Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


Ya tabiat! Ya barbarlık!

Yazarımız Bilal Sambur'un "yeni" yazısı...


İnsanın sosyal, siyasal ve ekonomik faaliyetleri, insanlığın yaşam alanlarını tahrip etmektedir. İnsan, artık nefes alamadığı bir dünyada yaşama mücadelesi vermektedir. İnsan, tahrip ettiği tabiatı yeniden yaşanılır hale getirememektedir. İnsanın, ekolojiyi ve tabiatı tahrip eden faaliyetleri, bugün karşılaştığımız ekolojik facianın kaynağını oluşturmaktadır. Tabiat ve ekoloji her gün talan, tahrip ve yağma edilmesine rağmen, bu talan ve yağmanın nasıl duracağı, insanın tabiat karşısındaki tutum ve davranışlarını nasıl değiştireceği konusunda sahici, etkili ve işlevsel bir yol haritası ve alternatif bir paradigma üretilmiş değildir.

Fosil yakıt tüketiminden vazgeçilmemektedir. Fosil yakıt tüketimi, iklim değişikliği ve küresel ısınma denilen facialara yol açan en önemli sorun durumundadır. Şehirleşme ve yapılaşma uğruna tabii yaşam alanları ortadan kaldırılmakta ve yaban dünyası yok edilmektedir. İnsanın yaban dünyasını yok etmesinin sonucu olarak COVID-19 pandemisi şeklinde küresel bir sağlık kriziyle karşı karşıya kalınmıştır. İnsan, tabiatı ve yaban hayatını yok ettikçe her türlü patojene, virüse ve kirliliğe maruz kalmaktadır. Çevre tahribatı, artık denizlerimizin komple kuruması gibi bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Marmara Denizini saran müsilaj sonucu, denizin kuruyan yerlerini gösteren videoları ve fotoğrafları her gün bir kâbus gibi izliyoruz. Denizler ve okyanuslar kurumakta, ormanlar azalmakta, fakat insanlık gaflet uykusunda kalmaya devam etmektedir. Dünya insanlığın gözü önünde yaşanmaz hale gelip bir yok oluş sürecine girmesine rağmen, insanların çevre ve tabiat sorunları karşısında hâla uyanmaması derin bir gaflet ve çürümüşlük durumunu göstermektedir.

Çevre ve tabiat sorunları, artık günlük hayatımızın bir parçası olmaktan çıkmış durumdadır. Ekoloji ve tabiat sorunları, günlük hayatımızın her anında yaşadığımız facialar haline gelmiş durumdadır. Çevre ve tabiat sorunları karşısında duygusuz, duyarsız ve düşüncesiz davranmaya devam etmektedir. İnsanın duygusuzluğu, duyarsızlığı ve düşüncesizliği sonucu, çevre, tabiat ve ekoloji sorunları karşısında olumlu gelişmeler ve değişmeler ortaya koyamıyoruz. İnsan, tabiatla kurduğu ilişki sonucu tabiatı yağmalamakta ve talan etmektedir. İnsanın tabiatla kurduğu ilişki, insanı olgunlaştırmamakta ve geliştirmemekte, daha sömürücü ve barbar haline getirmektedir. Ekolojik facia bir gerçek olduğu gibi, insanın duygusuzluğu, duyarsızlığı ve düşüncesizliği de bir gerçekliktir. Tabiat karşısında vahşice ve barbarca hareket eden insanlar, birbirlerine karşıda vahşice davranmaktadırlar. Tabiat tahrip edildikçe insanların inançları, siyasetleri, cinsellikleri ve ekonomileri de birer vahşet ve yıkım tiyatrosuna dönüşmektedir.

Çevre ve tabiat karşısında duyarsızlığımızı, düşüncesizliğimizi ve duygusuzluğumuzu devam ettirmek için tabiat ve ekoloji konusunu bir ideolojik çatışma ve kamplaşma sorunu haline getiriyoruz. Tabiatın ve ekolojinin ideolojik çatışma konusu haline getirilmesi, tabiatı ve çevreyi talan ve tahrip etmek için uydurulan bir kurgudur. Tabiat ve ekoloji, bizi birbirimizle çatıştıran ve ayrıştıran bir konu değildir. İnsanı bütünleştiren tek konu, tabiat ve ekolojidir. İnsan, tabiat etrafında birleşmediği sürece kendi içinde huzura kavuşamayacağı gibi, birbiriyle çatışmaya ve savaşmaya da devam edecektir. Tabiatla barışmadan ve bütünleşmeden insanın, insanla barışması ve bütünleşmesi mümkün değildir.

Ekoloji ve tabiat, hayali, akıl dışı ve gerçek dışı nitelikte fantezi sorunlar değildir. Ekoloji ve tabiat, marjinal konularda değildir. Ekoloji ve tabiat, çok küçük marjinal elit kişilerin ilgilendiği lüks kuramlarda değildir. Ekoloji ve tabiat, hayatımızın kendisidir. Ekoloji ve tabiatı hayatımızın uçlarında yer alan konular olarak değil, hayatın bizzat merkezinde yer alan hayatın kendisi olarak kavrayan yeni bir anlayışa ihtiyaç duymaktayız. İnsanın tabiat içinde sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde yaşaması gerekmektedir.

Kalkınma, endüstriyel, teknolojik ve ekonomik kalkınmadan ibaret değildir. İnsani kalkınma, tabiatı insanın tahakkümüne sokan kalkınma değildir. Kalkınma, tabiatın içinde tabiatı yağmalamadan gerçekleşen kalkınmadır. Kar ve kalkınma adına tabiat sömürülemez. Tabiatı tahrip ederek gerçekleşen kalkınma değil, barbarlıktır. Kalkınma ve kar adına tabiatın sömürülmesi karşısında tabiat, artık kendini yenilememektedir. Tabiat artık bitti. İnsanlık, Ya tabiat! Ya barbarlık! şeklinde iki seçenekle karşı karşıyadır.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR