesine karşı vücudumuzu korumalı, hareketli bir hayat geçirmeye çalışmalıyız. Sağlıklı beslenme, uyku kalitemize dikkat ve toksik ortamlardan uzak kalma konularında çok dikkatli ve duyarlı olmalıyız.

Yaşlılık tecrübesi insanlığımızın ortak paydasıdır. Yaşlılık tecrübesini sahici anlamda yaşayabilmek için aktif bir hayata ihtiyaç vardır. Yaşlılık, artık kişinin yalnız kaldığı, kendini çaresiz hissettiği, fiziksel yetersizliklere mahkum olduğu bir dönem olarak anlaşılmamaktadır. Yaşlılık döneminde işlevsel olabilmek için bedensel, psikolojik ve sosyal açılardan kendimize aktif bir hayat tarzı belirlemeliyiz. Aktif beden, zihin ve ilişkiler üçgeninde bir hayat tarzı oluşturmak bizi verimli ve yaratıcı bir yaşlılık dönemine hazırlayacaktır.

Verimli, aktif ve yenilikçi bir yaşlılık döneminin geçirilmesinde amaç kavramı büyük önem taşımaktadır. Amacı olan insanlar, yaşlılık dönemlerini daha pozitif, üretken ve mutlu geçirmektedirler. Yaşlılık her şeyin bittiği bir dönem değildir. Yaşlılık dönemini anlamlı, sürdürülebilir ve anlamlı kılacak şey, amaç sahibi olmaktır. Amaçlı yaşlılık kavramı, yaşlanma olgusunun merkezine oturtmamız gereken ve yeni yaşlılık normali döneminin merkezi kavramlarının başında gelmektedir.

Yaşlanma olgusunu uzun yaşamak olarak değil, iyi ve kaliteli yaşamak olarak anlamalıyız. Çok yaşamak kadar güzel yaşamanın da önemli olduğunu fark etmeliyiz. Yaşlılıkta aktif kalmak için şimdiden nasıl bir yaşam tarzı oluşturmamız, yaşlılık dönemini ikinci bir yeniden doğuş olarak nasıl değerlendireceğimiz, yaşlılık döneminde hayatımızı anlamlı kılacak hangi amaçlara sahip olabileceğimiz üzerine ciddiyetle düşünmemiz gerekmektedir. Her bireyin kendisine özgü bir yaşlanma ajandası olmalıdır. Oluşturacağımız yaşlanma ajandasında duygularımız, düşlerimiz ve düşüncelerimiz verimli bir şekilde yer almalıdır. Yaşlılık döneminin düşlerden, düşüncelerden ve duygulardan vazgeçme dönemi değil, yeni duygular, düşünceler ve düşler oluşturmak için altın bir imkan olduğunu değerlendirmeliyiz. Yaşlılık dahil bütün hayat dönemlerimizde oluşturacağımız ajandanın merkezinde yaşamak olmalıdır. Nazım Hikmet, yaşadıkça takip etmemiz yolu Yaşamaya Dair isimli şiirinde muhteşem bir şekilde mısralara dökmektedir:

Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

bir sincap gibi mesela,

yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

yani, bütün işin gücün yaşamak olacak

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

yaşamak, yani ağır bastığından.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR