Eşyaların, gıda ürünlerinin çoğunda son kullanım tarihi diye bir bölüm vardır. Belirlenen sürenin dışında tüketimi yapılırsa cana, mala zarar gelir.
Buna dikkat etmeyenler önce sağlıklarında daha sonra hayatlarının diğer alanlarında zarar görürler, olumsuzluklar yaşarlar. Zaten kanunen son kullanım tarihi geçen ürünlerin satışı da yasak olup bu yasağa uymayanlar cezalandırılırlar.
Hal böyle iken Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda ve ona uygun olarak hazırlandığı söylenerek yapılıp yürürlüğe konan kanunlarda, yönetmeliklerde ne yazık ki bir çoğu modası geçmesine, miadı dolmasına, değişen devlet ve toplum şartlarına cevap vermemesine rağmen yürürlükten kaldırılmamakta, kağıt üzerinde geçerli ve yürürlükte gözükmektedir.
Örnek verecek olursak on yıllar önce çıkarılan Şapka Kanunu diye bir kanun var. Kağıt üzerinde halen yürürlükte olan bir kanun. Bugün uygulanıyor olup bu kanuna uymayanlar soruşturma geçirip cezalandırılıyor mu hayır, ama geçerli bir kanun olup eğer uygulansa cumhurbaşkanından milletvekiline, belediye başkanından okul müdürüne, valilerden kaymakamlara kadar her kesimden insanımız bu kanuna muhalefetten soruşturma geçirir cezalandırılır. (Bu kanuna muhalefetten başta İskilipli Atıf Hoca merhum olmak üzere binlerce insanımızın asılarak idam edildiğini acı ve kederle hatırlıyoruz)
Kamu kurumlarında kılık kıyafeti düzenleyen bir kanunumuz var. Halen yürürlükte olup uygulamaya konsa başta cumhurbaşkanımızın eşleri olmak üzere milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, hakim, savcı, avukat dahil tüm başörtülü kamu personeli soruşturma geçirip ceza alırlar.
Bugün eğer şapka giymeyene ceza verilmiyorsa, başörtüsü ve tesettürlü kıyafeti olan bayan kamu personeline ceza verilmiyorsa, hukuken geçerli olmayan ama yürürlükte olup kaldırılmayan yasakçı kanunlara göre suç işleniyor demektir.
Korona hastalığının yayılmasını önlemek için 2020 ve 2021 yıllarında bazı yönetmelikler çıkarıldı. HES kodu uygulaması, maske zorunluluğu, kamu personelinin toplantılarının online yapılması, uzaktan eğitim, düğün, nişan ve kongrelerin online yapılması gibi bu tedbirlerin hükmü ülkemizde 1 Temmuz 2021 günü ilan edilen normalleşme kararına kadar devam etti.
1 Temmuz 2021’den sonra kademeli olarak normal hayata geçildi. HES koda uygulaması kaldırıldı, çok kalabalık olmayan yerlerde maske yasağı kaldırıldı. Kongreler, okullardaki eğitim, düğün, nişan ve bilumum toplantılar yüz yüze yapılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı ve Milli Eğitim Bakanı da en verimli eğitimin yüz yüze eğitim olduğunu ilan etti.
Tüm bu gelişmelere rağmen 2022 yılının ilk aylarına kadar Diyanet'te imamların aylık toplantıları online yapılmaya devam etti. Milli Eğitim'de pandemi döneminde yaygınlaşan genelgeler normalleşme döneminde kaldırılmayarak uygulamada kalmaya devam etti.
Bize ne oluyor ki devlet ve devletin yönetme görevi verdiği partiler, bürokratlar olarak hayatın gerisinde kalıp modası geçmiş, her an vatandaş aleyhine yorumlanarak kullanılma imkanı olan kanunlara, yönetmeliklere dokunamıyoruz, dokundurtmuyoruz. Oy vererek iktidara taşıdığımız partiler Cumhurbaşkanı, bakanlar, milletvekilleri bunları gerçekten görmüyor mu, yoksa göstermeyen bir güç mü var?
Ne diyordu merhum Akif, “Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.“ O zaman ne duruyoruz meclis, partiler, milletvekilleri, sivil toplum kurumları eskimiş pörsümüş kanunları, yönetmelikleri hep birlikte kaldırıp atalım, yerine yeni, çağdaş ve ihtiyaca cevap verenleri koyup milleti rahatlatalım.
Selam ve dua ile
